İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

301 mağdurları: Fransa düşünceye darbe vuruyor

Türkiye’de ‘düşünce suçundan’ yargılanan aydınlar Fransa’nın ‘Ermeni soykırımı’nı kabul etmeyenlere ceza öngören yasa tasarısına karşı çıkıyor. Hrant Dink, ‘Gelinen nokta ahmaklık’ diyor

DEMET BİLGE ERGÜN

İSTANBUL – Fransa’da ‘Ermeni soykırımı yoktur’ diyenlerin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısına Türkiye’de düşüncelerinden ötürü yargı önüne çıkan aydınlardan da tepki geldi. Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden yargılanan akademisyen, yayıncı ve yazarlar bu durumu ‘ifade özgürlüğüne darbe’ olarak nitelerken, Türkiye’de de bir süreden beri süren tartışmaları olumsuz etkileyeceğini belirtiyor.

Kimseye yarar getirmez

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink: Birkaç ay önce bu yasa Fransız gündemine geldiğinde bir deklarasyon yayımlamıştık. Yasaya karşı olduğumuzu, neden karşı olduğumuzu anlatmıştık. Böyle bir yasanın çıkmasına karşıyız. Gelinen noktada tam bir ahmaklık sergilendiğini söyleyebilirim. Ama bu ahmaklığın tek taraflı değil, çift taraflı olduğunu da belirtmek gerekiyor. Türkiye’de ifade özgürlüğünü kısıtlıyanlarla Fransa’da ifade özgürlüğünü bu şekilde kısıtlamaya çalışan zihniyetin aslında ne kadar ortak olduğu kendini belli ediyor. Bu da ahmaklık, çünkü çağın insan hakları evrensel değerlerinin ve hayatın gidişatının çok gerisinde kalan engellemeler bunlar. İfade özgürlüğü evrensel insan haklarının olmazsa olmaz birinci kuralı. Bunu engelleyenler akıllı bir iş yaptıklarını sanıyorlarsa bence yanılıyorlar.

İkincisi şu tespiti de yapmak lazım: ‘Ne oldu da Avrupa’da böyle yasalar şimdi gündeme gelmeye başladı’. Türkiye’nin sorumluluğu var mı diye bakmak lazım. Bence var. Geçen yıl 90. yılıydı, Ermenileri soykırımı anma toplantıları yaptı. Türkiye’yse değişik Avrupa kentlerinde sert söylem ve sivri noktalara kadar taşmış hareketlerde bulundu. Bir anıta yapılan saldırılar söz konusu oldu. Bunlar oradaki insanları daha fazla harekete geçirdi. Ancak böyle bir kanunun hiçbir kesime yarar getirmeyeceğini, çok net ortaya koymak lazım. Ermenilerin şunu görmesi lazım: ‘Kendi gelecekleri Ermenistan’ın geleceği’ demektir. Ermenistan Türkiye’nin komşusudur. Bir devlet güvenli gelecek kurmak istiyorsa, komşularıyla iyi geçinecektir. Bu tür yasalar Türklerle Ermenilerin diyaloğunu köstekler. Avrupalıların geçmişte yaşanılanlar açısından, iki halkın arasındaki ilişkinin tüketilmesi açısından büyük rolü oldu, sorumluluk sahibiler. Bedelini hiç ödemediler. Bugün bedelini bir tek şekilde ödeyebilirler, iki halkın ilişkilerinin normalleşmesine katkıda bulunarak. Bu tasarıysa katkıda bulunmak değil, engel olmaktır. Türk ve Ermeni halklarının kendi aralarında diyaloğa, tarihi kendi aralarında konuşmaya ihtiyaç vardır. Bu konuşmalara da herhangi bir yasak giremez.

Tarihi yazmak devletin işi değil

Yazar Elif Şafak: Ben Fransa’daki gelişmeleri son derece kaygı verici buluyorum. Birçok açıdan çok büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce ifade özgürlüğüne karşı bir yasa bu. Biz Türkiye’de ifade özgürlüğünü savunuyorsak, bunu evrensel bir değer olarak savunmalıyız. Her yerde, her ülkede aynı şekilde savunmalıyız. Ben inanıyorum ki, ne Türkiye’de ‘Soykırım vardır’ demek yasak olmalı, ne de Fransa’da ‘Soykırım yoktur’ demek yasak olmalı. Tarihi yazmak, denetlemek ve tek bir tarih yorumunu dayatmak doğru değil. Tarihi yazmak devletlerin işi değil, politikacıların işi değil. Bu kadar hassas bir konunun politikaya bu şekilde alet edilmesinden rahatsızlık duyuyorum. Türkiye’de bu konuda bir gelişme sağlanması için uğraş veren insanlara da çok büyük zarar verdiğini düşünüyorum. Hem Türkiye’de hem Fransa’daki demokrat ilerici insanları zor durumda bırakan çok kötü bir gelişme olarak düşünüyorum Fransa’da yaşananları.

