İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TÜRKİYE ERMENİLERİ PATRİĞİ MESROB II HAZRETLERİNİN YILBAŞI MESAJI

 
http://www.lraper.org/main.aspx?Action=DisplayNews&NewsCode=N000001750&Lang=TR

“Onlardan biriydi,

mesela, elçilerin Barnaba,

yani Cesaret Verici diye

adlandırdıkları Yusuf…”

(Elç. İş. 4:36)

Değerli Cemaatim,

Rabb’imiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in 2006’ncı lütuf yılı birkaç saat sonra sona eriyor. Yılbaşı arefesinde bulunduğumuz şu anlarda bazı değerlendirmeler yapmak, ayrıca da sizlere Rabb’in bereketleriyle dolu yeni bir yıl dilemek istiyorum.

Yaşadığımız çağın en büyük sorunlarından biri de, “iyi ve imanlı bir kişi” olmanın artık neredeyse alay konusu teşkil etmesinden kaynaklanıyor. Sanki, hayatının temel prensiplerini gaddarlık ve acımasızlık üzerine kuran insanların düşüncesi, iyilik ve inanç üzerine kuranlardan daha büyük itibar görüyor.

Ancak Yeni Ahit’e göre her bir Hristiyan alçakgönüllü ve mülayim, sabırlı ve sevecen, başkalarına karşı tatlı, merhametli ve anlayışlı olmak (Efesliler 4:2, 4:32), her şeyi sevgiyle yapmak zorundadır (I Korintoslular 16:14).

Maalesef, 2006 yılının son aylarında cemaatimizin bazı hayırseverleri ve yöneticileri birbirleri hakkında karalayıcı bir tutum içine girdiklerinde, çok farklı bir tablo oluştu, gençlerimizin ve çocuklarımızın gözleri önünde çok kötü örnekler sergilendi.

Son derece olumsuz ve lüzumsuz gelişmeler karşısında çok utandık ve üzüldük. Eğer doğrusunu söylemek gerekirse bazıları, kendileriyle aynı konumda bulunan yöneticiler ve hayırseverler hakkında son derece saygısız, önyargılı, bencil ve acımasız bir tavır sergilediler. Ama hamdolsun ki, bazı gazetelerin tüm çabalarına karşın, bu çirkinlikler sadece kısıtlı bir çerçeve içersinde kaldı. Cemaatimizin sağlıklı düşünen çoğunluğu ise gelişmeleri sıkıntı ve üzüntü içersinde takip etti. Cemaat üyelerimiz, durmaksızın kötü tohum ekenlerin cemaat hayatına zerk etmeye çalıştıkları zehirlerden etkilenmediler. Aksine kutsal ve benzersiz olan dini-kültürel değerlerine sadık kaldılar ve kalmaya devam ediyorlar. Bu onurdan mahrum kalanlara gerçekten çok yazık…

Yeni Yıl’a girerken Kutsal Kitap’tan Yusuf adındaki iyi bir kişinin örnek yaşamını sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. O, resuller arasında “cesaretlendirici” anlamına gelen Barnabas lakabıyla anılıyordu. 17 Ekim 2006 tarihinde kutladığımız Aziz Barnabas, Kutsal Ruh’la dolu bir kişiydi. Toprağını satarak ederini resullerin emrine sunan bir hayırsever olmanın yanı sıra (Elçilerin İşleri 4:37), çevresindekileri devamlı cesaretlendiren ve teselli eden imanlı bir kişiydi. Başkalarının başarılarından mutluluk duyuyordu. Özellikle başkalarının başarılarını ve aldıkları ödülleri çekemeyen bizler için, Aziz Barnabas eşsiz bir örnektir.

***

Sevgili ve değerli cemaatim,

Gelin Yeni Yıl vesilesiyle biraz bu düşünce üzerinde duralım. Nasıl başkalarını cesaretlendiren, yüreklendiren, destekleyen kişiler olabiliriz?

Tarsuslu Saul, muhteşem tövbesinden ve Pavlus adını almasından sonra (Elçilerin İşleri 9:1-19), Kudüs’te bulunan havarilere katılmak istedi. Ancak onlar biraz korkudan, biraz da ön yargı sonucu ona engel olmak istediler. Tam bu noktada, Aziz Barnabas müdahale ederek Pavlus’a destek oldu, onu cesaretlendirdi. Onu resullerle tanıştırdı, onlara Şam yolunda Rabb’in Pavlus’a göründüğünü ve onunla konuştuğunu anlattı. Onun, Şam’da Rabb’i nasıl büyük bir cesaretle vaaz ettiğine dair tanıklık etti. Aziz Barnabas’ın müdahalesinden sonra, Aziz Pavlus resuller arasına katıldı, Kudüs’te dolaşıp korkusuzca Rab İsa Mesih adıyla vaaz etti (Elçilerin İşleri 9:26-29). Kilise, Rab İsa Mesih’ten sonra, sanki ikinci bir kurucuya sahip oldu. Pavlus’un mektupları Yeni Ahit’e bile girdiler ve bu güne kadar tüm dünya kiliselerinde okunuyorlar. İşte bizim de, başkalarının ön yargıları sonucu, bazen yalnızlığa itilen kişilere karşı böyle davranmamız gerekiyor. Cemaatimizin her bir üyesi Kilise’de kendisini yuvasında gibi hissetmelidir. Kilise, bizim Sevgi ve İman Ailemiz’dir.

