İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Paris’le ipler kopuyor

Şamil TAYYAR

Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler kopma noktasında. Nedeni açık; ‘Ermeni soykırımını reddedenlerin cezalandırılmasını’ öngören yasa önerisi, Fransa Parlamentosu’nda Perşembe günü oylanıyor.

Oylamanın sonucu merakla bekleniyor ama Ankara’da hava biraz karamsar. Seçim sürecine giren Fransa’da oy kaygısının ön plana çıkmasından rahatsızlık duyuluyor. Dışişleri, ‘Fransa siyasetinde oy kaygısı her şeyin önüne geçiyor. Teslimiyetçi değiliz ama yapacak fazla bir şey yok’ sözleriyle endişesini dile getiriyor.

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger’in Star’a yaptığı, ‘Fransa şeftaliyi yerken düşünmeli’ sözleri de bu sıkıntının işaretleri.

Kuşkusuz, Perşembe günü oylamada herşey bitmeyecek. Yasanın yürürlüğe girmesi için daha ‘senato’ süreci var.

Ancak Hükümet, bu ilk adımı da çok tehlikeli buluyor. Öyle ki, üst düzey bir yetkili, Paris’in bu tutumunu ‘Aptallık’ olarak yorumluyor.

‘Fransa Türkiye’yi kaybeder’

Yasa çıkarsa, iptali mümkün mü? Açıkcası, Ankara, seçim sürecindeki siyasilerin bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitmesine pek ihtimal vermiyor.

O durumda tek beklenti, bir Fransız vatandaşının AİHM’e başvurması… Dışişleri, bu yasa, düşünce özgürlüğüne aykırı olduğu için AİHM’in iptal edeceğini düşünüyor.

Türkiye’nin en önemli kozlarından biri, bu yasanın Anayasa’nın eşitlik ilkesinin yanısıra düşünce özgürlüğüne aykırı olduğu tezi.

Nitekim, Gül, geçen Cuma günü Fransız meslektaşı Douste-Blazy’ye ‘Bu yasayı çıkarırsanız, ifade özgürlüğü açısından nasıl izah edeceksiniz?’ diye sordu.

Gül’ün altını çizdiği önemli bir mesaj daha vardı: ‘Türkiye hafife alınacak bir ülke değil. İlişkiler tamir edilemeyecek bir darbe alır. Fransa, Türkiye’yi kaybeder.’

Sert ama ölçülü

Gerçekten öyle mi? Ankara, kararlı. Hatırlayın, 1998’de Abdullah Öcalan’ın Roma’da bulunduğu dönemde İtalya, uygulanan çok yönlü abluka sonucu 60 bin kişi işsiz kalınca, tavır değiştirmişti.

Ama Türkiye, şimdi daha temkinli gitmek istiyor. İtalya’ya gösterilen tepkiyi ‘aşırı’ bulan Ankara, bu kez ‘sert ama ölçülü’ bir strateji izleyecek.

Mesela, oylamanın yapılacağı gün, ‘sert’ bir açıklama yapılacak ve Fransa’nın bu yaklaşımı ‘Hasmane tavır’ olarak değerlendirilecek.

Sonra?

Türkiye’nin en büyük kozu, ekonomik yaptırım.

Nasıl?

Önce şunun altını çizelim; Türkiye’de yatırımları bulunan Fransız şirketleri cezalandırılmayacak, malları boykot edilmeyecek. Çünkü, bunların Türk ortakları ve Türk çalışanları da var.

Yaptırım stratejisi, daha çok, Havacılık Sanayii ve Nükleer Enerji gibi uzun vadeli projeler üzerinde işleyecek. Ankara, açık şekilde, yasa çıkarsa 5 milyar dolarlık nükleer enerji santrali ihalesinin Fransız işadamları için ‘hayal’ olacağınının altını çiziyor.

Paris stratejisi

Dışişleri’nden bir yetkili, Ankara’nın Paris Stratejisi’ni şöyle özetliyor: ‘Bu tür durumlarda en çok ekonomi acıtır. Siyasi düzeyde de Fransa ile ilişkiler gözden geçirilecek. Eski hava artık geçmişte kalır. Fransa’yı eskisi gibi muhatap almayız, ilişkilerin seviyesi çok altlara düşer. Karşılıklı üst düzey ziyaretler artık gerçekleşmez.’

Büyükelçilerin karşılıklı olarak çekilmesi ise iletişim kanallarının açık tutulması için şimdilik düşünülmüyor.

Cezayir karıştırılmasın

Tartışılan bir diğer konu, misilleme olarak, ‘Cezayir soykırımını inkar edenlerin cezalandırılması’ kararı. Dışişleri, bu konudaki siyasi mülahazaları ve Meclis’te karar alınmasını doğru bulmuyor. Bir yetkilinin değerlendirmesi şöyle: ‘Çok da duygusal olmamak gerekir. Meclis, doğrudan Türk-Fransız ilişkileriyle ilgili karar almalı, üçüncü bir ülkeyi buna sokmamak gerekir. Fransızların ayıbı zaten ortada..’

Sivil toplum kuruluşlarından beklentiler ise yüksek. Ankara, ‘Sesinizi yükseltin, tepkilerinizi ortaya koyun’ diyor. Neler yapılabilir? Le Monde, Le Figaro gibi gazeteleri ilanlar verilebilir, Türkiye’nin tezleri Fransız muhataplara iyi anlatılabilir. Hatırlayın, 6 ay önce sözkonusu düzenleme ilk kez Fransız Meclis’inde gündeme geldiğinde bir grup Fransız aydını, ‘Parlamentolar tarih yapamaz’ şeklinde deklarasyon yayınlamıştı.

Ermeni vatandaşlarımızı üzmeyelim

Bu arada, Fransa’ya gösterilecek tepkilerin, Ermeni kökenli vatandaşlarımıza zarar verecek boyutlara ulaşması ise kesinlikle istenmiyor. Ankara, ‘Onları rencide edecek, üzecek davranışlardan kaçınmak gerekir’ diyor.

Fransa kaynaklı gazetelere yansıyan haberler de Ankara’da dikkat izleniyor. Fransa İçişleri Bakanı Nicholas Sarkozy’ın Başbakan Erdoğan’a yaptığı ‘Komisyona tarihçi olmayanlar da katılsın. TCK’daki 301. maddeyi kaldırın. Ermenistan sınırını açın’ şeklindeki önerileri de değerlendiriliyor.

Ancak Dışişleri, şöyle diyor: ‘Sınırın açılması konumuz değil. Ne şekilde olacağı Ermenistan’la ilişkilerimizle alakalı.’

Diğer iki konunun ucu ise açık. Ancak önce Fransa’nın tasarıyı geri çekerek ilk adımı atması gerekiyor.

Top Fransa’da….

http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=101545

Yorumlar kapatıldı.