İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Neden sadece bu `soykırım´?

Fransa’nın çıkarmaya uğraştığı soykırım yasası, ifade özgürlüğünün yanı sıra hukuka da el atıp eşitlik ilkesini ihlal ediyor

François TerrÈ

Hukukun suiistimal edilmesinden genel bir memnuniyetsizlik duyuluyor. 29 Temmuz 2001 tarihli ‘1915 Ermeni soykırımının tanınması’ Yasası’yla tatmin olmayan parlamentomuz şimdi yeni bir teklif üzerine görüş bildirdi: Soykırımını inkâr edenlere cezai yaptırım getiriyor.

Komünist bir milletvekilinin kışkırtmasıyla çıkarılan Gayssot yasasıyla
10 küsur yıl önce, meşum Yahudi soykırımı ‘inkârcılığın’ cezalandırılmasına giden yol açılmıştı. Özgürlükleri kısıtlayan bu yasaya karşı siyasilerden hiçbiri Anayasa Konseyi’ni oturuma çağırmaya cesaret edemedi. Susmakla bu yöndeki hareketi daha da teşvik ettiler : Sömürgeciliğin faziletleri ve zararları hakkında tartışmalar, köleliği insanlık suçu olarak anma görevi, Austerlitz zaferini kitaplardan çıkarma mecburiyeti…

Tarihçiler haklı olarak ‘anma yasaları’na karşı ayaklanıyor. Kanunun böyle hoşgörülemez bir şekilde suiistimaline karşı ayaklanmak hukukçuların da boynunun borcudur, zira hukukun saygınlığı Batı’da hâlâ büyük önem taşıyor.

34. maddeyi ihlal ediyor

Ama her şeyi de hukuktan beklememeliyiz. Hukuk imparatorluğuna kolay kolay girmeyen birçok alan da var: Kullanılan dil, görgü, adap, yaşam tarzı, gelecek umudu, geçmişin anıları… Hukukun da ayakta kalabilmek için başarılı olması gerekir. Bu gerçeği unutan parlamentomuz açıkça yetkisini aşıyor ve 1958 anayasasının 34. maddesinin kanuna ayırdığı alanın dışına çıkıyor. Yasaların okul müfredatı ve ders kitaplarına elinden geldiğince göz kulak olması ayrı, yasama ve yargının kanundan bahsedermiş gibi yapıp bizlere tarih dikte etmesi ayrı.

Ukrayna ve Kamboçya örnekleri

Şu anda gidilen yol, bizzat yasalarımızı çıkaran kişilerin bu gerçeği hiçbir şekilde bilmediklerini gösteriyor. Her şeyden önce ortada bir eşitlik sorunu var. Neden özellikle Ermenistan konusunda böyle bir yasa çıkarılıyor? Neden mesela Stalin’in Ukrayna soykırımı üzerine veya Pol Pot’un Kamboçya soykırımı üzerine değil?

Böylece, yasama organının düşünce, ifade, iletişim, eğitim, bilimsel araştırma ve daha birçok alandaki özgürlüklerle ilişkileri ihlal ediliyor. Kısacası düşünceyi suç ilan ederek sansüre, hem de seçici bir sansüre dönülüyor. Eğer senato teklifi kabul ederse, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak cesareti kaç parlamenterin ve hangi parlamenterlerin göstereceğini saymak epey eğlenceli olacak.

Ülkemizde parlamentoya sunulan yasa tekliflerinde cezai yaptırım, iktidardaki güçler tarafından aralıksız olarak bir silah gibi kullanılıyor. Öyle ki günümüzde Fransa’da yasalarca belirlenmiş 8-9 bin kadar suç var. Hal böyleyken diğer inkârlara karşı hâlâ daha yeni yasalar öngörülüyor.

Akdeniz’in karşı kıyısında Fransa’ya karşı bir ‘Cezayir soykırımı’ kampanyası yürütülmekteyken, başka ülkelere fazilet dersleri verme gücüne sahip olduğumuzu sanıyoruz. (13 Ekim 2006)

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=201591

Yorumlar kapatıldı.