***

Resuller dönemindeki ilk Kilise’den bir başka örnek vermek istiyorum: Kudüs’teki Kilise, Antakya’da yeni bir inananlar topluluğu oluşmaya başladığında, Aziz Barnabas derhal yeni inananlara yardım etmesi için gönderilir. Aziz Barnabas Antakya’ya ulaştığında Allah’ın lütfunu görür ve sevinir. O, herkesi tam bir adanmışlıkla Rabb’e bağlı kalmaya teşvik eder. Kutsal Ruh’la dolu iyi bir adam olduğu için, birçokları Rabb’e iman etti. Daha sonra ise, Tarsus’a giderek Aziz Pavlus’u buldu. Onunla birlikte Antakya’ya dönerek yaklaşık bir yıl oradaki kiliseyle kaldılar ve kalabalık topluluklara İncil vaaz ettiler. İlk olarak buradaki inananlar, İsa Mesih’in takipçileri, yani “Hristiyan” olarak anılmaya başladılar (Elçilerin İşleri 11:22-26). Burada da Aziz Barnabas’ın Resul Pavlus’la güçlerini birleştirerek Rabb’in yollarında yürümeleri için imanlıları nasıl yüreklendirdiğini görmekteyiz. Rab İsa Mesih için çalışan kardeşler gördüğümüzde onları cesaretlendirmemiz gerekiyor. Yoldan sapanlar ise uyarılmalıdır (Luka 17:3).

Hangi mezhebe veya millete ait olursa olsun, her kilisede iki çeşit insan vardır. İlk gruba ait olanlar, sorunları ve hataları hep başkalarına ve yöneticilerin çalışma tarzına yükler ve onları küçük düşürmek için ellerinden geleni yaparlar. İkinci gruba ait olanlar ise Kilise’nin ve imanlıların güçlenmesi ve onların Rabb’in yolunda daha sağlam yürüyebilmesi için ellerinden geleni yaparlar. Her birimiz şimdi kendimize sormalıyız: “Acaba ben hangi grupta bulunuyorum?”

***

Aziz Markos da, Aziz Barnabas’ın yüreklendirdiği kişilerden birisidir. Aziz Markos, defalarca Aziz Barnabas’la, Aziz Pavlus ve Aziz Petrus’la birlikte yolculuk etmişti. Aziz Pavlus ve arkadaşları, bugünkü Akdeniz bölgemizin Perge kentine geldiklerinde, bilinmeyen bir nedenden dolayı Aziz Markos zayıf düştü ve Kudüs’e geri döndü (Elçilerin İşleri 13:13). Daha sonra, Aziz Pavlus, Aziz Barnabas’a tüm vaaz edilen bölgeleri dolaşarak imanlıları ziyaret ederek, durumlarını gözden geçirmeyi önerdi. Aziz Barnabas, Aziz Markos’u da yanlarında götürmek istediyse de, Aziz Pavlus bunu reddetti. Aziz Pavlus, Perge’de ümitsizliğe kapılarak kendilerini yarı yolda bırakan birisini beraberinde götürmek istemiyordu. Anlaşmazlık doğdu. Birbirlerinden ayrıldılar. Aziz Barnabas, Aziz Markos’u da yanına alarak yoluna devam etti (Elçilerin İşleri 15:36-39). Aziz Markos’un, Perge’de neden ümitsizliğe düştüğünü bilmiyoruz. Ancak Barnabas’ın sabırla onu yüreklendirmesi sonucunda onun Havarilerin arasına geri döndüğünü kesin olarak biliyoruz. Gelecekte, Aziz Pavlus ve Aziz Markos barışmakla ve güçlerini bileştirmekle kalmadılar. Aziz Markos, aynı zamanda, Kutsal Ruh’un esiniyle Rab İsa Mesih’in hayatını kaleme alan ilk yazarlardan biri oldu. Aziz Barnabas’ın yüreklendirdiği Aziz Markos, dört İncil yazarı arasındaki onurlu yeri böylece almış oldu.

