İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Son Olaylar

Son günlerde gündem müthiş bir hızla değişiyor.Önce bazı aydınların 1915 olaylarıyla ilgili özür dileme kampanyası ve ardından bu kampanyayla ilgili tartışmalar başladı.Ardından CHP milletvekili Canan Arıtman’ın Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül’ün annesi hakkındaki iddaaları geldi ve hemen ardından gazetelerde CHP nin yapmış olduğu son kongrede çarşaf açılımından sonra şimdi de azınlıklara yönelik bir açılım yapacağı ve “azınlıkları kucaklayacağı” haberlerini okuduk.

Yazıma, CHP nin azınlıkları kucaklayacağı haberiyle başlamak istiyorum.Kurulduğu tarihten itibaren genellikle azınlık karşıtı bir siyaset izlemiş olan CHP den böyle bir açılımın ihtimalini bile duymak biz azınlıklar için ümit verici olmasının yanısıra aynı zamana ülkenin demokratikleşmesi için de sevindirici.Demokratik ,laik ,sosyal bir hukuk devleti olan ve Avrupa Birliği’ne aday bir ülkenin sosyal demokrat olduğunu iddaa eden anamuhalefet partisinin ülkesinde bulunan azınlıklara sahip çıkması sosyal demokrasinin bir gereğidir.Eğer CHP bu vaadinde samimiyse ve bu vaadini sadece bir seçim propagandası olarak kullanmıyorsa o zaman bir iyiniyet gösterisi yapıp T.B.M.M. de oy çokluğuyla kabul edilip Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanmış olan ancak sonradan CHP’nin yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’nde açmış olduğu son Vakıflar Kanunuyla ilgili davayı geri çekmesi gerekir.CHP azınlıkları ,onları kucaklayacağı yönünde vaatlerinde samimi olduğuna ancak bu şekilde inandırabilir.Anamuhalefet partisinden yeni bir açılımla azınlıkları kucaklayan bir politika izleyeceklerine dair açıklamalar gelirken,aynı partinin milletvekillerinden Canan Artıman ülkede en yüksek resmi makamın sahibi olan Cumhurbaşkanı’nın annesine yönelik sanki Ermeni olmak aşağalanacak bir durummuş gibi halka Cumhurbaşkanı’nı kötü göstermek ve yıpratmak maksadıyla annesinin etnik olarak Ermeni olduğunu söylemesi ve bundan dolayı parti yönetiminden de kendisine henüz bir yaptırım yapılmamış olması CHP nin azınlıkları kucaklama konusunda yapmış olduğu açıklamaların ne kadar samimi olduğu konusunda son derece düşündürücü.

* * *

Geçenlerde bazı aydınlar Ermeniler’den özür dileme kampanyası başlattılar.Bu kampanya devleti bağlamayan münferit bir kampanya olmasına rağmen ,hepimizin de tahmin edip beklediği gibi tepkilere yol açtı.Bu tepkiler beraberinde internette “özür bekliyoruz” ve “özür dilemiyoruz” kampanyalarını getirdi.Burada bir konuya değinip Ermeniler’den özür bekleyenlerin başlattıkları kampanyanın ne kadar dayanaksız bir kampanya oldukları konusunda dikkatinizi çekmek istiyorum.Özür dileme kampanyasını başlatan aydınlarımız bu özrü 1915 de Osmanlı Devleti’nin , suçlu ,suçsuz,kadın,çocuk,yaşlı demeden aralarında hiç bir ayrım yapmadan kendi vatandaşı olan Ermeni haklının tümüne ülkenin batısından doğusuna ,kuzeyinden güneyine kadar tüm ülkede uygulamış olduğu bir insanlık suçu nedeniyle ve bu suçun bugün halen kabul edilmemiş olmasından ve hatta halktan gizlenmiş olduğundan dolayı duydukları rahatsızlık nedeniyle başlatmışlardır.Özür bekleyenlerin veya özür dilemeyenlerin web sitelerine girdiğimizde ise bu özrü Yukarı Karabağ’da ,Azeri ve Ermeni savaşı esnasında işlenmiş olan bir katliam ve Asala terör örgütü tarafından Türk diplomatlarını öldürmek sonucunda işlemiş oldukları cinayetlerden ve terör olaylarından dolayı beklediklerini görüyoruz.Özür dileyenler bu özrü yüzlerce yıldır aynı topraklarda birlikte yaşadıkları ve kendileriyle aynı vatandaşlığa sahip olan komşularına,kendi mahalle arkadaşlarına karşı yapılmış olan bir haksızlıktan dolayı özür dilemekte olmalarına rağmen ,özür bekleyenler bu özrü başka bir ülkede ,başka bir ülke vatandaşı iki halk arasındaki savaş esnasında yapılmış olan bir katliam nedeniyle ve Lübnan ,Suriye veya başka birtakım ülke vatandaşı teröristlerin büyükelçilerimizi öldürmüş olduklarından dolayı özür beklemektedirler.Şimdi ,Ermeni asıllı bir Türk olarak soruyorum Asala teröristlerince öldürülmüş olan o Büyükelçiler aynı zamanda bizlerin de büyükelçileri değil miydiler?O Büyükelçiler veya şu anda yurtdışında görevli bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin konsoloslukları ve büyükelçilikleri bizleri de temsil etmiyorlar mı?Biz Türkiye Ermenileri yurt dışında bir sorun yaşadığımızda diğer ülke konsolosluklarına mı gidiyoruz? Zihniyet aynı ırkçı zihniyet.Biz Ermeni’leri kendi ülkemizde bu ülkenin vatandaşı olarak görmeme ve bizleri dışlama zihniyeti.

* * *
1915 olaylarını bir tarafa bırakalım.Varlık vergisi ve 6-7 Eylül olaylarını da bir an için görmezliğe gelelim. Bizler ,Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Gayrı Müslim azınlıkların bugün maruz kaldığımız ırkçı uygulamalardan dolayı ,bizler kendi vatanımızda ,vatandaş olarak kabul edilmediğimizden asker ,polis ,savcı,hakim gibi devlet memurluklarına alınmadığımızdan ,sürekli hakarete ve aşağılanmaya maruz kaldığımızdan dolayı bir özür beklememize ve yetkililerden bu antidemokratik uygulamalara bir son vermelerini beklememize hakkımızın olduğunu düşünüyorum.

Saygılarımla

Aret Yaman

Yorumlar kapatıldı.