İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kulisler yas tutuyor

ARİS NALCI

İstanbul Ermeni Toplumu’nda, birçok gencin uğradığı bir yerdir dernek tiyatroları. Ermeni okullarından mezun olan öğrencilerin lokali olması amacıyla kurulan dernekler bugün İstanbul Ermeni Top-lumu’nun sosyal yaşantısının da merkezleri olmuştur.

Ben de ilk olarak, Getronagan Derne-ği’ne adım attığım gün tanıştım tiyatroyla. Boğos Çalgıcıoğlu hocalığında çalıştığımız yıllarda ilk öğrendiğimiz şey, öncelikle tiyatro tarihimizdi.

Osmanlı’dan günümüze o kadar çok Ermeni oyuncu vardı ki tarihte, bunların ders olarak konservatuvarda okutulmasının yerinde bir davranış olacağını düşünmüştüm.

İşte Agop Ayvaz ile de bu vesileyle tanıştım. Sadece dernek tiyatrolarında değil, Türkiye tiyatro tarihine damgasını vuran bu düşün ve sanat adamı yaptığı işlerle, yazdığı yazılarla, kitapları ve en önemlisi de 50 yıl boyunca hiç aksatmadan yayınlamayı başardığı tiyatro dergisi ‘Kulis’ ile bir övünç kaynağı, oyunlarımızı göstereceğimiz ve bizi en sert şekilde eleştirmesini beklediğimiz ilk isim oldu hep bizim için. Bize göre doğru olan Ayvaz’dı ve biz de onur gibi olmak için çabalıyorduk.

Hagop Ayvaz yıllara inatla kalemini son dakikaya kadar elinden bırakmayan azmi ile 95 yıl yaşadı ve 29 Eylül 2006’da gözlerini yumdu.

KABRİNİ HAZIRLATTI

Hagop Ayvaz’ın 95 yaşında gelen vedası, sevenlerini yasa boğdu. Birinci Dünya Savaşı yıllarından günümüze uzanan asırlık ömrü boyunca toplumumuza, özellikle de Osmanlı Tiyatrosu’na büyük hizmetler sunan tiyatrocu yazarın cenaze töreni dün öğleden sonra, saat 15.00’te Feriköy Surp Vartanats Ermeni Ki-lisesi’nde gerçekleştirildikten sonra ölmeden önce kendi için hazırlattığı Şişli Ermeni Mezarlığı ‘ndaki kabrine defnedildi.

Evet yanlış okumadınız Ayvaz, değeri öldükten sonra bilinen insanlar arasında yer almak istemediğinden herhalde kendi mezarını yaptırmıştı. Bir büst ile süslenen mezarı Şişli Ermeni Mezarhğı’nda sanatçılar için ayrılan özel bir bölümde duruyor.

BİR ACI KAYIP DAHA: LUTZİKA DUDU

Ayvaz’la birlikte yitirdiğimiz bir başka isim daha var. O da Lutzika Dudu. Yıllar boyu toplumsal alanlarda eleştiriler yazdığı Türkçe ve Ermeniceyi hem Türkilerin hem de Ermenilerin anlayabileeği şekilde harmanlayan yazıları ile Lutzika Dudu kendi karakteri ve varlığı ile Ayvaz vefat edene kadar benim için ayrı bir kişilikti. Ancak şimdi ayvaz’ın yokluğunda ikisinin de aynı olduğunu anlıyoruz. Dur durak bilmeden en sert eleştirileri en ivri dillerle yazan Lutzika’nın kaybı da, yine Ermeni basını için büyük bir kayıp. Yayın hayatı boyunca çeşitli sıkıntılar çeken Kulis Dergisi ise Ayvaz’ın çocuğu oldu hep. Dergi maddi sıkıtılara girdiğinde Ayvaz tek başına sırdandı dergiyi dünyayı dolaştı dergisini okuyucusuna ulaştırmak için. Ancak öyle bir okuyucu kazandı ki 50 yıl dergiyi devam ettirmesini sağladı.

