İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sezer Cumhuriyete yakışıyor

Ayşe Günaysu

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Vakıflar Kanunu’nun, azınlık vakıflarının devlet tarafından el konulan mallarının iadesini ve taşınmaz mal edinmelerini sağlayan hükümlerini veto etti. Bu hükümlerin, vakıflara ‘amaçları doğrultusunda giderek etkinleşme olanağı’nı sağladığı, Lozan’a, ‘ulusal çıkarlara ve kamu menfaati’ne aykırı olduğu gerekçesiyle.

Azınlık Vakıfları’nın özelliği gayrımüslim toplumların sosyal, kültürel, eğitsel, dinsel varlıklarını sürdürmelerini sağlayan kurumlar olması. Kiliseler, okullar, mezarlıklar, yetimhanelerin ayakta kalmasını sağlayan, bu vakıflar. Azınlık vakıflarının taşınmazlarının önemi ise, vakıfların tek sürdürülebilir gelir kaynağı olması.

Sezer, Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya bağlı kamuoyunun gözünde bir rol modelidir. Cumhuriyet ideolojisinin cisimleşmiş hali olması dışında da, dürüst devlet adamlığı, kırmızı ışıkta durması, markette sıraya girmesinde dile gelen ‘halkçı’lığı ile de Cumhuriyetçi ruhun simgelerindendir.

Bütün bu özellikleriyle Ahmet Necdet Sezer’in kimliği, Türkiye’de en geniş anlamda geleneksel sol ruh halinin her zaman kendini – kapitalizmin temsilcisi politik figürlerin, Menderes’lerin, Demirel’lerin, Özal’ların anti-tezi olarak – daha yakın hissettiği devlet adamı prototipini temsil eder.

Ama aynı zamanda o Türkiye’nin devletçi, görevli, militan vatandaşlarının örnek devlet adamıdır. ‘Ulusal çıkar’ları her şeyin, her türlü demokrasi, insan hakları, birey hak ve özgürlüklerinin de üzerinde gören bir anlayışla yetiştirilmiş kuşakların ürünüdür. Bu Cumhuriyetçi kimlik, Türkiye’de en geniş anlamıyla solun değişen oranlarda benimsediği ya da kabullendiği, en azından emperyalizm kadar karşısına almadığı bir çizgidir.

Azınlıklara karşı hissiyat da bu Cumhuriyetçi çizginin temel taşlarındandır. Azınlık karşıtı haleti ruhiye geniş bir yelpazeye yayılır. Açık düşmanlıktan, uzak durmaya, yabancılamaya ya da hiç görmemeye kadar çeşitli tonlar barındırır bu yelpaze.

Bu gerçek ancak son dönemde, o da, kamuoyunu etkilemeyecek derecede marjinal ölçekte gündeme geliyor. Türk milliyetçiliğinin açıkça savaşa tutuştuğu Kürt hareketi dışında, Türk solunda SDP, kısmen ÖDP ve bazı radikal sol gruplar bu konulara duyarlılık gösteriyor ve gündemlerine alıyorlar. Ama kamuoyunu etkileme gücü onlardan çok daha yüksek sol kesimler, geniş kitlelerle milliyetçilikte buluşmuş durumdalar. Bir kısmı Kızılelma koalisyonlarında bayrak sallıyor, bir kısmı da enternasyonalistliğini ve milliyetsizliğini soykırımlara, büyük etnik temizliklere sahne olmuş kendi yaşadığı coğrafyada değil, ancak globalleşme karşıtı uluslararası hareketlerde ve Latin Amerika devrimciliğinde yaşıyorlar, bunu eleştirenleri de emperyalizmle işbirliği ile suçluyorlar.

Atatürk, Nutuk’un 2. cildinde, 1923 yılında Adana esnafıyla konuşmasında, esnafa hitaben şöyle dediğini aktarır: Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türktü, o halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. (…) Ermeniler vesairenin burada hiçbir hakkı yoktur. Bu bereketli yerler koyu ve öz Türk memleketidir.’ (Rıfat N. Bali, Bir Türkleştirme Serüveni, İletişim Yayınları, s. 234). Bu sözlerin ifade ettiği anlam Türk milletinin ruhuna sinmiş, hücrelerine işlemiştir.

Ahmet Necdet Sezer bir hukukçudur. Hukukçuluk kimliğinin en temel bileşenlerinden biridir. Ama, Vakıflar Yasası’nı Lozan Anlaşması’na aykırı bulurken, aynı anlaşmanın en başından bu yana nasıl açıkça çiğnenmekte olduğunu görmezden gelir. Azınlık vakıflarının, gayrimüslim yurttaşların doğumlarında vaftiz edildikleri, evlendikleri, kayıtlarının tutulduğu kiliseleri, okudukları ve çocuklarını okuttukları okulları, hastalıklarında tedavi edildikleri hastaneleri, yaşlılıklarında sığındıkları bakım evlerini, ölümlerinde gömüldükleri mezarlıkları, yani toplumsal var oluşlarını sağlayan kurumları yaşatmaktan başka işlevi olmayan vakıfların varlıklarını sürdürebilmesini, ‘amaçları doğrultusunda etkinlik kazanmak’ olarak nitelendiriyor ve bunu ‘ulusal çıkar’lara aykırı görüyor. Çünkü Sezer bu Cumhuriyete, bu Cumhuriyet Sezer’e yakışıyor.

http://www.gundemimiz.com/haber.asp?HaberId=25443

Yorumlar kapatıldı.