İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Torosların asiliğini taşıyanlar

İç Toroslar ya da Orta Toroslar olarak adlandırılan bölge; tarihi, etnik, dinsel ve kültürel yapısı bakımından birçok farklılığı bir arada bulundurması bakımından, batının ilgisini çekmiş ve birçok batılı araştırmacı bölgeye gelerek sosyolojik araştırmalarda bulunmuş. 16 yüzyılın sonlarına dek hüküm süren Dulkadiroğlu Beyliği’nin yerleşim alanına dek düşen Maraş ili merkezli bu bölge aynı zamanda Malatya, Adıyaman, Adana, Kayseri ve Sivas’ın da bir kısmını içeriyor. Diğer kültürlerin yanı sıra Kürt -Alevi kültürünün yoğun hissedildiği bölgede şu ana kadar fazla bilinmeyen, hatta kimi güçler tarafından bilinçli olarak araştırma alanları daraltılan bu bölgedeki Kürt – Aleviler kimlerdi, nasıl yaşarlar ve ne gibi kültürel unsurları yaşatırlardı? İşte bu soruların cevabı Mehmet Bayrak’ın ‘İç Toroslarda Alevi – Kürt Aşiretler’ isimli ansiklopedik eseriyle cevap buluyor. Merkezi olarak Sinemilli Kürt Alevi aşiretini araştıran eser, komşu aşiretleri de içermesi bakımından sorulmamış ya da merak edilen konuları irdeliyor.

Kürt Alevi aşiretler arasında en büyük nüfusu barındıran Sinemilliler önceleri göçebe bir hayat yaşarken zaman içinde yerleşik hayata geçmişler. Konar göçerlik sebebiyle birçok inanç ve kültürle karşılaşan Sinemillilerin kültürleri, zaman içerisinde gelişerek özgün bir durum almış. Sinemilli, bir diğer bir ismiyle Sineminliler hakkında edinilen bilgilerin büyük kısmı Osmanlı belgelerinden elde ediliyor. Kimi kaynaklarda Sinemilliler Milli aşiretinin bir üst kolu olarak sunulmakta, kimi kaynaklarda ise Sinemillileri Türk yapmak için yoğun bir çaba sarf edildiği gözlemlenmekte. Özellikle tüm hayatını Kürtlerin Türklüğünü ispatlamakla geçiren Doç. Dr. Mehmet Ersöz’ün bilimsel kaynaklardan çok mahalli görüşlere yer veren eserlerinde, özünde Kürt olan Sinemilliler karşımıza Türk olarak çıkarılıyor.

Gizli belgelerle aşiretler

Kitabın ilginç bölümlerinden birini oluşturan ‘Devletin gizli belgelerine göre Kürt Aşiretleri’ bölümünde, birçok İttihat ve Terakki Partisi üyesinin batılı isimlerle İç Toroslar bölgesine giderek aşiretleri rapor ettikleri bu aşiretler içerisinde tarikatlar raporlarının birçoğunu Kürt Alevi aşiretleri hakkında bilgilerin oluşturduğu gözlemleniyor. Yazar, raporlardan elde ettiği bilgileri, kitapta ayrı bir başlık altında okuyucuya sunmuş. Araştırmalarda yer alan, nüfus, dil, mezhep, reis adı, yerleşim yerleri ve düşünceleri yan başlıkları altında sıralanan aşiret raporlarında en ilgi çekici noktayı, ‘düşünceleri’ kısmı oluşturuyor. Raporlarda ‘düşüncelerin’ bazılarında ‘İsyana katılmamışlar, yurdumuza bağlıdırlar’ ibareleri yer alırken, bazılarında ‘askerlikten kaçarlar’, ‘sık sık sınır uyuşmazlıkları yaşarlar’ gibi notlar bulunuyor.

Batılı araştırmacılar

Kitabın bir diğer bölümünde batılı araştırmacıların İç Toros Kürt Alevileri hakkındaki görüşlerine yer veren yazar, Pouloula, Moltke, Ramsay, Hogart, Hugo, Grothe gibi araştırmacıların Kürt Aleviler, Kürt êzidiler, Nasturiler, yaşam biçimleri, giyim kuşam ve ilişkileri gibi izlenimlerine yer vererek okuyucuya İç Toros’lardaki yaşam hakkında zengin bir bilgi kapısı açıyor. 1915 sonrası yapılan gezilerden elde edilen bilgiler, Kürtçe’nin lehçeleri gibi konuları içermekle birlikte, Kürtlerin diğer halklarla olan ilişkilerini de ele alıyor. Adı geçen araştırmacıların bir çoğunun değindiği Kürt – Ermeni ilişkileri, şu sıralar gündemde olan bir konuya ışık tutuyor. Binbaşı Noel’in anlatımlarında birçok Kürdün Ermenilere aileler halinde sahip çıktığı bölge ve isim verilerek anlatılmakta. Yine Noel’in anlatımlarında ‘Piyon olarak Kullanılan Kürtler’ isimli bölümde, bazı Kürtlerin Ermeni katliamlarına katılması şu cümlelerle anlatmakta; ‘…düşünün ki gerek dünyevi gerekse ruhani gücü olan mevcut hükümet Ermenilerin öldürülmesini sadece yasal değil, aynı zamanda vacib olduğunu açıkça belirtmektedir… Araştırılırsa katliamlara katılan Kürtlerin çoğunun uzun süre İstanbul efendilerinin alışkanlıklarını almış olan şehirliler olduğunu görmekteyiz.’ Yine Noel, yaratılmak istenen katliamlara katılan Kürt tipine değinerek, ‘Kendilerini İttihatçı akıntısının gidişatına bırakmışlardı. Bu Kürt tipi değişime yönelik olarak Avrupalılar tarafından yaratılmış bir Kürt tipidir’ tahlilini yapıyor.

1915’de başlayan Ermeni katliamlarını, Kürtlere m�l etmek isteyenlere de cevap olabilecek kitap, Pierre Loti’nin Osmanlıya yaranmak için Fransa’da katliamları Kürtlerin yaptığına dair yayınladığı kitapçığa da değinerek, bugünün Pierre Loti’lerine atıfta bulunuyor. İSTANBUL

JİYAN AKBAY

Yorumlar kapatıldı.