İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kerinçsiz ifade verdi mi?!

Fikri Sağlar

26/01/07
Ogün Samast, günlerce emniyette sorgulandı. Daha sonra Savcılıktaki sorgulamasının ardından mahkemece tutuklandı..

Buraya kadar gelişmeler normal!..

Ancak, cezaevi kapısında üzeri bir kez daha arandığında iş, farklı bir noktaya gitti…

Yetkililerce yapılan üst aramasında, giysisinin astarında gizlenmiş “2 sim kartı” çıktı.

Şimdi polis, bu sim kartlarının peşine düşmüş…

Kartları kim ve ne zaman verdi? Kartlarla, kimlerle konuştu yada kimlerle konuşacaktı?..

Hemen akla bu soruların gelmesi doğal… Ve araştırmanın bu yönde gelişmesi de zorunlu!.

Ancak, unutulmaması gerek başka bir şey var!..

Suçüstü yakalanan ve eylemini itiraf eden bir katil, günlerdir emniyette sorgulanırken, nasıl olurda üzeri aranmaz?!. Ya da aranırda, üzerinden ki telefon kartları bulunamaz?!..

Bunu, bir ihmal ya da basit bir unutkanlık olarak görmemeliyiz!… Zaten, “ihmal” olarak değerlendirmek vahim hata olur, hatta “taraflı” olunduğunun göstergesi bile sayılabilir.

Çünkü sorgulamaya veya gözaltına alınan her kişi, emniyette “üst baş” aramasına tabii tutulur. Üstelik bu arama, “insan onurunu zedeleyecek” şekilde çok özensiz yapılır. Hatta vücutta darp izi var mı? diye “çırılçıplak” bile soyulur!.(en azından solculara böyle yapılırdı!) Emniyette, ayakkabı bağlarına kadar alınan zanlıların, elbiselerinin kontrol edilmemiş olması kabul edilemez. Bu durum, İstanbul Emniyeti için handikaptır. Kaldı ki.günümüz-de, “sim” kartı saklamayan “suçlu” olmadığı gibi, böyle bir eylem için gayret gösterileceğini bilmeyen, “poliste” de yok gibidir!..

İşin gerçeği, güvenlik güçleri asli görevlerini yapmamışlardır!..Ya da yapmaları engellenmiştir!.

Neden polis bu kartları bulamadı?!. Yoksa, bulmak mı istemedi?!.

İstanbul Emniyet müdürü Cerrah’ın olay sonrası; “örgüt bağlantısı yok. Zanlı.aşırı milliyetçilik duyguları ile cinayeti işlemiştir..” beyanatını hatırlarsak, bazı yorumları daha açık yapabiliriz. Türkiye’nin en büyük ilinin Emniyet Müdürü, işlenen alçakça bir cinayetin hemen sonrasında “toplumsal barışı” zedeleyecek bir açıklama yapması, “acemilikten” öte bir şey olmalı!…

****

Şimdi de iyi niyetle bakalım.

Polis çok sıkı aradı ve üzerinden hiçbir şey bulamadı. Sorgulamasını yaptı. Tutuklandı. Ve cezaevine gönderildi.

Tam o sırada bu kartlar bulundu!.

Şimdi, Polisle cezaevi arasındaki yolda, Ogün Samast bu kartları nasıl ele geçirdi? Polislerin arasında nasıl astarına kartları sakladı?.. Bunları yaparken kimse görmedi mi?!.. Ve kartları ona kim verdi?!.

Bu önemli “sırlar” açıklığa kavuşmazsa gerçek faillere ulaşamayız!.

HRANT DİNK CİNAYETİ ÇOK PROFESYONELCE DÜŞÜNÜLMÜŞTÜR
İlk günden beri, Hrant Dink suikastının çok iyi organize edildiğini söylüyoruz. “Sim kartlarının” bulunması bizim bu görüşümüzü destekliyor.

Samast’ın daha Trabzon’ dan İstanbul’a eylem yapmaya gelmeden astarının içine “sim kartları” yerleştirilmiş olması, tıpkı, silahını ve beresini “saklamaması” söylendiği gibi “planlı” bir eylem olduğunu gösteriyor.Bu planın.Yusuf Hayal ya da Erhan Tuncel’i aşan kademelerde oluşturulduğu açık.

Şayet, Samast’a kartlar İstanbul da verilmişse, o zaman, bu suç örgütü, düşündüğümüzden daha da organize ve etkili olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın!..

****

Görülen o ki, bu iş, “varoş psikopatlığının” sonucu değil.

Varoşlar suçu işlemeğe hazır tetikçileri yetiştiriyor. Ancak, onları yönlendirenler merkezlerde yaşıyor!.

Bu nedenle, Pamuk, Dink ve aydınların yargılanmaları sırasında, mahkeme kapılarının önüne yığılan,” eli yumurtalı ya da sopalı” kişilerin kim oldukları ve kimler tarafından organize edildikleri soruşturulmalı!.. Bu konuda en yararlı bilgileri, bir hukukçu olan Av. Ke-rinçsiz’in verebileceğini düşünüyorum.

Yaklaşık 10 gündür, toplum infial içinde!..

Halkın Devletten beklediği, Orhan Pamuk’u açıktan tehdit eden Yusuf Hayal’lere kimlerin cesaret verdiği ve de daha başka Ogün’ler var olup olmadığı bilgisi!. Bunların araştırılmasını istiyor!.. Sıranın başkasına geldiğinde yetkililerden aynı beyanatları duymak istemiyor!.

Oysa.siyasiler bu olayların çözülmesine katkıda bulunacaklarına daha da körükleyen demeçler vermeğe devam ediyor.. Bahçeli’nin açıklaması ‘iç barışı” bozan üslup taşıyor.

Bilinmeli ki; “Silahı eline verdiğiniz kişi, bir gün namlusunu size de yöneltebilir!…”

Yorumlar kapatıldı.