İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dora Sakayan´in Istanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesine Mektubu

Adim Dora Sakayan. Alman arastirmalari dalindan emekli olmus Kanadali bir Profesörüm (Kanada, Quebec, Montreal, McGill Üniversitesi) . Yunanistan’da, Anadolu’dan iltica etmis Ermeni ana-babadan dogmusum. Meslekten bir egitimci olarak uygulamali dilbilimci ve Alman filolojisi ve Ermeniloji dallarinda çok sayida bilimsel kitap ve makalenin yazariyim. Meslegimin siyasal meseleleri ele almayi veya tahlil etmeyi pek gerektirmedigi söylenebilir. Ancak dedem Dr. Garabed Haçeryan’in Izmir felaketi üzerine yazdigi günlügün elime geçtigi 1992 yilindan buyana her sey degisiverdi. Bu günlük entelektüel faaliyetimin doruk noktasi oldu. Dedemim günlügünde geçen olaylar dizisini anlayabilmek için tarih arastirmak zorunda kaldim. Daha da önemlisi dedemin yasami hakkinda daha fazlasini ögrenmem gerekti.

1995’de Kanada, Quebec, Montreal’de kendi yayinevimi (Arod) kurdum ve ilk is olarak Dr. Haçeryan’in Ermenice günlügünün orijinal versiyonunu yayinladim. Bunu, Kanada, Fransa, Avusturya, vb.de yayinlanan Ingilizce, Fransizca, Almanca, Ispanyolca, Yunanca ve Rusça çevirileri izledi. Demokratik ülkelerde basin özgürlügü, ifade özgürlügü mutlaktir. Kin ve nefret yayma disinda, herkes istedigini yazmakta, yayinlamakta ve okumakta özgürdür. Dedemin günlügü tarihsel bir belgedir. Bir hatirat degildir, gerçeklere dayanan bir günce, gün be gün kaleme alinan objektif bir taniklik, olaylarla neredeyse eszamanli yazilmis birinci elden bir beyandir. Haçeryan uydurma bir ad degildir. Dedemin biyografisi Türk arsivlerinde bulunabilir. Yasami gayet iyi belgelenmistir ve ben üç nüfus arastirmasinda hakkinda pek çok sey okudum. Bunlara göre kendisi taninmis Haçeryan ailesinin bir ferdi olarak 1876 yilinda Bahçecik’te dogmus. Büyük büyükbabasi Haci Haçer, yollar döseyerek, sulama kanallari kurarak, köy kuyulari açarak, evler ve kiliseler insa ederek, egitimi gelistirerek, bölgenin tarihçesini kaleme alarak Bahçecik’i mamur hale getirmesiyle bilinmektedir. Dr. Haçeryan 1901 yilinda Istanbul Tip Mektebinden mezun olduktan sonra Bursa’da belediye tabibi olarak 10 yil çalismis. 1914’de Bardizag’dan 1,500 gençle birlikte Türk ordusuna yazilmis ve orada 1. Dünya Savasi boyunca tibbiye zabiti olarak hizmet etmis. Istanbul, Çanakkale, Izmir ve Romanya’daki üstün askeri hizmeti karsiliginda yüksek askerî nisanlara layik görülmüs. 1918 yilinda esinin ailesinin esinin dogum yeri Akhisar’daki konagina yakin olabilmek için Izmir’e yerlesmis. 1915’deki askeri hizmeti boyunca -Hipokrat Yemini geregi- Türk Ordusundaki yaralilari tedavi ederken, memleketi Bahçecik harabeye çevriliyor, akraba ve dostlari öldürülüyorlardi. Dr. Haçeryan’in annesi ve erkek kardesi 1915’deki katliamdan kurtulmayi basardilar, fakat yedi yil sonra 1922’de Izmir yakinlarindaki Akhisar’da katledildiler. Haçeryan ailesinin Akhisar’da kalmayi seçen on üyesi 1922’de öldürüldü. Yalnizca Dr. Haçeryan ve bes çocugu mucize eseri kurtulabildiler.

Ordudan ayrildiktan sonra Dr. Haçeryan iyice tanindigi Izmir’e yerlesmis. 1915’deki trajik olaylara ragmen iyimser ve barissever biri olarak 1918’de hala Izmir’de kalmayi sürdürüyor ve 1922’de Türklerin “Geçmisin hatalari”ni tekrarlamayacaklari na ve uygar bir ulus olduklarini dünyaya göstereceklerine” inaniyor. Yalnizca kitabi dikkatle okumaniz, iyimserliginin nasil allak bullak oldugunu anlamaniz gerek.

Ben, Bay Zarakolu’nun kitabimi Türkiye’de yayinlamak üzere oldugunu ilk duydugumda, içim coskuyla doldu ve herkese duyurmaya basladim. Insanlar habere inanmakta güçlük çektiler ve ben onlari bugünün Türkiye’sinin farkli olduguna, modern Türkiye’nin demokrasiye yürüdügüne inandirmaya çalistim. “Garabet Haçeryan’in Izmir Güncesi: Bir Ermeni Doktorun Yasadiklari” adli kitabim 2005 Baharinda Istanbul’da yayinlandi; hemen ardindan büyük bir hayal kirikligi yasadim çünkü Türk Mahkemeleri yayinci Ragip Zarakolu’na kitabimi yayinlamaktan dava açmisti. Tarih tekerrür mü ediyordu? Türkiye hakkindaki iyimserligim ve dedemin inançlari yersiz miydi? Bunun gibi pek çok soru dolustu zihnime:

Bay Zarakolu neden Türklüge ve Türk askerine hakaretten cezalandirilmali? Günlügün yazari Bay Zarakolu degil, Türkiye’nin sadik bir vatandasi ve Türk ordusunun bir subayi olan Dr. Garabet Haçeryan’di.

Neden Bay Zarakolu Dr. Haçeryan’in günlügünü temel alan kitabimi Türk okuyucuya ulastirdigi için dava edilmeli? Türk okuyucuya neyi okumasi, neyi okumamasi gerektigini söylemek mi gerek? Türk okuyucular bir kitabin Türklüge veya Türk ordusuna hakaret içerip içermedigine kendileri karar veremezler mi?

Konusma ve ifade özgürlügüne getirilen kisitlamalar gibi, Türk demokrasisinin en elestirilen yönlerini gelistirmek amaciyla 2003 yilinda Türkiye’de yürürlüge sokulan demokratik reformlara ne oldu?

Ben bir tarihçi degilim, fakat sagduyu sahibi bir entelektüelim.

Ben bir avukat degilim, fakat insan haklarina inanan birisiyim.

Ve Türkiye’de adaletin tecelli edecegine ve Bay Ragip Zarakolu’nun beraat edecegine inaniyorum.

Lütfen Bay Zarakolu’nu beraat ettirin. O masum.

Saygilarimla,

Dr. Dora Sakayan

Yorumlar kapatıldı.