İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ve Lozan´a rahmet

Sadi Somuncuoğlu

Son 4 yıldır “AB uyum paketleri, reform” denilerek çürütülen Lozan’a, TBMM’nin olağanüstü toplantısında dayatılan son düzenlemelerle en öldürücü darbe indiriliyor. Türkiye’nin mihenk taşı olan üniter-milli yapısı yerinden oynatılıp, çok etnikli, çok kültürlü ve çok dinli federal yapı ile site devletçiklerine geçişin kapısı ardına kadar açılıyor.

Dışişleri Bakanı Gül 9. Paket, Haziran’da TBMM kapanmadan çıkarılmadığı için, “İlerleme Raporu yine sert olacak” diyerek, çok kızmıştı. İşte şimdi TBMM o paketi, hem de Dışişleri’nden gelen son dakika golüyle çıkarmak üzere olağanüstü mesai yapıyor. Şu ana kadar ele alınan yeni dayatmalardan Özel Öğretim Kurumları Kanunu üzerinde duralım.

Hükümetin TBMM’ye gönderdiği tasarı yeterince hem Lozan’a ters, hem de AB müktesebatı ve uluslararası hukuka aykırıydı. Zira, Yabancıların istedikleri yerde, istedikleri gibi okul açmasına, bunların okul dışı amaçlarla mülk-arazi edinebilmesine, daha da kötüsü istedikleri müfredatı uygulamasına ve bu okullarda yüzde 30 oranında yabancı öğrenci okutulabilmesine imkan veriliyordu. Yani CHP Lideri Baykal’ın da söylediği gibi, “Hoş geldin misyoner okulları” deniyordu.

GÜL HANGİ TAKIMDA?

Bunlar yetmiyormuş gibi kanunun görüşülmesi sırasında Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen talep üzerine azınlık okullarıyla ilgili maddede değişiklik yapıldı. Eski kanun ve yeni tasarıda “Rum, Ermeni ve Musevi” ifadeleri yer alıyordu ki, bu Türkiye’nin Lozan’da kabul ettiği “azınlık” çerçevesidir. İşte Dışişleri, bu ifadeyi “gayrımüslim” olarak değiştirtti. Beraberinde, sadece Lozan Antlaşmasında belirlenen azınlığa mensup T.C. uyrukluların değil, “bu azınlığa etnik veya dini köken itibarıyla mensup yabancı uyruklu çocukların da, bu okullarda okuyabilmesi” öngörüldü.

Bakın bu tek maddedeki değişiklikle Ruhban Okulu’nun açılmasına imkan verilmesinin yanında, Lozan’ın hangi temel taşı da yerinden oynatılıyor:
AB ve ABD’nin, uluslararası hukuku ayaklar altına alıp, Kürt kökenli ve Alevi vatandaşlarımızı azınlık yaptırdığı, bunlara ilave olarak Yezidi, Süryani, Bahai kim varsa, herkesi azınlık kabul etmemizi istediği biliniyor. Gül’ün değişikliğiyle öncelikle Lozan’da tanınan azınlıkların kapsamı genişletilip, bunların dışarıdaki unsurlarıyla da bütünleşmesine imkan verilmiş oluyor.
Böylece, AB’nin Türkiye’deki Hıristiyan nüfusu artırma hedefine, üniter-milli yapının çözülüp, Sevr’deki çok dilli, çok dinli, çok etnikli toplum yapısının inşasına kapı açılıyor.

GİZLİ RUHBAN OKULU

Gül operasyonunun Ruhban Okulu boyutuna gelince; yıllardır AB, ABD ve Patriğe söz verdikleri biliniyor. Son dakika operasyonunda, AB’den ziyade ABD’nin etkili olduğu, Erdoğan’ın da Bush’a gitmeden önce bu konuda bir adım atıldığını göstermek istediği anlaşılıyor.

AKP milletvekilleri şaşkın, ama Erdoğan ve Gül aylardır bunun sinyallerini veriyordu. Erdoğan Selanik’ten dönerken, “Nasıl ki Türk Cumhuriyetleri’ne kontenjan açıyoruz…YÖK buna benzer bir formül bulabilir” demiş, Dışişleri’nin Brüksel’e gönderdiği notta da, “Ruhban Okulu’nun açılmasının önündeki yasal güçlüklerin ortadan kaldırılmasına çalışıldığı” bildirilmişti.

Anlaşılan Erdoğan’ın formülü olmadı. İstanbul Üniversitesi’nde Teoloji Kürsüsü’ne de tüm azınlık cemaatleri kabul ettiği halde, Bartholomeos karşı çıkıyor. Zira derdi, din adamı yetiştirmek değil, İstanbul’un ortasında, Türk yasalarından muaf, imtiyazlı uluslararası bir keşiş okulu açmak.

Herhalde şimdilik Rum kesimi veya Yunanistan’dan getirilecek öğrencilerle “yabancı okul” adı altında gizlenmiş bir Ruhban Okulu planıyla, en önce de Bush’a, “Görüyorsunuz, ne mücadele veriyoruz” mesajı gönderiliyor.
Gül operasyonunun sonucu ne olur bilinmez, ama niyetler gösteriyor ki, bunlar milli takımda değil.

Yorumlar kapatıldı.