İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Aydın, gerçeklerden gocunmaz!

Ruhat Mengi

Dün, Can Dündar’ın NTV’deki programında Elif Şafak’ın Washington Post’ta yayımlanan makalesiyle ilgili yaptığım konuşma hakkındaki yazısına cevap vermeye başlamıştık, devam edelim.

Can Dündar bu makaleyi programdan da sonra bulup okumuş ve şu sözlere takılmıştı:

“2002 yılında ABD’ye gelip Ermeni-Türk entelektüellerin ortak çalışma gruplarına katıldıktan sonradır ki ciddi olarak 1915’te Türklerin 1,5 Ermeni’yi öldürmüş ve yüzlerce, binlercesini evlerinden sürmüş olmasıyla yüzleşme ihtiyacı hissettim. Soykırım literatürüne, özellikle hayatta kalan mağdurların ifadelerine yoğunlaştım; Zoryan Enstitüsünün Ermeni arşivlerinde röportaj çekimlerini izledim, Ermeni büyükannelerle konuştum (…) Bana aile hatıralarını ve sırlarını verecek kadar nazik olan Ermeni arkadaşlardan hikâyeler topladım. Ve her adımda sadece bu korkunç zamanda yapılan vahşice uygulamaların değil aynı zamanda bunu takiben sistematik inkârın etkisinin çok daha kötü olduğunu farkettim.” Daha da doğrusu bu cümleleri benim birkaç yazımda “Şu işe bakın ki 2002 yılında ABD’ye gidene kadar hiçbir şey bilmiyor ama isimleri belli bazı Türklerle Ermeni diasporasının ortak çalışmalarına katılınca, bir de Türk düşmanı ve soykırımı kabul ettirmek amacıyla kurulmuş Zoryan Enstitüsüne gidince öğreniveriyor” dedikten sonra Elif Şafak duruşması sırasında yazdığım “Kolay şöhret” başlıklı yazıda bunu alaycı bir ifadeyle “ABD’ye gelince Zoryan Enstitüsü beni eğitti, soykırım olayını çözüverdim” şeklinde belirtmeme takılmış.

Nasıl oluyor da oluyor, ben bunu onun ağzından yazıyorum? Efendim söyleyeyim, öncelikle aslında bu yapılan o grubun ABD’de Türkiye aleyhine yaptıklarıyla, söyledikleri yalanlarla kıyas kabul etmez bir “paragrafın ana fikri” dir.

Yazar bir haberi yorumlar, yazısının başlığını veya haberin özetini yorumlarıyla birlikte verir. Kaldı ki haberciler bile örneğin haber başlıklarını, spotlarını çıkarırken bunu yorumla birlikte yaparlar. Gazete manşetleri bile böyle atılır.

Ve ayrıca ben bu anafikri Elif Şafak’ın neredeyse tüm makale ve röportajlarındaki ifadelerini iyice inceledikten, Zoryan’ın ve diasporanın ABD’ye giden Türk akademisyen/yazarlara nasıl yaklaştığını, onları etkileyip bu filmleri izleterek, soykırımı savunurlarsa demokrasiye nasıl hizmet edeceklerine inandırarak çalıştığını, başka arşivler yerine nasıl Zoryan’a yönlendirildiklerini farkettikten sonra çıkardım. Öyle “pat” diye tek bir makaleyi okuyarak değil.

Dün demiştim ki Elif Şafak’ın söz ettiği Türk entelektüellerin başında Taner Akçam, Fatma Müge Göçek, Hırant Dink gibi isimler geliyor. Yarın bundan söz edelim.

Yorumlar kapatıldı.