İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hangi Orhan Pamuk doğru? (1)

Arslan TEKİN 

Hâdise çok… Yazarlar yoruma yetişemiyor. Biz yine esası gözden kaçırmayalım. Aralık ayında Nobel Ödülleri sahiplerine törenle verilecek. Edebiyat ödülü “tevcih” edilen “bizimki” de orada olacak ve “tarihî” konuşmasını yapacak!
Orhan Pamuk’a Nobel verildikten sonra tabiatıyla Türkiye ayağa kalktı. Başka hiçbir ülkede görülmeyen tartışma başladı ve başka hiçbir ülkede görülmeyen sıfatlarla itham edildi Nobel verilen “yazarımız” .
Burada bir seri yazıyla beş yazarın Orhan Pamuk üzerine yazdıklarını ele alacağım: Taha Akyol, Hurşit Güneş, Etyen Mahçupyan, Engin Ardıç, Selim Hancıoğlu… Okuyucularım hoş göreceklerdir… Bir noktaya gelebilmek için beş yazardan alacağım bölümler biraz uzun olacak.

* * *

Taha Akyol analitik düşünmek istemiş ama ölçüyü fazlasıyla kaçırmış. Bunu kendisi de yazısına tekrar dönünce fark edecektir. Kültürün tarihî derinliğini yetişme seyri itibarıyla yakaladığını düşündüğümüz Taha Akyol Bey, sanırım, övgü kervanından ayrı düşmemek için, derûnundaki sesi dillendirmemiş, zevâhiri kurtarmak istemiştir. Onun tarzında yetişen hiç kimsenin ilmin sınırlarını zorlasa dahi Orhan Pamuk’u yüceltmesi ve edebiyatını “tam” kabul etmesi mümkün değildir.
Taha Akyol Bey şunları yazmış:
“… Orhan Pamuk’un aldığı ödül, onun da söylediği gibi, Türk edebiyatına verildi.
Çünkü Orhan Pamuk’un Nobel kazanmasında pazarlama yeteneğinin bir rolü olsa da, asıl faktör, romanlarında dünya insanına ’biz’den renkler, tatlar, hisler sunmasıdır.
İsveç Akademisi ödül gerekçesinde ne diyor?
’Ödül, kentinin (İstanbul’un) melankolik ruhunun izlerini sürerken, kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesini gösteren yeni simgeler bulan Orhan Pamuk’a verildi.’
İstanbul’un melankolik ruhu, kültürlerin çatışması ve örülmesi; bu ’biz’iz işte… Orhan Pamuk’un başarısı, bu muazzam davaya nüfuz etmesi ve bunu dünya insanlarına taşıyan ’yeni simgeler’yaratabilmesidir.
Pamuk’u sansasyonel siyasi çıkışlarından dolayı zaman zaman eleştirdim; ’İki Orhan Pamuk’olduğunu yazdım. Doğu-Batı sorunsalının yazarı büyük Orhan Pamuk’u hep övdüm.
Pazarlamacı, sansasyoncu Orhan Pamuk’u hep eleştirdim.
Nobel’i kazanan Orhan Pamuk, birincisidir. Hasan Cemal’e bu ödülü ’Mevlana, Nâzım, Yahya Kemal, Yaşar Kemal, Şeyh Galip, Oğuz Atay’lar çıkaran Türk edebiyatının aldığını söyleyen Pamuk’un derinliğini de görüyoruz bu sözlerinde.
Şeyh Galip’in ’Hüsn-ü Aşk’ını bilen, eline alsa okuyabilecek kaç kişimiz kaldı?!
Pamuk bu ödülle öyle bir yere yükseldi ki, artık ’öteki Orhan Pamuk’ona yüktür. Umarım politik olgunluğu tercih edecektir. Fransız Milli Meclisi’nin yasakçı kararını eleştirmesi çok iyi bir işaret. Vereceği Ermeni konferansında da sansasyonel ve kışkırtıcı manşetlik laflarla yaraları kaşımak yerine, ağırbaşlı, barıştırıcı, ’filozofça’konuşmasını umuyorum.” ( “Orhan Pamuk’u kutluyorum”, Milliyet, 16 Ekim 2006.)

* * *

Yerim olsaydı da yazının tamamını alabilseydim, siz de okudukça küçük dilinizi yutsaydınız! Orhan, gelmiş geçmiş en büyük Türk yazarıymış da haberimiz yokmuş…
“Soykırımcılar” , edebiyattan anlasalar da anlamasalar da “taraftarlıkları” itibarıyla Orhan Pamuk’u överler ama Taha Beye ne oluyor?! Meselenin öbür yüzünü hiç görmek istememiş… Ne intihalini, ne ifade kifayetsizliğini, ne dil bozukluğunu, ne “Türkiye’de Türk olmadan” yazmasını…
Yarın aynı gazetenin bir başka yazarının Taha Beyle zıt yazısını ele alacağız.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazidetay.asp?AuthorID=82&ArticleID=3175

Yorumlar kapatıldı.