İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Derkenar: “PLAN YAPMAYIN, PLAN”, İSMAİL TURUT VE OZAN ARİF ORTAK YAPIMI KABUS GİBİ BİR ŞARKI

Irkçı değiliz mi dediniz?

HAZIRLAYAN: FEZA KÜRKÇÜOGLU fezakurkcuoglu@birgun.net

İsmail Türüt ve Ozan Arif, geçtiğimiz hafta İsmail I Türüt’ün “Plan Yapmayın, Plan” isimli şarkısının I uluslararası paylaşım sitesi YouTube’de yayınlanan görüntüleriyle gündeme geldiler. Ama söz etmek istediğimiz bu görüntüler değil. Sanata ve sanatçıya saygımız gereği, sevgili Hrant’ın katillerini öven bu kepazeliğe küp demiyorum. Nefretini kusan bu faşistlik üzerine tek satır bile yazmaya değmez!

Ancak, tepkiler üzerine mağdur olduklarını kameralara anlatan Ozan Arifin bir iddiası var ki, yanıtlamadan geçemeyeceğiz. İsmail Türüt ve Ozan Arif, 20 Eylül Cuma akşamı Fox Tv’de Kadir Çelik’in Objektif programında arz-ı endam ettiler. Program boyunca, nasıl haksızlığa uğradıklarını, nasıl linç edildiklerini anlatıp durdular. Ozan Arif, Türk milliyetçiliğinin ve de kendisinin ırkçı olmadığını, söyleyip durdu. Şiirleri ve gündem yaratan “Plan Yapmayın Plan” şiiri sanki hiç nefret kusmazmış gibi…

Ozan Arif, programın diğer konuğu Prof. Dr. Toktamış Ateş’e -ki, birbirlerini anladıklarını söyleyip durdular yayın boyunca- kendini anlatıyor: ‘”Mesela, Malatya’yı ele alalım Hocam, geçen gün bir apartman basıldı, misyonerler… bilmem ne… Canice… olacak iş değil. Ve biri çıktı tepkisini gösteriyor. Gayet normaldir. Ona tepki herkes göstermeli ama ‘Biz Müslüman mahallesinde de salyangoz satarız’… Ulan satamazsın, neyi satıyorsun. Öyle konuştun mu ben de böyle diyeceğim. Biri almaz, ikiyi almaz salyangozu…

İşte, Ozan Arifin nefreti! Hep böyle nefret, hep böyle kin dolu. 1993’deki Sivas katliamı ardından Aziz Nesin’e yazdığı “Vay Namussuz Vay” isimli şiir de nefret ve kin dolu: Nesin ulan nesin sen? Vay namussuz uay,uay! Türk delilsin kesin sen. Vay namussuz uay, uay! (…)

Laflarını tart köpek, Seni seni kart köpek, Yoksa katlin şart köpek, Vay namussuz uay, uay! Bu satırları yazanın bir öğretmen olduğunu biliyor muydunuz! Birkaç satırla da olsa, meramımızı anlattıktan sonra gelelim Ozan Arifin “milliyetçilerin, ülkücülerin ırkçı olmadığı” iddiasına…

TÜRKÇÜLÜK, TURANCILIK…

Türkçülük, Turancılık… Tarihte kısa bir yolculuğa çıkalım şimdi hep birlikte. Türkçülük düşüncesinin kökeni Osmanlı dönemine kadar uzanmaktaysa da özelikle Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde kitleselleşir. “Türk milleti” kavramını “ırka” dayalı bir biçimde açıklama çabaları, “Türk kökeni” üstüne yapılan ırkçı antropolojik çalışmalarla desteklenir. 1935’lerde Prof. Dr. Afet İnan başkanlığında sürdürülen çalışmalarda Anadolu’da 64 bin iskelet kalıntısı üzerinde incelemeler yapılır. 1935 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti – sonradan ismi Türk Tarih Kurumu olacak – Asbaşkanı Prof. Dr. Afet İnan tarafından Mimar Sinan’ın Türk olup, olmadığının araştırmak için Sinan’ın kafatası mezardan çıkarılır. Kafatası üzerinde yapılan incelemede Sinan’ın “Türk olduğu” kanıdanır. Onlara, “kafatasçı” denilince neden bozulmaktalar, anlayamıyorum! 1940’h yıllarda Nihâi Atsız, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Nejdet San-car, Fethi Tevetoğlu gibi isimler çıkardıkları çeşitli dergilerde Türkçü-Turancı yazılar yazmaya başlarlar. “Atsız”, “Bozkurt”, “Orhun”, “Gök-Börü”, “Ötü-ken” dergilerinde ırkçı, Türkçü ve Turancı yazılar yayınlanmaktadır. Nihâi Atsız ve 34 arkadaşı, 1944’de açılan “Irkçılık-Turancılık davası”nda yargılanırlar…

NİHAL ATA’NIN IRKÇI YAZILARI

Ülkücüler tarafından Ziya Gökalp’ten sonra gelen en büyük “Türkçü” olarak anılan, Nihâi Atsız’ın yazdıklarına bir göz atalım şimdi. Bakalım, Türkçüler ırkçı mı, değil mi?

