İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özür o kadar kolay değil 

Ragip Zarakolu Güncellenme zamanı: 12 Şubat 2009 11:18

Özür o kadar kolay değil

Türkiye’de galiba özür olayının da cılkını çıkaracağız. Birçok olayda görülen kolaycılık, olayı geçiştirme ‘özür’ olayına da yansımakta. Zaten ‘özür kültürü’ olmayan bir toplumuz. Bir de şu yanımız var, özürü bile çok yüzeysel yapıyoruz, olayın kendisi ile kapsamlı bir biçimde yüzleşmeden. Bir jest yaparız olur biter havasında. Sonra da özür diledik ya, daha ne istiyorsunuz havalarına giriyoruz. Bu kadar yüzeysel bir özürü bile kaldıramayacak bir toplumuz aynı zamanda. Yani jeste bile olanak yok aslında.

Bu olayın ayrıca Ermenistan-Türkiye arasında yürütülen gizli diplomasinin, ‘güven uyandıracak’ adımlar çerçevesine de hapsolmaması gerek. Futbol maçı, karşılıklı konserler, Ahtamar Kilisesi’nin onarılması (Haçı olmadan) elbette güzel şeyler. Ama lütfen olay gözboyamacaya, kandırmacaya dönüşmesin. Kimse çocuk değil, kimse elma şekeri peşinde de değil. Bir jest yaptım, haydi bir jest de senden gelsin tavrı, sadece Ermeni toplumu içinde bizlerle empati kurmak isteyen dürüst insanları kendi toplumluarı içinde zora sokar. Bir de Ermeni toplumu içinde kırıcı tartışmalara neden olursunuz. Bu nedenle sevgili Hrant az acılar yaşamadı. Velev ki Ermenistan ve Türkiye cumhuriyetleri kendi aralarında anlaşsınlar. Sorun yine gündemdeki yerini koruyacaktır.

Açık ve dürüst olmak gerek. Ermenistan diyasporasını dikkate almayan bir çözüm mümkün değil. Bu oyayı sadece Ermenistan Cumhuriyeti ile sonucu bağlayacağınızı asla düşünmeyin. Bir defa 1915 olayının (adına her ne diyorsanız deyin) mağdurları ve onların çocukları, Ermeni diyasporasını oluşturuyor.

Yani eski Osmanlı devletinin ‘millet_i sadıkası’nın çocukları. Onlara karşı bir insanlık suçu işlendi. Bu ülkenin eski yurttaşlarına karşı, bu coğrafyanın çocuklarına karşı! Kaldı ki savaşın devamı sürecinde Kafkas Ermenileri de İttihatçıların yoketmeci politikalardan nasibini aldılar.

***

Sonuç olarak Ermeni diyasporasının son sembolik özür karşısındakini tavrını doğrudan yansıtmak için Avrupa Ermeni Federasyonunun konuya ilişkin açıklamasını okurlarımıza iletmek istiyorum: ‘Ermeniler Soykırımın Türkiye Tarafından tanınmasını ve tazminat verilmesi talebinde hala Israrlı’

Avrupa Ermeni Federasyonu, Türkiye’de Ermeni Soykırımı’yla ilgili son tartışmaları dikkatle izlemiştir. Ermeni halkının Türk toplumunun bazı kesimlerince yatıştırılması suretiyle, Ermeni sorunun Türkiye’ye fazla zarar vermeden çözülmesi için Türkiye’deki yeni kampanyayla ilgili gelişmeleri not ettik. Kendi hükümetlerinin Ermeni Soykırımı’nı inkar politikasına karşı seslerini yükseltmeyi seçen Türk bireylerin sempati ve anlayışlarını samimiyetle ifade etmelerini çok iyi anlamakla birlikte, bu kitlesel suça ilişkin adalet arayışının, ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, popülist inisiyatiflere kurban edilemeyeceğini de açıkça ortaya koyuyoruz.

Türkiye’deki son özür dileme kampanyası, kampanyayı örgütleyenlerin içinde yer alan Sayın Baskın Oran’ın bir Türk gazetesine (Milliyet – 19 Aralık 2008) kesin bir dille ifade ettiği gibi, gerçekten de ‘soykırım’ terimini kullanmaktan bilinçli olarak kaçınan, böylelikle de Osmanlı Türk hükümetinin 1.5 milyon Ermeni’yi imha ettiğini aklamayı amaçlayan popülist bir inisiyatiftir. Osmanlı Türkiyesi’nin İnsanlığa karşı işlediği bir suç olan Ermeni soykırımı, giderek artan sayıda ülkede, özellikle modern demokrasilerde, Avrupa Parlamentosu dahil, yasama organları tarafından tanınmıştır. Dönemin büyük güçleri olan Fransa, İngiltere ve Rusya tarafından da tanınmıştı bu soykırım.

Osmanlı İmparatorluğu’nun varisi bir devlet olarak ve Osmanlı Türkiyesi’nin soykırım uygulamalarından yararlandığı bilinen mevcut Türk hükümeti, bu Soykırım’ı resmen tanıyarak, dünyanın her başkentinde saldırgan bir inkar politikası izlemek yerine, Birleşmiş Milletler Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi’nin tüm hukuksal sonuçlarının tam sorumluluğunu üstlenmelidir. Türkiye’nin bölgede yaşayan Ermeniler ve tüm halkların güvenliğini tehdit eden yeni suçların önlenmesi ve eğitimle desteklenen, Ermeni Soykırımı’nı tanıyıp tazmin etmekten başka bir alternatifi yoktur. Ermenilerin, 2004 ekiminde resmen kabul edilmiş olan Avrupa Ermenileri Charter’ında açıkça ifade edilen uluslararası hukuk çerçevesinde adalet ve gerçeğe ulaşmak için devredilemez hakları vardır.

Türk sivil toplumu da bu ağır gerçeklikle yüzleşmelidir: 1915-1923 arasında Türkiye’de olanlar, başka bir şekilde nitelenemeyecek olan tam bir soykırımdır. Kelime oyunlarına ve kaçamak bir dile bel bağlamak, sadece Türkiye’nin inkarcı dünya görüşünün ömrünü uzatacak ve bu yakıcı sorunları çözümlenmeden bir başka kuşağa aktaracaktır. Ermeni Soykırımı, sivil toplumun çıkarlarına ya da halklar arasındaki sonuçsuz diyaloglara indirgenemeyecek siyasal bir çözüm gerektiren insanlığa karşı inkar edilemez bir suçtu ve hala suç olmaya devam ediyor.

http://www.gundem-online.com/haber.asp?haberid=68031

Yorumlar kapatıldı.