İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

PATRİK HAZRETLERİ SABAH GAZETESİ’NİN SORULARINI CEVAPLADI

Patrik II. Mesrob Hazretleri, Sabah Gazetesi Haber Merkezi’nden muhabir Pervin Kaplan’ın Papa XVI. Benedikt Hazretlerinin 12 Eylül 2006’da Regensburg Üniversitesi’ndeki tebliği hakkındaki sorularını, 14 Eylül 2006, Perşembe, yanıtladı. Internet aracıyla yapılan mülakatın çözümünü okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz:

KAPLAN: “Hristiyanlık ile akıl arasında sıkı bir bağ var” diyen Papa, İslam’da ise Allah kavramının çok soyut olduğunu ve bu nedenle böyle bir bağın olmadığını söyledi. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

MESROB II: Dinler ve Kültürler arası barış zemini arayan bir konferansa katılmak üzere yurtdışında bulunuyorum. Dolayısıyla, Papa Hazretlerinin dediklerini ulusal basından izleme olanağım olmadı. Papa Hazretlerinin dediklerinin yanlış yorumlanıyor olması da tabii ki mümkün. Sorunuza gelince; Hiçbir tektanrılı vahiy dininin Allah’a inanç bazında diğerinden farkı yoktur. Mevcut farklar hangi ülke, dini mezhep ve kültür sözkonusuysa onun özelliklerinden doğan farklardır. Yuhanna’nın İncili mantık anlamına gelen “logos” kelimesiyle başlasa da, Hristiyanlıkla akıl arasındaki bağ aslında Batı Kilisesi’nde 1225 yılında doğan Aquinalı Thomas’la, Ermeni Kilisesi’nde ise 1346 yılında doğan Datevli Aziz Gregor’la başlayan sorgulama sürecinden sonra oluşmuştur. Batı’daki 17. yüzyıldan itibaren başlayan aydınlanma sürecinden sonraysa bu eğilimin pekiştiğini kabul etmek gerekir. Allah ruh’tur ve tanımı gereği zaten soyuttur.

KAPLAN: Papa Bizans İmparatoru Paleologos’un bir İslam alimine söylediği “Bana Muhammed’in getirdiği yenilikleri göster… Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın. Tıpkı vaaz ettiği dinin kılıç gücüyle yayılması emrini verdiği gibi… Dine davet için, şiddet ve tehdit yerine, iyi konuşma kapasitesi ve doğru akıl yürütme gerekir” sözlerini dile getirdi. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

MESROB II: Ne yazık ki, tüm dinlerin çeşitli devlet, fikir ve kişilerin araçları olarak kullanılmak istendikleri tarihsel bir gerçektir. Papa Hazretlerinin buna atıf yaptığını sanıyorum. Tabii, tarihte Katolik Kilisesi’nin başlattığı Haçlı Seferleri gibi çok sayıdaki örnekleri de unutmamak gerekir. Radikal gruplar her zaman istisna teşkil etmişlerdir.

KAPLAN: Tüm bu konuşmaların, “Papa’nın İslam’ı yorumlamak için meşruiyeti yok. Müslüman aleminin bir kısmının daha radikalleşmesine yol açabilir” görüşü konusunda ne düşünüyorsunuz?

MESROB II: Her birey, her konuda fikrini beyan edebilmelidir. Ancak bir dini en iyi şekilde, onu uygulayan inananlar yorumlayabilir diye düşünüyorum. Papa Hazretleri, Katolik inancına göre ancak Hristiyanlığın Katolik mezhebi konusunda yanılmazdır. Papa Hazretlerinin şimdiki makamına seçilmeden bir üniversite profesörü olduğu unutulmamalıdır. Öyle görünüyor ki, Papa Hazretleri hala bir profesör gibi entelektüel egzersiz yapmayı seviyor. Ama o artık bir papa, ve her dediği toplumlararası ilişkileri etkileyecek nitelikte.

KAPLAN: Vatikan uzmanlarının, “Papa, İslam ve Hristiyan dinlerinde Allah’ın aynı olmadığına dikkat çekiyor. Dolayısıyla İslam ve Yahudi dini mensupları ile ortak dua etmenin anlamsız olduğunu söylüyor” yorumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

MESROB II: Vatikan uzmanlarının bu görüşünü Papa Hazretlerinin görüşünü doğru yansıttığını sanmıyorum; sübjektiftir. Allah’ın bir ve tek olduğuna inanıyorum. İslam, kendisinden önceki tüm peygamberleri tanıdığını beyan etmektedir. Tüm bu peygamberler bir ve tek olan aynı Yüce Allah’ın mesajcıları olmuşlardır. Bu esas, Museviler’in, Hristiyanlar’ın ve Müslümanlar’ın aynı, bir ve tek olan Allah’a dua ettiklerini göstermektedir.

Yorumlar kapatıldı.