İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

PATRİK HAZRETLERİNİN YENİ ÇAĞ GAZETESİ İLE RÖPORTAJI

YÜKSEL MUTLU: Söz konusu 30-40 bin kişilik rakamın doğruluk derecesi nedir?

MESROB II: Bunu bizim bilmemiz mümkün değil. Daha önce Sayın Dışişleri Bakanımız Türkiye’de bulunan Ermenistan vatandaşı kişi sayısının 40 bin olduğunu basına aksettirmişti. Büyük bir olasılıkla bu bilgi hudut kapılarındaki bilgisayarlarda kayıtlı bulunmaktadır.

YÜKSEL MUTLU: Söz konusu bu kişiler nerelerde kalmaktadırlar?

MESROB II: Büyük çoğunluğunun İstanbul’da fakir kesimin yaşadığı kenar semtlerde kaldıkları tahmin edilmektedir. Trabzon ve Antalya gibi, Rusça konuşan çalışanlara ihtiyaç duyulan yerlerde de bulunmaktadırlar.

YÜKSEL MUTLU: Söz konusu bu kişiler geçimlerini nasıl sağlamaktadırlar? Kimler tarafından yardım görmektedirler?(Ermeni cemaati, kilise v.s.)

MESROB II: Ermeni Patrikliği’nin veya vakıflarının bütçeleri kendi fakirlerine bile yetmediği için bu tür yardımlara el vermez. Bu insanların hemen hepsi Hıristiyan, Müslüman ayırmadan evlerde ve kısmen de işyerlerinde hizmetli olarak çalışmakta ve bu yoldan geçimlerini sağlamaktadırlar.

YÜKSEL MUTLU: Yapılan teklifle çocukların eğitimine sadece Ermeni çocukları mı yoksa diğer ülkelerin çocukları da mı dahildir?

MESROB II: Biz herhangi bir teklifte bulunmadık, sadece düşüncelerimizi devlet büyüklerimize ilettik. T.C. vatandaşı Ermenilerin azınlık okullarına öğretmen yetiştirme ve benzeri sorunları vardır. Ancak T.C. vatandaşı olan Ermeni Hıristiyan çocuklarımızdan dileyen her çocuk Ermeni azınlık okullarına devam etmektedir. Biz sadece devletimiz tarafından da onaylanan “Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin “Her çocuğun eğitim hakkı vardır” hükmü gereğince halen Türkiye’de bulunan Ermenistanlı ve savaş bölgesi olan Iraklı ve Lübnanlı bazı Ermeni ailelerinin çocuklarının eğitim meselesini halletmek gerektiğini dile getirdik. Elbette Müslüman ülkelerden gelen çocukların eğitimi için de çözümler üretilmelidir.

YÜKSEL MUTLU: Anlaşıldığı kadarıyla Ermeni Cumhuriyeti vatandaşların Türkiye’de ‘kaçak’ olarak yaşadıkları ancak buna hoşgörülü davranıldığı belirtiliyor. Bu durumda Türkiye’de ‘kaçak’ olarak yaşayan diğer ülke ve mezhep mensubu olanların çocukları ne yapmalı?

MESROB II: Gerçekten de devletimizin kendisine sığınmış olan bu insanlara gösterdiği müsamaha takdire şayandır. Bu yaklaşımı gösteren yöneticiler için de dua ediyorum. Bu konulara siyaseten değil, insani ve manevi değerler açısından yaklaşmak gerekir diye düşünüyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi hangi ülkenin uyruğunda olurlarsa olsunlar, İran, Irak, Sudan, Etiyopya, Nijerya veya başka ülkelerin vatandaşları gibi, ülkemizdeki statüleri ne olursa olsun, tüm çocukların eğitim hakkı olduğunu, devlet büyüklerimizin bunu sağlayabileceklerini düşünüyorum. Örneğin “konuk öğrenci” statüsü yaratılarak, çalışma ve oturma izni olmasa bile, bu çocukların eğitimi sağlanabilir ve okudukları dersler okul müdürlüklerince belgelenebilir.

Yorumlar kapatıldı.