TEŞEKKÜR ve AÇIKLAMA
Değerli Hyetert Okuyucuları, Değerli Dostlar,
İmzaya açtığımız Başbakan’a Açık Mektup kampanyasının sonuç verdiğini düşünüyoruz. İki gün önce basında çıkan haberlere göre, Milli Eğitim Bakanlığı DVD’lerin izlenmek amaçlı olmadığını açıkladı. Bakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nin dün yaptığı açıklamada, sekiz ay önce söz konusu DVD’lerin dağıtımıyla ilgili işlemlerin durdurulduğu belirtiliyordu. Ancak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 29 Ocak 2009 Tarihli yazısı pek çok okula ulaşmış durumda. Sonuç olarak Bakanlık dağıtılmayan DVD’lerin İlköğretim okullarında gösterilmesi yolunda bir emri olmadığını açıklamaktadır. Bakanlık bu DVD’lerin dağıtımını 8 ay önce durdurduğuna göre İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün konuyla ilgili emri de geçerli değildir. Bu duruma göre de DVD’lerin İlköğretim okullarında gösterilmesi söz konusu olamaz.
Bizler tarafından gündeme getirilmeden önce ne cemaat içinde ne de büyük toplumda tartışılmayan bu konuda elde edilen somut yararlardan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz.
Başta, bizleri bu kampanyada değerli fikir ve çabalarıyla destekleyen İnsan Hakları Savunucuları Prof. Dr. Baskın Oran, Dilara Kahyaoğlu, Ayşe Günaysu ve Sema Kılıçer olmak üzere bizi tanıyan, tanımayan imzalarıyla bize destek ve güç veren tüm arkadaş ve dostlarımıza yürekten teşekkür ederiz.
Ayrıca açıklama ve bildirileriyle bizi güçlendiren Tarih Vakfı Yönetim Kuruluna, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Yöneticilerine, başta konuyu gündeme getiren ve izleyen Birgün olmak üzere, konuyu gündeme taşıyan ve mektubumuzu yayımlayarak destek veren basınımıza da teşekkür ederiz.
İYİ Kİ VARSINIZ, İYİ Kİ SİZİN GİBİ DOSTLARIMIZ VAR.
Çok tartışılan hatta bazı basın organlarında sansürlenen son cümle konusunda da kısa bir açıklama yapmak istiyoruz. Bu cümlenin bulunduğu son paragraf aynen şöyleydi:
“Sayın Başbakanımız, yukarıda belirtilen nedenlerle söz konusu DVD’lerin ilköğretim okullarında gösterilmesine engel olmanızı bekliyoruz. Eğer hükümet ve genelkurmay başkanlığı olarak bu DVD’lerin gösterilmesinde Türk toplumu için önemli bir yarar görüyorsanız, en azından Ermeni çocuklarının bu DVD’leri izlerken duyacakları eziklik, suçluluk ve dışlanmışlıktan kurtarılması için Ermeni azınlık ilköğretim okullarında bu DVD’lerin gösterilmesinin engellenmesini, devlet okullarında okuyan Ermeni öğrencilerin DVD’yi izlemekten muaf tutulmalarını önemle rica ederiz.”
Görüldüğü gibi metnin sonuç bölümünde öncelikle DVD’lerin hiçbir okulda izlettirilmemesi istenmiş, ancak Ermeni cemaatinin bu konudaki özel rahatsızlığı da ayrıca vurgulanmıştır. Bu tip bir uygulama sanki ilk kez ortaya çıkmışçasına davranılmasını anlayamıyoruz. Benzer yayınlar her gün, her yerde hem de çocukların izleyebildikleri saatlerde boy gösteriyor. Hatta, aynı belgesel TRT ekranlarında daha önce gösterilmişti. Madem öyle, bizleri eleştirenler bu yayınların yapılmasına neden tepki göstermiyorlardı? İlköğretim okulundaki çocukların televizyon seyretmediği mi düşünülüyor? Bu olumsuz propaganda zaten kronikleşmiş, genel bir sorun. Bu genelgedeki yenilik ise azınlıklara bir baskı unsuru olarak, zorla seyretmek istemedikleri bir yapımın seyrettirilmeye çalışılmasıydı. Aynen, Musevi okullarındaki çocukların Gazze için saygı duruşuna zorlanmaları gibi. Bize göre bu ayrımın altını özellikle çizmek gerekliydi. Cemaatin sıkıntısını hızlı ve net bir şekilde duyurup gerekli mekanizmaları harekete geçirmek istedik, bunda da büyük ölçüde başarı sağladığımızı düşünüyoruz. Kampanyamız neticesinde konuyu sadece Ermeni cemaatinin sorunu olarak değil bir eğitim sorunu ve hak ihlali olarak görüp DVD’lerin hiçbir okulda izlettirilmemesi için mücadele eden değerli insan hakları savunucularını elbette anlıyor ve kendilerine hak veriyoruz. Ancak, metinde asıl doğru olanın DVD’lerin hiçbir okulda izlettirilmesi olduğu açıkça vurgulanmışken, sanki “Ermeni öğrenciler izlemesin de ne olursa olsun” denmişçesine bir izlenim yaratmaya çalışan, kapalı ortamlarda metin sadece bu cümleden oluşuyormuşçasına görüş bildiren, hatta bu cümleyi sansürleyerek metni kullanan bazı cemaat mensuplarını anlayabilmek gerçekten zor. DVD’ler Temmuz ayında okullara gönderildiğinde hiçbir girişimde bulunmayan, 29 Ocak tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün genelgesi okullara ulaştığında yine sessiz kalan ve tüm bunlara göstermedikleri tepkiyi bizim 12 Şubat’ta başlattığımız kampanyaya göstermek için ortaya çıkan bazı yetkilileri izlemek gerçekten üzücü. Bize göre bu kadar zorlamanın altında, kendileri dışında bir girişimde bulunulmuş olmasının bazı kimselerde yarattığı duyguları aramak gereklidir.
Neticede, görüşlerimizi benimseyerek kampanyaya destek veren, görüş farklılıklarına rağmen yıkıcı değil yapıcı yöntemlerle kampanyanın başarıya ulaşmasını sağlayan tüm dostlarımıza çok teşekkür eder, bu girişimin benzeri uygulamalara iyi bir örnek teşkil etmesini dileriz.
Hyetert Adına
Murat Bebiroğlu
Aret Çiçekeker
Haberler
Yorumlar kapatıldı.