İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Cemaat vakıfları

Resul Tosun 

Etrafında fırtınalar kopartılan Vakıflar kanunu tasarısı evvelki gün TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

82 maddelik kanunun kamuoyuna kimi çevreler tarafından cemaat vakıflarına imtiyaz verildiği, vatan topraklarının ve tarihi eserlerin cemaat vakıfları tarafından işgal edileceği korkusu salındı. Bu korku salınırken verilen en çarpıcı örnek de Geçici 7. madde idi. Geçici 7. madde Türkiye’deki gayri müslim cemaat vakıflarının halen tasarruflarında olan 160 parça gayrimenkulun tapu tescilini öngörmektedir. Bu madde sadece bir hukuki boşluğu dolduran ve tescil sorununu gideren bir maddedir. İddia edildiği gibi tarihi eserleri ve vatan topraklarını ele geçirme fırsatı veren bir madde değildir.

Şu anda gayri müslimlerin elinde bulunan ancak 18 tanesi nam-ı müstear ve nam-ı mevhum adına kayıtlı, 28 tanesi Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı, 114 tanesi de hazine adına kayıtlı toplam 160 adet taşınmaz aşağıdaki şartlar oluşursa cemaat vakıflarının isimlerine tapu tescili yapılacak.

7 numaralı geçici madde bu taşınmazın cemaat vakfına tescili için

1. Önce bu yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 18 ay içinde müracaat etmelerini şart koşuyor..

2. Sonra cemaat vakfının tescilini istediği gayri menkulun kendisine ait olduğunu ispat etmesi şartını getiriyor. 1936’da verilen beyannamede taşınmazın vakfa kayıtlı olması şartı getiriliyor.

3. Taşınmazı talep eden vakfın taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunduğunu ispat etmesi gerekiyor. Bütün bunlardan sonra

4. Vakıflar Meclisi’nin olumlu karar vermesi şart koşuluyor…

Bütün bu şartlar da toplam 160 adet taşınmaz için geçerlidir. Bu 160 adet taşınmazın toplam beyan değeri 79 milyon YTL, tahmini rayiç değeri ise 158,5 milyon YTL’dir.

Burada önemli olan değeri de değildir. Önemli olan hukukun üstünlüğüdür. Hukukun üstünlüğünün anlamı adaletli davranmaktır, adil olmaktır. Bu geçici madde ile önemli bir sorun çözülmüş ve malları hak sahiplerine tescil edilmiş olacak. Verilmiş olmayacak çünkü zaten bu taşınmazlar o vakıfların elinde ve tasarrufunda. Kendisine ait olduğunu ve tasarrufunda olduğunu ispat edemezse tescil de yapılmayacak yine Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetiminde olacaktır.

Mesela birileri Ayasofya’nın gayri müslim cemaat vakıflarına geçeceğini iddia ettiler. Bu defa bu kanunun şümulunde bulunan 160 adet taşınmaz içinde Ayasofya yoktur. İkincisi Ayasofya Fatih Sultan Mehmet adına kayıtlı bir vakıftır. 1936 beyannamesinde hiçbir vakıf göstermemiştir (zaten mümkün de değildi). Hiçbir gayri Müslim cemaat vakfının tasarrufunda değildir. Dolayısıyla böyle bir ihtimal kesinlikle varit değildir. Bu madde ile ilgili diğer iddialar da aynı mahiyettedir.

Maalesef sağın en ucundakiler dindarlık adına, solun en ucundakiler ulusalcılık adına bu madde ile vatanın ve vakıfların elden gideceği propagandası yaparak kamuoyunu yanıltmaya çalıştılar. Cemaat vakıflarına verilecek dedikleri taşınmazlar meselesinin özü budur. Vermek ya da iade etmek gibi bir şey söz konusu değildir. Zaten ellerinde bulunan taşınmazların yapılmayan tapu tescilinin önünü açmaktadır.

Kanunun diğer maddeleri hakkında farklı yorumlar yapılabilir. Herkesin düşüncesine saygı göstermek gerekir. Ancak Vakıflar Kanunu bir bütün olarak da 22. Dönem’in en önemli kanunlarından biri olmuştur.

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=11.11.2006&y=ResulTosun

Yorumlar kapatıldı.