İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Papa, İncil’deki uçuruma atlayan domuz gibi döndü!

Necati Doğru

Papa Hazretleri, 3 günlük Türkiye gezisini tamamladı, bütün günahları yüklendi, “kazasız-belasız-gerilimsiz-çatışmasız” geri döndü.

İncil’deki domuz var ya…

Cümle günahları yüklenen…

Ve uçuruma atlayan domuz…

Papa işte İncil’deki bu domuz gibi Vatikan’a döndü.Yanlış anlaşılmasın. Burada ben domuzu; “kötü huylu, hain, inatçı, çok hırçın ve çok pis” anlamında kullanmıyorum. İnsan ölüp de öbür dünyada “amel defteri” ne bakıldığında ahirette cezalandırılacağı bildirilen ne kadar kötülük varsa hepsini yüklenen ve o günahlarla birlikte uçuruma atlayan İncil’deki “fedakâr, iyi huylu, çok uyumlu domuzu” anlatmak için kullanıyorum.

Papa çok uyumlu çıktı

Türkiye görmemiş, Ankara, İstanbul, İzmir gezmemiş Bizans imparatorlarından birine gönderme yapıp; “İslam dini şiddet, kelle kesme, kılıçla karın deşme ve Hristiyanları ölümle korkutarak Müslümanlığa döndürme inancıdır” diye özetleyen dönemlerin Papa’sı gitmiş, sanki “İsa’nın ve Allah’ın yeryüzündeki başka bir temsilcisi” gelmiş gibi konuştu, davrandı, dua etti, selam verdi, selam aldı.

Papa Türkiye’yi görünce…

Yüzde 100 değişti.

***

İslam’a din demiyordu.

Din olduğunu kabul etti.

Kılıçla korkutmayı…

Kafa kesmeyi…

Hiç ağzına almadı.

Müslümanlığın dünyaya ilk yayıldığı yıllarda: “ölümü gösterip, Müslüman yapma…” iddialarını da bıraktı. Efes’te Meryem Ana’yı ziyaretinde ayin sırasında İzmir Başpiskoposu Ruggero Franceschini; “Burada tek Allah’ın evlatları olarak toplandık” derken Papa da başıyla Başpiskopos’u onaylamaktan geri durmadı.

Hazreti İsa…

Meryem’in oğlu…

Ve Allah’ın oğlu…

Sadece 3 yıl peygamberlik yapmış, bu 3 yıl içinde “İncil” diye bir metinden ne söz etmiş, ne de “İncil” diye yazılı bir kitaptan bahsetmişti… Fakat İsa, “Ben Allah’ın oğluyum” dedikten 3 yıl sonra çarmıha gerilip gidince; bu tarihi izleyen 325 yıl içinde, havariler tarafından sayısı 100’ü geçen İncil yazılmış, sonra elene ayıklana incil sayısı 4’e indirilmiş ve birbiriyle “kanlı-bıçaklı-lanetli-manetli” üç ayrı Kilise doğmuştu.

İstanbul Fener!

Roma Vatikan!

Moskova!

***

1000 yıldır bölünmüşlerdi.

Birbirlerini lanetlemişlerdi.

Orta Çağ kapanıncaya kadar da 400 yıl boyunca “inanmış insanlara cennetin anahtarlarını satarak” parasal yüklerini epey tutmuşlardı. Ayasofya’yı turist gibi ziyaret eden ve Sultanahmet Camii’nde kıbleye dönüp imamla birlikte dua eden, Ankara’da ise bizim Cumhurbaşkanı’na “Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üye olmalıdır” diyen yeni Papa Hazretleri 16. Benedict, işte bu “derin nefretlerle üçe bölünmüş Hristiyanlığı” da yapıştıracak, yatıştıracak, barıştıracak adımları Türkiye’deyken attı.

İncil’deki fedakâr domuz gibiydi.

Cümle günahları yüklendi.

Uçurumdan atladı.

Dilerim faydası olur.

Çünkü, küresel medya devi Murdoch’un yönetimine geçen bizim TGRT dahil, dünyanın önde gelen TV’leri, gazeteleri; “Papa’ya Türkiye’deki bu yapıştırıcı tavrından ötürü” kin ve nefretle vurmaya başladı.

http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=&Newsid=&Categoryid=&wid=108

Yorumlar kapatıldı.