Bu olaydan da ruhani dersler çıkarabiliriz. İnsanlar sıklıkla ümitsizliğe kapılabilirler. Ancak çoğunlukla bu gibi kişilere yardım ve destek eli uzatmak yerine, bir darbe de biz vururuz. Ama Allah’ın bizlerden beklentisi çok farklıdır. Bir kardeş başarısızlığa uğramışsa, Rab, ona sevgi ve alçakgönüllülükle el uzatmamızı ve onu kardeş ve Kilise cemaatine hizmet eden biri olarak geri kazanmamızı bekliyor. Bir an önce sağlığına kavuşması için, İyi Samiriyeli gibi durup, onun yaralarını sarmalı ve ona yardım etmeliyiz (Luka 10:30-37). Ama işte görevlerinde başarısızlığa uğrayanları cesaretlendirerek kazanmaya çalışmak bir yana, hatasızca ve sadakatle hizmet edenler hakkında bile yalan-yanlış söylentiler yayma günahına düşmekteyiz. Bu konuda bize hiç benzemeyen Allah’a hamd olsun. Çünkü O, her zaman müşfiktir.

***

Aziz Barnabas’ın yaşamından alınacak örnekler çok ve çeşitlidir. O sahip olduklarını satarak Kilise’ye verdi. Bizler de zamanımızı, ondalığımızı ve Allah vergisi olan yeteneklerimizi Kilisemiz’i güçlendirmek için kullanmalıyız. Böylece, asil bir yürekle yaptığımız bağışlar ve sunduğumuz hizmetler aracılığıyla cemaatteki diğer kardeşlerimizi de yüreklendirmiş oluruz. Yaptığımız bağışları ve sunduğumuz hizmetleri sakın “silah” olarak kullanma gafletine kapılacak kadar alçalmayalım. Çünkü bunları, insanlar için değil, Rabb’in işleri devam etsin diye yapmalıyız. Geçenlerde yine bir hayırseverimiz arkadaşlarını tehdit ederek şöyle demiş: “Ben bundan sonra artık bağışta bulunmayacağım, çünkü…”. “Çünkü” sözünden sonrası hiç önemli değil, benim için önemli olan Hristiyanlık’tan son derece uzak kibirli ruh halidir. Kilise’nin kibirle verilen bağışlara ihtiyaç duymaması gerekir. Çünkü, Allah’ın işine hizmet etmek onurdur ve kendi ruhumuzun kurtuluşu içindir.

Dünyada ne durumda ve nerede olursak olalım, Allah’ın kulları olduğumuzu unutmamalıyız. Evde, işte, şehirde veya tatilde, nerede olursak olalım, Allah’ın hizmetkârları olduğumuzu ve buna uygun şekilde yaşayıp davranmamız gerektiğini unutmamalıyız. Eğer başarırsak, diğer kardeşlerimizi de cesaretlendirmiş oluruz. Eğer çalışmalarımıza heyecan ve şevk katarsak, Aziz Barnabas gibi çevremizdekileri yüreklendiren kişiler oluruz, çevremize mutluluk saçarız. Aziz Barnabas kardeşlerini cesaretlendirebildi, çünkü inancı ve duasıyla ruhen güçlü bir insandı. İnsanın yüreğini Allah’tan başka kimse bilemez, ama kişinin yüreğinin meyveleri mutlaka çevresindekiler tarafından görünür ve onun sunduğu örnekle başkaları da yüreklenirler.

***

Sevgili ve değerli cemaatim,

Yılbaşı arefesinde Vaftiz Andımızda yenilenmemiz, Surp Dzınunt (Noel) orucunda bulunduğumuz bu günlerde tövbe etmemiz ve topluca işlediğimiz günahlar için Rab’den af dilememiz için yürekten dua ediyorum. Birbirini imanda teşvik eden inananlar olalım. Patrikliğimiz, Kutsal Kilisemiz, mabetlerimiz, Surp Pırgiç Hastanemiz, cemaat kurumlarımız, yazımız ve edebiyatımız atalarımız tarafından bizlere miras olarak bırakılan eşsiz ve kutsal değerlerdir. Sevgi, tevazu ve sebatla bu kutsal değerlere hizmet edelim. Bizim değerlerimize kardeş cemaatlerin sahip çıkamayacaklarını unutmayalım.

Rabb’imizin 2007’nci Lütuf Yılı, cemaatimiz için ilahi ve semavi bereketlerle dolu, semereli, Kutsal Ruh’la donatılmış bir yıl olsun.

Cemaatimin tüm üyelerine sevgi dolu Mutlu Yıllar diliyorum.

Pederane sevgi, selam,

ve esenlik dualarımla,

MESROB II

Türkiye Ermenileri Patriği

Yorumlar kapatıldı.