İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Milliyetçilik ve cinayet

Taha Akyol 

HRANT Dink’in katili Ogün Samast, Trabzon’daki Yasin Hayal’e telefon açıyor, Agos gazetesinde Dink’i bulamadığını, başkalarının bulunduğunu söylüyor ve soruyor:
– Abi, burada birkaç Ermeni var, onları öldürüp geleyim mi?!
Yasin Hayal, Dink’i öldürmesini tekrarlıyor; öyle de oluyor.
Samast ve Hayal’in ifadelerinde benzer cümleler:
– Gizli saklımız yok! İlan edecektik zaten!..
Çünkü kendi çevrelerinden alkış bekliyorlar!
Psikiyatrlar bu şekildeki ifadelerin, mariz bir “kahramanlık” duygusunu yansıttığını, cinayeti işlerken takdir edilmeyi beklediklerini belirtiyor!
Ve eskiden beri çetleştikleri 17 yaşındaki Bursalı genç, Samast’a mail çekiyor; “kahramanlığını” kutluyor!
Bunlar fevkalade önemli psikolojik ve sosyopolitik verilerdir.

Hapishane makamı!
Samast ve Hayal, aynı mariz psikoloji sebebiyle, “hapishane”yi adeta bir kahramanlık beratı gibi görüyorlar! Tutuklanmaya götürülürken yeni tehditler savurması da ‘korkmadığını’ cümle âleme “göstermek” içindir!
“Dava uğruna hapis yatmış olmak”; sağlı sollu çok aşina olduğumuz bir kültür değil midir?!
Dün sabah değerli tarihçimiz Prof. Halil İnalcık aradı. ABD Başkanı Reagan’a 1981’de yapılan suikast teşebbüsünü hatırlattı:
– Kendisinin nasıl korkusuz, yiğit bir erkek olduğunu kız arkadaşına kanıtlamak için Reagan’a suikast girişiminde bulunmuştu!
Eylemcilerin resim ve görüntülerini ölçüsüz şekilde yayımlamanın onlardaki bu tür mariz duyguları tahrik edebileceğini, başkalarını özendirmesinin bile mümkün olduğunu söyledi, uyardı.
Haklı… İletişim teknolojisi, herkesi aynı şekilde etkilemiyor.
Milyonlarca normal insana göre, bunlar hem Dink’e kıydılar, ailesini, dostlarını acıya boğdular, Türkiye’ye kara çaldılar… Hem de kendi hayatlarını yaktılar!
Ama mariz psikoloji onların kendilerini kahraman gibi, hapishaneyi de kahramanlık beratı gibi görmelerine yol açıyor!

Gerilimden sakınmak
Bu mariz psikolojiyi “milliyetçilik” diye nitelemek, hem onların kendilerinin hem karşıtlarından bazı kimselerin yaptığı müşterek bir hatadır!
Türkiye, 1960’ların ortalarında başlayan ‘münferit’ cinayetler için genelleyici nitelemeler yapmanın kitleleri nasıl kamplaştırdığını yaşamış bir ülkedir!
Kaldı ki, milliyetçiliğin kitaplarda tek anlamı olmadığı gibi, bu kavram altında Türkiye’de çok farklı duygular vardır. Dink’in katilleri kendilerini milliyetçi sayıyordu muhakkak! Ama “Katil vatan haini” manşeti de, bu cinayet lekesinden vatanı uzak tutmaya çalışan milliyetçi bir manşetti.
Duyarlı kavramlar üzerinden kamplaşma yaratmak çatışmayı ve mariz duyguları besler! Şehirleşmenin bu en sorunlu ‘çözülme’ aşamasında aidiyet ve takdir arayan, kendini kanıtlamak için tutuşan işsiz ve lümpen genç yığınların içinden böyle mariz sözde kahramanlar çıkması şaşırtıcı değildir! Türkiye’deki siyasal şiddet ve terör akımlarına bir bakın, hepsi böyle tabanlardan beslenmiştir!
Türkiye kimliklerde yükselme ve sertleşme döneminden geçiyor! Çatışmaya, cinayete, teröre çok müsait sosyal ve politik bir süreç!
Vatanseverliğin de insanseverliğin de ilk şartı gerilimi düşürmek, farklılıklara saygıyı geliştirmektir. Hele de Türk kavramı etrafında bir gerilim yaratmaktan herkes dikkatle sakınmalıdır!

Yorumlar kapatıldı.