İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Artık çok farklı

Gündüz Aktan 

14 Kasım Salı günü TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda Dışişleri bütçesi görüşülürken Sn. Gül, Ermeni sorununun çözümü için hukuk yoluna gidebileceğimizi söyledi. Sn. Şükrü Elekdağ’ın konuşmasını takiben tahkimin de düşünülebileceğini belirtti. Böylece çok önemli bir dış politika konusunda partiler üstü bir mutabakat hasıl oldu. Ya da daha önce Sn. Başbakan’ın önerdiği ortak tarihçiler komisyonu vesilesiyle ortaya çıkan uzlaşı, bugün çok daha kritik bir adım dolayısıyla teyit edildi.
BM Yasası 33. maddesi uluslararası ihtilafların barışçı çözümünün yollarını belirtiyor. Türkiye, Ermeni sorununda tahkim ve yargıya da razı olarak, bu maddedeki tüm yöntemleri kabul etmiş oldu.
Ermeni tarafı ve onları destekleyen Batılı kişi ve kurumlar, barışçı çözüm yollarını önermiyorlar. Onların gözünde Ermeni olayları soykırım.
Türkiye bu gerçeği kabul etmeli, hafıza çalışması yapmalı ve tarihiyle yüzleşmeli.
Yargı süreci, sadece hafızamızı karşılıklı zorlamayı değil, tarihi didik didik etmek imkânı da verecek.
Ama hukuk yolu için tek neden bu değil. Türkiye’nin soykırım iddialarını ret etmesi bir ihtilafın var olduğunu gösteriyor. İhtilaflar ancak hukuk dahil barışçı yollardan çözümlenebilir. Öte yandan bu ihtilafın içeriği de hukukla ilgili. Bu nedenle de çözüm için hukuktan başka bir yol yok.
Soykırım bir suç kategorisi. Suçu hukuk tanımlar. 1948 tarihli BM soykırım sözleşmesinin 2. maddesi soykırım suçunu tarif ediyor. Soykırımın işlenip işlenmediğineyse aynı sözleşmenin 6. maddesine göre sadece yetkili mahkeme karar verebiliyor. Yani yasama ve yürütme erkleri bu konuda yetkili değil. Oysa Ermeniler soykırımı, ‘tarihçilere’ yazdırdıkları kitapların yanında, bu konuda 18 parlamentoya aldırdıkları kararlara ve bazı devlet adamlarının beyanlarına dayandırıyor.
Aslında Ermenistan’ın şikâyetçi taraf olarak hukuk yoluna kendiliğinden başvurması ve bizim 1948 sözleşmesinin geriye doğru, yani 1915-16 olaylarına uygulamasına izin vermemizi istemesi gerekirdi.
Oysa bu yoldan sürekli kaçtı. Bu konuda, bu kadar para saçan diyasporanın dünyanın en iyi hukukçularına danışmamış olması düşünülemez. Muhtemelen hukuk yolunun kendileri için hayırlı olmayacağına dair bir tavsiye almış olmalılar, ki hep propaganda alanında kalmayı yeğlediler.
Ama artık deniz bitti. Ya bizimle birlikte hukuk yoluna gelecekler ya da bütün inandırıcılıklarını kaybedecekler.
Tabii daha bir süre eski usul gidecekler. Ama her seferinde ‘Buyur mahkemeye’ karşılığını alacaklar. ‘Biz ICTJ’e gittik ya’ derlerse, kendilerine ‘Güney Afrika’da barışma sürecinde uzmanlaşmış bu STK’nın yargı mercii olmadığı; kimseyle görüşmeden ICTJ kâğıdını hazırlayan ‘parlak’ hukukçunun kimliğinin bile bilinmediği; hukuk tezleri buysa neden mahkemeden kaçtıklarının daha iyi anlaşıldığı’ cevabı verilecek.
Ve bir gün mahkemeye gelecekler. Ve pişman olacaklar. Asrın en boş iddiasının nasıl çöktüğünü görecekler. Hatta borçlu çıkmaları ihtimali daha da kuvvetli. Ermeni çeteleri 500 binden fazla Türk’ü öldürdüler. Bunları isimleri, adresleri, yaş ve cinsiyetleriyle biliyoruz.
Bir başka kanıt kaynağı da Rus arşivleri olacak.
Bu ihtimali sezdiklerinden, daha şimdiden Ermeni soykırımında Rusların Türklerle suç ortağı olduğunu iddia ederek, sindirme faaliyetine giriştiler.
Bu arada Patrikhanenin Kudüs’e taşıdığı arşivlerle Taşnak’ın Boston’daki arşivlerinin ve Ermenistan’ın resmi arşivlerinin de açılmasını da rica edeceğiz. Tabii tüm bu arşiv belgelerinin sahiciliğinin bir uluslararası uzmanlar komitesince doğrulanmasını da.
Aslında Ermenistan’ı yargıya götürmek şart değil. Hatta bu kendini mazlum hisseden halkı daha fazla rahatsız etmeden, soykırımı yasayla kabul eden Fransa’yı ya da, bu konuda Kongre’de karar çıkarsa, Amerika’yı davet edebiliriz.
Mahkeme her zaman riskli bir iştir. Sonucun ne olacağı önceden bilinemez. Bu nedenle Sn. Gül ve AKP hükümetinin siyasi sorumluluğu yüklenme cesaretini kutlamalı ve bu en büyük davada dosyamızı tüm gücümüzle hazırlamalıyız.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204867&tarih=18/11/2006

Yorumlar kapatıldı.