İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Elif, 301´in fiyakasını bozdu

M.Ali Birand

Bazılarımız, Türk Ceza Yasası’nın 301’inci maddesini, “Türklüğü ve Türk Devleti’ni koruyacak bir zırh” olarak görüyor. Bu sayede, Türklüğü ve Türk Devleti’ni eleştiren tüm yaklaşımları engelleyebileceklerini sanıyorlar. Hakaret etmek ile eleştiri arasındaki gri alandan yararlanarak, 301’i kullanıyorlar.

Ancak, başarılı olamıyorlar.

Önce Orhan Pamuk’a tosladılar. Dişlerini geçiremediler. Öylesine bir tepki ile karşılaştılar ki, işi ileri götüremediler.

Ardından Hırant Dink davası geldi. Orada, taktik bir başarı elde ettiler. Ancak, yine de istediklerini sonucu alamadılar.

Şimdi sırada Elif Şafak var.

Şafak, “Baba ve Piç” adlı bir roman yazdı. İçindeki hayali kahramanlardan biri, 1915 olaylarını “soykırım” olarak niteliyor.

“Bunda ne var” diyebilirsiniz. Hayali bir roman kahramanını söylediği sözün ciddiye alınamayacağını düşünebilirsiniz. Ancak kendilerini T.C. Devleti’ni korumakla görevli sayan kişiler, Eilf Şafak’ı şikayet ettiler. Savcımız, hemen mahkemeye koşturdu. Mahkeme heyetimiz de, bu olayı ciddiye alıp, davayı görmeye karar verdi.

Kendi başına, Aziz Nesin’lik bir olay.

Elif Şafak bugün, Türklüğe hakaret etmek suçuyla yargılanmaya başlanacak. Davacıların asıl hedefi, Türkiye’nin AB yürüyüşünü engellemek ve içine kapalı bir ülke yaratmak.

Ancak görecekseniz, başarılı olamayacaklar. Zira bu yaklaşımlarıyla, Türkiye’yi bugünün dünyasında ayakta tutmalarına imkan yok. Türk toplumu böylesine bir çelik yeleğe sokulamaz. Eğer zorlanırsa, bir süre sonra çarklar kendini göstermeye başlar.

Hükümet, seçimler öncesinde, MHP ve CHP’nin muhalefetinden korktuğu için 301’i değiştirmeye şimdilik yanaşmak istemeyebilir, ancak eninde sonunda bu değişikliği yapmak zorunda kalacaktır.

Elif Şafak aleyhine açılan davalar, 301’in fiyakasını giderek bozuyor.

* * *

5 MİLYON DOLARA DEĞDİ Mİ?

Bu soruya herkes farklı yanıt veriyor.

Bir bölümümüz, Formula 1 yarışında KKTC Cumhurbaşkanı M.Ali Talat’a kupa verdirilmesi sonrasında 5 milyon dolar cezaya çarptırılmamızı önemsemiyor. “Helal olsun KKTC’ye. Bütün dünya KKTC’nin varlığının farkına vardı. İnanılmaz bir siyasi propaganda imkanı elde ettik” diyor.

Bir diğer bölümümüz ise şöyle bir mantık ileri sürüyorlar: Boş yere, 5 milyon doları sokağa attık. Kendimizi, KKTC nedeniyle cezalandırılan bir ülke onumuna soktuk. Ayrıca, bu olay ile hiçbir siyasi propaganda da yapılmadı. KKTC’yi dünya zaten tanıyor. Bunun için 5 milyon dolar harcamaya ne gerek vardı ki? Oldu olacak, 5 milyon dolar ile Batı gazetelerine ilanlar verip Kıbrıs konusundaki haklılığımızı anlatabilsek çok daha yararlı olurdu”.

Bu iki görüşten hangisine katılıyorsunuz, bilemem. Ancak birbirimizi vatana ihanetle suçlamayı bırakalım ve gerçekçi davranalım.

Kıbrıs sorununda haklılığımızı anlatmak için M.Ali Talat’a, 5 milyon dolara kupa verdirtmeye gerek yoktu. Eğer 5 milyon dolara herhangi bir ülkenin KKTC’yi resmen tanımasını sağlasaydık o zaman işin rengi çok değişirdi. Yoksa 15 saniyede ekranlardan geçen Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Talat isimleri Türk’ün Türk’e reklamından başka bir şey değildir. Unutmamak gerekir ki, amacından şaşmış bir hareket hem boşa gider, hem de sahibini yaralar. KKTC’ye Formula olayı akıllarda “iyi niyetli ancak gereksiz bir jest” olarak kalacak.

* * *

PAPA ZİYARETİ, BİR TEST OLACAK…

Papa’nın Türkiye gezisi, son gelişmelerin ardından önemini arttırdı. Bir yandan, Papa’nın hiç gereği yokken Müslümanlar’ı sinirlendirmedeki mahareti (!) öte yandan da sanki başka kimse kalmamış gibi, tepki gösterme konusunda hem üslubu, hem de içeriği ile kendini ön plana atan Türkiye’nin tutumu, Papa ziyaretinin risk oranını arttırdı.

Son günlerde, fırtına durulmaya başladı. Ancak aldanmamak gerekir. Zira seçim sürecinde seçmenlere göz kırpmak isteyen bazı partiler, bu fırsatı kaçırmayacaklardır.

Göreceksiniz, Papa Türk topraklarına ayak bastığı andan itibaren bunlar kendilerini göstereceklerdir. Eğer ülkelerini seviyorlarsa, farklı davranırlar. Ancak, bugüne kadarki tutumlarına bakınca, Türkiye sevgisini göstermelik şekilde sahiplendikleri ortaya çıkıyor.

Papa ziyareti, Türkiye açısından tam anlamıyla bir test niteliğinde geçecek.

Uluslararası basın tarafından büyük bir dikkatle izlenecek ve daha da önemlisi, her olay farklı yorumlanacak.

Sürekli protesto edilen, yumurta-domates yağmuruna tutulan, sokaklarda kuklası yakılan bir Papa gezisi, uluslararası kamuoyuna “Müslüman Türkiye Papa’yı kovaladı” diye yansıyacak. Olaylar kontrolden çıktığı taktirde, “Türkiye, AB’ye alınmamalı” diyenlerin baskısı artacak. Örneğin, Avusturya çok memnun olacak. Katolik dünyası, Türkiye’ye karşı cephe oluşturacak.

Bütün bunları düşündükçe içim kararıyor.

Bakalım, gerçekten Türkiye’nin çıkarlarını düşünenler kimler olacak?

Yorumlar kapatıldı.