İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diyanet İşleri Başkanlığı Bütçesi, Lozan ve Azınlıklar

Diyanet İşleri Başkanlığı Bütçesi, Lozan ve Azınlıklar

Cumhuriyet hükümetleri gayrimüslim azınlıklara genel bütçeden diyanet için her hangi bir pay vermedikleri gibi, Lozan Antlaşmasından kaynaklanan haklarını da görmezden gelmektedir.

Son birkaç yıldır bütçe kanunu meclise geldiğinde, Diyanet işleri bütçesi ve Alevilere bütçeden pay verilmesi de gündeme geliyor. Gazetelerde haberler, yorumlar yayımlanıyor. “Yalnızca Sünni yurttaşlara hizmet ettiği artık ulusal ve uluslararası düzeyde tescil edilmiş Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2008 için ayrılan bütçe yaklaşık 2 milyar YTL Bu bütçenin 70 bin camiyi ve 90 bin personeli finanse ettiği, birçok bakanlık bütçesinden de çok olduğu da kamuoyunda iyi biliniyor. Kamuoyunda bilinen bir diğer gerçek ise, diğer bakanlıklara olduğu gibi Diyanet’e de verilen bütçe, Alevilerden de toplanan vergilerle oluşturuluyor.” (1)

Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi birçok bakanlık bütçesinden, hatta birkaç bakanlığın bütçesinin toplamından fazla. Aslında bu büyüklük doğal. Binlerce camiyi yöneten ve binlerce personeli olan bir kurum. Ancak burada ciddi bir ayrımcılık ve haksızlık var. Çünkü Cumhuriyet hükümetleri kuruluşundan bu yana diğer dinleri de, başta Aleviler olmak üzere diğer mezhepler de yok kabul ediyor. Anayasanın 10. Maddesine göre eşitiz. Yine Anayasanın 24. maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.” Laiklikle çelişmediği kabul edilse bile, fıkra hükmünün sadece Müslümanlar ve hatta Müslümanların bir mezhebi için uygulanması ne eşitlikle, ne laiklikle bağdaşır. Devlet eğer laiklik ilkesi gereğince bütün din ve mezheplere aynı mesafede olacaksa benzer yardımların bütün din ve mezheplere -nüfusları oranında- yapılmalıdır. Gayrimüslimlerin tartışma konusu bile olmaması üzücüdür.

2008 Yılında Diyanet İşleri başkanlığı için istenen bütçe, bir yıl öncesine göre yaklaşık
%21,9 artışla 1.998.412.995 YTL’dir. Aleviler, –habere göre- bu bütçeden 400.000.000 YTL istiyorlar. (2). Yani yaklaşık bütçenin %20 kadarı. Sanırım kaba bir hesapla 70 milyonluk nüfusun 15 milyonunun Alevi olduğu kabul ediliyor. 55 milyon nüfusu 2 milyar YTL düşüyorsa, 15 milyona da 400 milyon YTL isabet eder.

Başbakan tarafından Alevilerin sorunlarıyla ilgilenmek üzere görevlendirilen milletvekili Reha Çamuroğlu, Aleviler için Diyanet İşleri Başkanlığı dışında ayrı bir kurumda Alevilerin kurumsallaşmasını istemektedir. (3) Alevilerin 10 milyon oyu olduğu bu yüzden de partilerin Alevileri kazanmak istediği söyleniyor. Ne yazık ki gayrimüslim azınlıkların 10 milyon değil 100 bin oyu bile yok. Bu yüzden de herhangi bir partinin oy kaygısıyla bize yaklaşması söz konusu değil. Belki de bu nedenle nüfusun binde ikisini geçmeyen gayrimüslim azınlık grubu yıllardan beri üvey evlat muamelesi görüyor.

Ancak burada pek bilinmeyen konu, azınlıkların Lozan Antlaşmasından doğan haklarının varlığıdır. Azınlıklara bütçeden pay verilmesi için ayrı bir kanuna ihtiyaç yoktur.
Antlaşmanın 41. maddesinin son fıkrasında (4) “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk vatandaşlarının önemli oranda bulundukları il ve ilçelerde, söz konusu azınlıklara devlet bütçesi, belediye ya da diğer bütçelerce, eğitim, din ya da hayır için ayrılan tutarlardan, hak gözetirliğe uygun ölçülerde pay ayrılacaktır. Sözü geçen tutar ilgili kurumların yetkili temsilcilerine ödenecektir.”

Cumhuriyetin kurucu antlaşması olduğu kabul edilen Lozan Antlaşmasının açık hükmüne rağmen bu güne kadar, genel ve yerel bütçelerden Türkiye gayrimüslim azınlıklarına herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti en azından bundan böyle azınlıkların Lozan’dan doğan haklarını ödemekten kaçınmamalıdır. Görüleceği gibi, devlet ve belediye bütçesinden eğitim, din ve hayır işleri için ayrılan bütçeden gayrimüslim azınlıklara da uygun bir payın verilmesi gerekmektedir. Bu konuda çeşitli formüller geliştirilebilir. Basit çözüm bu bütçelerin binde ikisinin gayrimüslim azınlıklara nüfusları oranında ödenmesi olabilir.

Aleviler için diyanet işleri benzeri ayrı bir kurum oluşturulması istenmektedir. Çünkü Alevileri temsil etmek iddiasında olan pek çok dernek ve federasyon olmakla birlikte Alevilerce seçilmiş ve onları temsil edecek yetkili bir kurum yoktur. Gayrimüslim azınlıkların çok büyük bir bölümü için böyle bir sorun da yok. Lozan antlaşmasında da belirtildiği gibi yardımların yetkili temsilcilere ödenmesi gerekmektedir. Devletçe azınlık olarak kabul edilen, Ermeni, Rum ve Yahudi üç azınlık grubunun yetkili temsilcisi de devletçe fiilen tanınan Patriklikler ve Hahambaşılıktır. Diğer gayrimüslim azınlık gruplar için ise, başpiskoposluklar temsilci olarak görülebilir. Seçilmiş yöneticiler olan Patrik, hahambaşı ya da başpiskoposlar cemaatlerini, dini, kültürel ve sosyal olarak temsil ederler. Bu nedenle de bütçeden verilecek pay bu temsilcilere ödenmeli ve temsilciler verilen bütçeyi ihtiyaca göre dağıtmalıdır. Temsilcilikler her yıl, bağımsız denetçilerce denetlenmiş bütçelerini ilgili devlet kurumlarına vererek bilgilendirmeli ve bütçenin ilgili kurumlarca denetlenmesi kabul edilmelidir.

Çağdaş demokrasinin ve insan haklarının temeli azınlıkların haklarının çoğunluğa karşı korunmasıdır. Hangi nedenlerle ve hangi koşullarda olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese eşit davranmadıkça ne demokrasiden ne de insan haklarından söz edilebilir. 
(1) http://birgun.net/bolum-73-yazar-74.html
(2)http://hyetert.com/haber3.asp?AltYazi=Haberler%20\>%20Güncel&Id=27856&DilId=1
(3) http://www.haber.gen.tr/haberadres/haberadres.asp?5775F0F
(4) https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=1&AltYazi=Kaynaklar%20/%3e%20Ýnsan%20Haklarý&Id=43&DilId=1.

Murat Bebiroğlu
Aralık 2007

Yorumlar kapatıldı.