İşte, ülkücülerin “Nihâi Ata”sının 1943’de yayınlanan “En Sinsi Tehlike” kitabından birkaç satır: “Bizim ırkçılığımızı da Alman yardakçısı olduğumuza tanık diye gösteriyorlar. Yoldaşlar şunu iyi bilsinler ki Almanya cihan haritasından silinip Almanlığın kökü kazınsa bile biz yine ırkçı kalacağız. Alman ırkçılığı yalnız Yahudilere karşıdır. Anası veya babası Çek, Lehli gibi Alman düşmanı milletlerden olan fertleri Almanlar yabancı saymıyorlar. Bizim ırkçılığımız ise bütün milletlere karşıdır. Bu ırkçılık Türklüğün ihtiyaçlarından doğmuş olaylarla gelişmiş bir ırkçılıktır. Uzun, acı, denemelerden sonra anladık ki pasaport vatandaşlarından fayda yoktur. Atalarının kanıyla, diliyle, geleneğiyle bu toprağa bağlı olmuyan insanlar en ufak menfaati görünce ihanetten çekinmiyorlar. Biz bunun için ırkçıyız. Balkan savaşında Arnavutlar, Cihan savaşında Araplar ihanet ettiği için ırkçıyız. Selanikli Yunanlılara tüfek atmadan teslim eden Tahsin Paşa ve Sevr paçavrasını imzalamaktan sevinç duyan Rıza Tevfik Arnavut olduğu için, Harp Okulu öğrencilerini zehirlemek isteyen Nazım Hikmetof Yoldaş Polonyalı olduğu için ırkçıyız.”

HERKES DÜŞMAN

Irkçılık teorileri ya “kafatası” ya da “kan” argümanları ile desteklenir. Bizim ırkçılar her ikisini de kullanmışlardır. Nihâi Atsız, ırkçılığını “kan” üzerinden geliştirmeye çalışanlardandır. 16 Temmuz 1934 tarihli “Orkun” dergisinde “Türk Irkı = Türk Milleti” başlıklı yazısını şu satırlarla bitirir Atsız: “Şimdi, şu neticeye varıyoruz demektir: Türk olmak için önce kanı Türk olmak lazımdır. Ondan sonra dili Türk olmak lazımdır. Ondan sonra dileği Türk olmak lazımdır.

Kanı Türk olan ferderden bir Türk milleti bugünkü melez topluluktan, şüphe yok ki, kat kat kuvvetlidir. Bu, kanı Türk olan fertlerin dilleri de Türk olursa (başka bir ihtimale göre hepsi aynı ağızla konuşan Türkler olursa) o millet daha güçlü bir millet olur. Üstelik bir de bu milletin fertleri dilek birliğiyle birbirlerine bağlıysa, bu ülkücü (= mefkûrevi) bir millet demektir. Sayıca azlık bile olsa dünyanın en güçlü milletidir.”

Bütün bunlar size yeteri kadar ırkçı gelmedi mi? O zaman devam edelim. Nihâi Atsız’ın 4 Mayıs 1941 tarihinde oğlu Yağ-mur’a yazdığı “Vasiyetname”, “Türk’e, Türk’ten başka dostun olmadığını” açıkça ortaya koyuyor: “Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.

Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvadar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.

Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır.

Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.

Tanrı yardımcın olsun!”

Eskilerin bir sözü ile bitirelim yazıyı: Allah selamet versin!..

Bu yazı gizli bir din halinde bir nevi Neo-faşist bir ideoloji yaptıkları halde, bunu ikrardan sakınanlara aittir. Böyle bir halt karıştırmıyoruz, diyenler üzerlerine alınmıyabilirler.

* * *

Nihâl Atsız’ın Türkçülük anketi

1 Türk milliyetçiliği deyince “Türkçülük, Anadoluculuk ve Türkiyecilik”ten hangilerini düşünüyorsunuz?

2 Türkçülüğün baş unsuru size göre ırkçılık mıdır, kültür müdür, vatan mıdır, devlet midir?

3 Türkiye’de Türklük aleyhinde bir fikir cereyanı var mıdır? Varsa nedir?

4 Irkları üstün ve aşağı olarak ayırmağa taraftar mısınız? Taraftarsanız üstünlük sebepleri olarak kahramanlık, savaşçılık, ahlâk, sanat, zeka, ilim, teknik, din vesaire-den hangilerini görüyorsunuz?

5 Yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet olduğunu kabul ediyor musunuz?

6 Geçmişe sövmek ve gelenekleri inkâr etmek sizce neden ileri gelmektedir?

7 Türk ırkına kötülüğü dokunan milletlere karşı öç beslemek millet için faydalı mıdır, değil midir?

8 Türk’e gerçekten dost olan bir millet tanıyor musunuz? Tanıyorsanız hangileridir?

9 Herhangi bir yabancı millete karşı hayranlık ve taraftarlık sizce nedir?

10 Savaşı mudak bir felâket olarak gösteren yayınlar sizce millî ruh bakımından doğru mudur, değil midir?

11 Türk milletinin güçlenmesi için okullarda askerî bir terbiye sistemine mi, yoksa beşerî bir terbiye sistemine mi taraftarsınız?

12 Kendi milletimizin küçük menfaaderi için, insanlığın büyük menfaatlerini fedaya taraftar mısınız?

Orkun dergisi, 1 Aralık 1943, Sayı: 12.

* * *

Onlar istiyorlar ki

çift ağızlı baltalarıyla

yuvarlansın kafalarımız önüne yarın –

o kara gömlekleri beyaz kordonlu

golf pantolonlu

kadroların..

(…)

KARDEŞLER!

Onlara elleriniz dokunmuşsa eğer yedi tas su dökün ellerinize. Yırtarak bayramlık gömleğimi ben peşkir yaparım size…

Nazım Hikmet, Cevap Numara Dört, 1932.

Yorumlar kapatıldı.