Tüm sanat camiasının başı sağ olsun…

95 YILA SIĞMAYAN BİR TARİH

1911’de İstanbul’un Yenikapı Langa semtinde doğan Hagop Ayvaz, ilk öğrenimini Topkapı Levon Vartuhyan Okulu’nda aldı. Daha sonra Taksim’deki Esayan Okulu’na devam eden Ayvaz, ortaokulu bitirdikten sonra iş hayatına atıldı. Hagop Ayvaz’ın sahne ile tanışması Narhkapı ‘Şark Tiyatrosu’ ile başladı. Daha sonra küçük rollerle Boğos Şavarş Karakaş’m gurubunda yer aldı.

Cumhuriyet döneminde 1946 yılına kadar İstanbul’da Ermenice dilde tiyatro sahnelenmesi yasak olduğundan, sahne dili Türkçeydi.

HER TARAFTA, BİR BAŞKA PERDE

O yıllarda oyunlar, yazın Büyükdere Hafız Ahmet bahçesinde, Talimhane, Altıntepe bahçesinde, Yenişehir, Kuşdili tiyatrosunda, Üsküdar, Beyleroğlu bahçesinde sahnele-nirdi. Kışın ise Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda, Şehzadebaşı Millet Tiyatrosu’nda ve Pangaltı İnci Tiyatrosu perdesini açardı.

1935’de Hagop Ayvaz askere gitti. 1937’de Arşaluys Balayan’la evlendi. Daha sonra ‘üçüncü sınıf diye adlandırdığı askerlik dönemi başladı. Son olarak 1941’de ’20. sınıf olarak askere alındı.

Ayvaz diğer taraftan, 1950’de Esayan derneğinde ‘küçük tiyatro gurubu’nu kurdu ve oyunlar sahnelemeye başladı.

1946’dan 1996’ya kadar tam elli sene özgürce, birçok zorluklara göğüs gererek, ‘Kulis’ dergisini yayınlamaya başladı.

Hagop Ayvaz, 1997 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından ‘Basına Hizmet’ madalyasıyla ödüllendirildi.

Emekliye ayrıldıktan sonra anılarını iki dilde çıkan ‘AGOS’ haftalık gazetesinde yazmaya başladı. Hagop Ayvaz, ‘Tiyatro Ödül-leri-2004’ de ise özel bir tören eşliğinde, ‘Teşekkür Plaketi’ ile ödüllendirilmişti.

TEB’den Ayvaz’a ‘özel başsağlığı’

Tiyatroyla on ikisinde tanışıp, on sekizinde oyuncu olarak işe başlayan, Türkiye Tiyatrosunun belki de son yaşayan tanıklarından 1911 doğumlu Agop Ayvaz’ın 29 Eylül günü ölümü üzerine bir açıklama yapan Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi Başkanı Üstün Akmen: “Agop Ayvaz Türkiye Tiyatrosu için unutulmayacak bir markaydı. Türkiye tiyatro tarihinin bu ulu çınarı Naşit Özcan, Baltazar ve Karakaş ile aynı sahneyi paylaşmış canlı bir tarih, son günlerine kadar seyirci koltuğunda sahne tozu yutmayı sürdüren mümtaz bir tiyatro tutkunuydu,” dedi. Agop Ayvaz’ın 1946 yılında iki arkadaşıyla birlikte “Kulis” adlı haftalık, Ermenice tiyatro dergisi çıkarmaya başladığına ve bu yayının eksilmeyen bir heyecanla tam 50 yıl sürdüğüne de değinen Akmen: “Esasında Agop Ayvaz’ın tiyatro sevdasını oyunculuk ve dergicilikle sınırlı tutmamak gerekli. Türkiye tiyatrosunu kuran, emek veren kişilerin mezarlarının bakımını da gönüllü olarak o üstlenmişti. Agop Ayvaz’ın eski tiyatrocuların mezarlarına ilgisi, zaman içinde Şişli Ermeni Mezarlığı’yla da sınırlı kalmadı. Haldun Taner’in, Neyyire Neyir’in ve diğerlerinin mezarlarını da ziyaret ederek, gerekirse bakım-larıyla bizzat uğraşırdı,” diyen Üstün Akmen, Agop Ayvaz’ı; “Işıklar içinde yatsın” sözleriyle yad etti ve Agop Ayvaz’ın ölümünün Türkiye Tiyatrosunun olduğu kadar Ermeni tiyatrosever vatandaşlarımızın da kaybı olduğunu sözlerine ekledi. Birgün

Yorumlar kapatıldı.