İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Demokrat ABD Türkiye’nin lehine

ABD’de demokratların zaferine bütün dünya sevindi, bir tek Türkiye endişelendi. Ermeni meselesine takılıp kalmak doğru değil. Bu meseleyi kriz haline getirmemek biraz da Türkiye’nin elinde. Demokrat bir Washington, Türkiye’nin önüne yepyeni fırsatlar sunacaktır

ÖMER TAŞPINAR 

WASHINGTON – Türkiye-ABD ilişkileri Demokratların seçim zaferinden nasıl etkilenecek? Bu soruya cevap vermek için iki temel konuya bakmak gerekiyor. Birincisi ABD’nin Irak ve Ortadoğu politikasında yaşanacak değişiklikler. İkincisi ise Demokratların Ermeni meselesine nasıl baktığı. Irak ve Ortadoğu konusu, Demokratların Ermeni meselesine nasıl baktığından çok daha önemli olmasına rağmen, Türkiye’nin genel eğilimi bu durumu yansıtmıyor. Bütün dünya Demokratlar kazandı diye sevinirken Türkiye’nin endişeleniyor olması bunun açık bir göstergesi.
Demokratların seçim zaferi Türk basınında sevinç yaratmak yerine ‘Eyvah Ermeni meselesi başımıza bela açaçak’ şeklinde değerlendiriliyor. Durum böyle olunca sanki daha şimdiden Türkiye’de bir ‘Bush nostaljisi’ başlamış gibi bir hava doğdu. Oysa daha düne kadar anti-Amerikanizm meselesi açıldığında hep bir ağızdan ‘Türkiye’de Amerikan karşıtlığı yok, Bush karşıtlığı var’ diyorduk. Bu söylemin pek de inandırıcı olmadığı şimdi ortaya çıkmış görünüyor.

Türkiye memnun olmalı
Kanımca, Türkiye dünyaya daha geniş bir pencereden bakmayı başarıp, Demokratların güçleniyor olmasından memnuniyet duymalı. Zira Demokratları sadece Ermeni meselesine bakarak değerlendirmek bütün küresel dinamikleri ıskalamak anlamına geliyor. Zaten Türkiye ABD’nin değişmekte olan Ortadoğu politikasının yaratacağı fırsatları iyi değerlendirirse Ermeni meselesi konusunda istemediği bir sürpriz de yaşamayacaktır. Peki Demokratlar Ortadoğu’da çözüm olarak ne öneriyorlar? Her şeyden önce, Demokratlar Bush yönetiminin Irak politikasının iflas ettiğine inanıyorlar. Bu görüşleri Amerikan kamuoyunun ezici çoğunluğu ve dünya kamuoyunun tümü tarafından (Türkiye de dahil olmak üzere) paylaşılıyor. Demokratlar temel olarak üç konuda kendi aralarında uzlaşma sağlamış durumdalar. Bunların birincisi, Irak’tan kademeli bir çıkış planını belirli bir takvime bağlamak. İkincisi, Irak’ta kalıcı bir çözüm için Irak’ın komşularıyla yapıcı bir diyalog kurmak. Üçüncü konu ise Ortadoğu barış sürecini yeniden canlandırarmak için İsrail-Filistin meselesini tekrar masaya yatırmak.
Bu üç konuda Demokratların izlemek istedikleri stratejiyle Bush yönetiminin bugüne kadar izlediği politika arasında son derece ciddi farklar var. Birinci konuyu ele alalım. Bush yönetimi bugüne kadar Irak’tan herhangi bir çekilme planı açıklamak konusunda hep isteksiz kaldı. Bu durum dünya genelinde sanki ABD, Irak’ta ilelebet kalacakmış gibi yanlış bir izlenim yarattı. ABD’nin Irak’tan hiç çıkmayacakmış gibi tavır sergilemesi, bir yandan ‘Bu savaş petrol için yapıldı’ tezini güçlendirdi, öte yandan da sanki Washington bütün Ortadoğu’yu egemenliği altına almak istiyormuş gibi bir izlenim doğurdu. İkinci konu, yani Irak’ın komşuları meselesinde de Bush yönetimi Demokratlardan çok farklı düşünüyor. Anlamsız şekilde ‘şer ekseni’ üyesi ilan edilen İran ve sürekli izole edilmek istenen Suriye ile Bush yönetimi ilişkilerini neredeyse sıfıra indirmiş durumda. Demokratlar ise Washington’ın hem Tahran hem de Şam’la masaya oturmasını istiyor. Üçüncü konu olan Ortadoğu Barış sürecinde ise Demokratlar ile Bush yönetimi arasındaki fark gece ve gündüz gibi. Son beş yıldır, Bush yönetimi Ortadoğu barış sürecini bütünüyle bir kenara attı ve bütün enerjisini Irak üzerine odakladı. Sonuç olarak hem Irak’ta hem de Ortadoğu barış sürecinde yaşanmakta olan fiyasko ortada.

Görüşler birbrine paralel
Peki Demokratların Bush yönetimine getirdikleri bu eleştiriler Türkiye’nin Ortadoğu’ya bakışıyla paralel değil mi? Bence paralel. Örnekler verelim. AK Parti hükümeti daha Irak savaşı başlamadan Irak’ın komşularını bir araya getirmek için uğraşmadı mı? Türkiye, son iki yıldır Suriye ve İran’la diyalog kurmanın yararlı olacağını Washington’a anlatma çabası içinde değil miydi? AK Parti hükümeti Ortadoğu barış sürecini yeniden canlandırmak için kendi çapında olumlu çabalar göstermedi mi? Bütün bu konularda Türkiye, Bush yönetiminden çok Demokratlarla uzlaşı içinde.
Tamam ama, ABD’yi halâ Bush yönetiyor diyeceksiniz. Doğru, fakat bir konuyu gözden kaçırmamak gerekiyor. Eşbaşkanlığını eski Dışişleri Bakanı James Baker’ın yaptığı Irak Çalışma Grubu raporu da yukarıda saydığımız konularda Demokratlarla muhtemelen aynı görüşleri savunacak. Ve Bush yönetimi, Demokratlarla hemfikir olmasa bile, Irak Çalışma Grubu raporunu ciddiye alacaktır. Bu rapor aralık ayında yayımlanacak ve büyük ihtimalle Tahran ve Şam ile ciddi bir diyalog kurması gerektiği yönünde görüş belirtecek.
Bütün bu gelişmeler nedeniyle, Demokratların güçlendiği bir Washington Türkiye’nin bölgesel önemini daha iyi anlayacak ve Ankara’nın bölgesel diyalog politikasına daha sıcak bakacaktır. Bu açılardan bakılacak olursa Türkiye için Demokratların kazanması kötü bir gelişme değil. Tam aksine Demokrat bir Washington, Türkiye’nin önüne yepyeni fırsatlar sunacaktır. Türkiye Ermeni meselesine odaklanıp kötümser bir hava içine girmek yerine, Irak’ın komşularını bir araya getirecek bir uluslararası konferans için zemin aramaya başlarsa ABD ile ilişkilerine son derece pozitif bir boyut getirecektir. Türkiye Demokratlara daha geniş bir pencereden bakıp, bölgesel rolünü güçlendirdikçe Demokratlar da Türkiye’ye çok daha
geniş bir çerçeveden bakacaktır. ABD ile her yıl yaşanan Ermeni meselesini kriz haline getirmemek biraz da bizim elimizde.
Dr. Ömer Taşpınar: Brookings Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=205039&tarih=20/11/2006

Yorumlar kapatıldı.