Aydınlar olumsuz etkilenecek

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Fransa’da 2001 yılında Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin bir yasa kabul edildi. Bu yasadan sonra Fransızları çok eleştirdik. Onlar da bu yasanın insanları etkileyecek bir yasa olmadığını, Ermeni hatırasını yaşatmaya hizmet edecek bir yasa olduğunu söylüyordu. Sonucunu hafifletmeye çalışıyorlardı. Bu yasa tasarısıysa bir adım daha ileri gidiyor. Bu konunun konuşulmasını, tartışılmasını yasaklayan bir yasa. Burada iki konu var. Birincisi yeni bir düşünce suçunun oluşturulması. Düşünce özgürlüğüne yönelik bir müdahale. Biz Türklerden çok Fransız aydınlarını, araştırmacılarını etkileyen bir yasa. Fransızların kendi ifade ve düşünce özgürlüğü açısından sıkıntı yaratabilecek bir durum. Fransız kitaplarında bu durum tartışmalı olarak sunulmaktadır. İfade özgürlüğü açısından Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Türkiye’de son zamanlarda ‘soykırım vardır’ diyenler görüşlerini ortaya koyabiliyordu. Fransa’daki bu durum onları da olumsuz etkileyecek.

Birbirlerini besliyorlar

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran: Dikotomi denilen bir şey vardır siyaset biliminde. Dikotominin ‘bir tarafı olmazsa öteki tarafı da olmaz’. Mesela, gündüzü bilmiyorsan, geceyi anlayamazsın. Aynı dikotominiyi uluslararası uyguladığınızda şu ortaya çıkıyor: Yurtdışında ifade özgürlüğü düşmanları yani ‘Soykırımı inkâr edenleri cezalandıralım’ diyenler olmazsa Türkiye’de de ‘Soykırım diyenleri cezalandıralım’ diyenler mahvolur. Bunlar devamlı birbirini besler.

Türkleri uzak tutmanın aracı

Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Belge: Fransa’da çıkarılmak istedikleri yasa ‘holokost’ (Yahudi soykırımı) hikâyesinden başlıyor. Burada iki ilke çatışır hale geliyor ya da gelebiliyor. Bu ilkelerden biri ‘kıyım’ gibi bir olayda zulme uğramış olan insanların ayrıca duygularının da rencide edilmemesini sağlamak. Yani biri kalkıp ‘Bu yalandır’ deyip, zaten olmuş felakete yeni bir sinir bozukluğu eklemesin diye düşünülmüş. Ama ‘Şunu söylemek yasak, bunu söylemek yasak’ demek de henüz şu an soyut da olsa hoş değil. Holokostla başlayan hikâyeyi yayarak. Türkiye’nin Ermeni soykırımı yapmasına getirmek… ‘Ermeniler haksızlığa uğradı, onlara bunu tanıyalım’ anlayışının yanı sıra, ‘Biz zaten Türkleri istemiyoruz, Türkleri uzak tutmanın bir aracı olarak kullanalım’ diyenler de var. Bunların hepsi birbirine giriyor. Bir Fransız’ı Venedik’te bir Ermeni toplantısında gördüm. ‘Ermeni kıyımı oldu’ diye mücadele

eden bir adamdı. Böyle bakınca ‘kendini bir davaya adamış’ gibi düşünülebilir. Ama aynı zamanda gördümki adam Katolik bir Fransız. Müslüman Türklerin Avrupa’da olmasını istemeyen biri. O zaman farklı şeyler karışıyor.

Yasaklama yanlış

Aram Yayıncılık Sahibi Fatih Taş: Fransa’daki yasa tasarısını ifade özgürlüğü konusunda orada da engellemeler olduğunu gösteriyor. Ancak bu durum ‘Fransa’da var, bizde de olsun’ gibi bir düşünceyi haklı çıkarmaz. Böyle yasak getiren tasarı yanlış.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=201050

Yorumlar kapatıldı.