İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransa’yı göbeğinden çatlatmak!

Necati Doğru

Orhan Pamuk’un; “Türkler 1915’te 1 milyon Ermeni’yi kesti… 1983’ten sonra da 30 bin Kürt’ü öldürdü… Kimse konuşmuyor bari ben söyleyeyim…” dedikten sonra Nobel ödülünü aldığı hemen unutuluyor.

Ezilmişlik psikolojisi.

Başarıya susamışlık.

Alkışa açlık.

Aklı başında, yazısı okunur, sözü dinlenir kişiler de “Orhanımız Nobel aldı…” diye sevinip kendilerinden geçiveriyor. Açık tribün futbol seyircisi gibi takım kupayı alınca amigolaşıyorlar. En randımanlı kağıda Orhan Pamuk oynadı. Çok zeki yazar. Hem yazı kalibresini yüksek tutabiliyor, hem yazdığı romanların kendisine “Nobel ödülü getirmesini” sağlamak için hangi kağıda oynayacağını iyi biliyor.

Ermeni kağıdı!

Yüksek primi!

Bu kağıt getiriyor.

Türkler Ermenileri kesti, soykırım yaptı. Ben romanları 43 dile çevrilmiş, Türkçe düşünen, Türkçe hisseden ve Türkçe yazan, İstanbul Nişantaşı’nda büyümüş bir Türk yazarı olarak bunu söylüyorum dediğin zaman “Nobel’e giden yolda en randımanlı kağıdı” bulmuşsun demektir.

***

Helal olsun Orhan’a!

Hak etti.

Hem iyi yazıyor.

Hem iyi kağıda oynuyor.

Büyük yazar Yaşar Kemal, sadece Kürt kağıdına oynadığı için Nobel’i alamadı. Orhan Pamuk gibi yapsaydı, Kürt kağıdıyla birlikte Ermeni kağıdına da oynasaydı, Nobel’i 15 yıl önce o alacaktı. O zaman Orhan Pamuk ile Elif Şafak da Nobel’i alan ikinci Türk olabilmek için “Türklerin Viyana’yı kuşatması insanlığa karşı yapılmış bir soykırımdır. Vahşi bir cinayettir. Bu gerçeği korkudan kimse söylemiyor, biz Elif ile Orhan söylüyoruz” kağıdına sarılmaları gerekecekti.

Yaşar Kemal Abi!

Akıl edemedi.

Ermeni kağıdına oynayacaktı.

Nobel’li millet olmamızı 15 yıl geciktirmiş oldu. Şimdi biz; “yanlış yere dikilmiş fasulye sırığı gibi” kalıverdik ortada. Bir yandan “soykırım yapmış bir milletiz, öbür yandan Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış yazar yetiştiren” bir millet.

Nasıl damaya çıkacağız?

Fransa’yı ve Avrupa Birliği’ni (AB) göbeğinden çatlatacak yüksek kalibrede bir entelektüel eylemi mutlaka bulup çıkartmalıyız.

***

Bize hukukçu gerekli.

Gerçek hukukçu.

Fransa Meclisi’nin; tarihçilerin ve araştırmacıların bile, “Türkler Ermeni soykırımı yapmadı… 92 yıl önce yaşanan bir trajedidir… Ermeni ırkının kökünü kazımak değildir… Bu trajediyi yaratanlar da Ermenileri Türklere karşı kışkırtan Avrupalılardır” diyerek düşüncesini özgürce açıklamasını bile hapis cezasıyla yasaklayan bu kararının hukuk önünde mahkûm edilmesi gerekir.

Fransa’yı göbeğinden.

Ancak hukuk çatlatır.

Türk hukukçuların girişimiyle Fransa Meclisi kararının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden dönmesi “göbek çatlatan bir sonuç” olacaktır. Bugün ve yarın dünyanın en yüksek sayıdaki hukukçusunun (27 bin) üye olduğu baronun seçimleri var. Bu baro; 1878’de kurulmuş İstanbul Barosu’dur. Baro yönetimini; “Fransayı göbeğinden çatlatacak hukukçular” kazanırsa en doğrusu bu olur.

Orhan’ın devirdiği çamı!

Ancak hukukçu düzeltebilir.

http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=14.10.2006&Newsid=90100&Categoryid=4&wid=108

Yorumlar kapatıldı.