İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırım bahane (…bizi istemiyorlar

Güngör Uras

Soykırım bahane… Bizi istemiyorlar. Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin dışında tutmaya çalışıyorlar.

Bu “yeni bir Haçlı Seferi” mi? Yoksa, Türklerin bu topraklara sahip olmasından doğan bir kıskançlık mı?

Dün Fransız Meclisi’nde yapılan konuşmaların hepsinde Türkiye’ye karşı kin nefret vardı. Bu ne büyük bir “hınç” ki, oylama sonunda, milletvekilleri ayağa kalkarak dakikalarca alkış tuttu…

Şimdi ne yapacağız?

Ege Cansen havaalanından şehre gelirken bir taksiye binmiş. Radyoda Fransız Meclisi’ndeki oylamayla ilgili olarak bir yetkilinin konuşması varmış. Yetkili, “…Bundan sonra Fransızlara gerçeği anlatmamız lazım… Bugüne kadar gereği şekilde anlatamadık…” diye konuşurken, taksi şoförü, “…Bilmiyorlar da mı anlatacağız. Sanki bu Fransızlar Cumhurbaşkanı’ndan milletvekiline cahil çocuklar. Onlar gerçeği bizden daha iyi biliyorlar… Kendi kendimizi aldatmayalım” diyerek radyonun sesini kısmış.

Toprağımız için savaştık

“Acaba suçlu muyuz?” diyerek kendi kendimizden şüphe etmeye gerek yok.

Osmanlı döneminde biz yıllarca Ermenilerle birlikte yaşadık. Ermeni paşalarımız, vezirlerimiz, sadrazamlarımız oldu… Sonra birden ne değişti?

Avrupalılar bizi bu topraklardan atmaya kalktı. Biz bu toprakları kaybetmemek için Avrupalılarla savaştık. Avrupalılar (başta Fransızlar olmak üzere) Ermenileri silahlandırdı. Ermeniler Türklere silah çekti… Bu bir ölüm kalım savaşıydı. Ya biz bu topraklarda kalacaktık. Ya onlar bu topraklara sahip olacaktı. (Bu toprakların bir bölümü Ermenilerin bir bölümü de Fransızların olacaktı.)

Ermeniler Türklerin kolu idi… Kol kangren olunca, içleri yana yana Türkler bu kolu feda etti. Bu acı sadece Ermenilerin acısı değil. Bizim de acımız.

Biz bu topraklarda yaşayacağız. Bunu için savaş gerekiyorsa savaşacağız. Bu toprakları bırakıp gitmeye, başkalarıyla paylaşmaya niyetimiz yok.

Yolumuza devam edeceğiz…

Dünyayı boykot edecek halimiz yok. İtalya, Almanya, Danimarka daha önce Türkiye karşıtı eylemler içinde olmadı mı? Şimdi sıra Fransızlarda

İşimize bakacağız…

Dünyayı düşman belleyerek, yel değirmenleriyle savaşa çıkmaya gerek yok. Mahcubiyete, aşağıdan almaya, intihara yeltenmeye gerek yok.

Biz bugüne kadar soğan-ekmek durumu idare ettik. Bundan sonra da ederiz.

Avrupalılar bizi istemiyor diyerek Avrupa Birliği ile ilişkileri biz kesmeyeceğiz. Avrupa Birliği’ne katılım takvimine (onları mutlu etmek için değil, tam tersine, mutsuz etmek için) uyacağız. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerdeki sosyal ve ekonomik yapıya uyumu sağlayacağız. Onlar istiyor diye değil, biz daha iyiye ulaşmak için bunları yapacağız…

Sokak gösterileriyle, siyah çelenk koyarak, bayrak yakarak, Fransız mallarını boykot ederek bir netice almak imkânsız.

Herhalde Türkiye’de ciddi yatırımı bulunan Fransızlar da bu gelişmeler karşısında üzgündür. Marketlerinin, bankalarının, sigorta şirketlerinin kapısından girecek Türklerin yüzlerine nasıl bakacaklar?.. Yoğurtlarını yiyen, sütlerini içen Türklere ne söyleyecekler?

http://www.milliyet.com.tr/2006/10/13/yazar/uras.html

Yorumlar kapatıldı.