İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk askeri hedef tahtası yapılmasın

Lübnan sınırında üç yıl içinde 127 BM askeri öldürüldü. Lübnan uyruklu Ermeniler Türk askerine karşı çıkacaklarını peşin peşin söyledi. Türk askeri şartlar netleşmeden giderse hedef tahtası olur

OYA AKGÖNENÇ

Bazı olaylarda karar vermek cidden zordur. Bazen için ister, ama, aklın “aman dur” der. Dıştan bakıldığında olay son derece parlak ve prestijli bir olay gibi görünür. Dıştan büyük teşvik de gelebilir. Hatta, sırtını bile sıvazlar, “aslansın, büyüksün, cesursun, tarih boyu böyleydin” falan da derler. Bir an gelir, tüm tarihi, milli, dini ve kahramanlık duyguları coşar ve yalnış karar verilir. Türkiye tam bu noktada. Dikkat!

Lübnan bir ay süren hava saldırıları ve sürekli bombardımanlar sonucunda inanılmaz bir yıkım içinde. Adeta Büyük Marmara Depremi şimdi de Lübnan’ı vurmuş gibi. Tahmin edilen zararın altı milyar dolardan fazla olduğu söyleniyor. Ortadoğu halkı bu yıkım ve kıyamın altından kalkabilecek mi ve bunu unutabilecek mi? Bunu zaman gösterecek.

Şimdi, Birleşmiş Milletler’den Lübnan’a ‘Barış Gücü’ göndermesi isteniyor. Barış ve istikrarın tesis ve devamı için 30 bin askere ihtiyaç varmış. Bunun 15 binini Lübnan, diğer 15 binini ise değişik ülkelerin sağlaması düşünülüyormuş. Ama, tam olarak görev ve yetkilerinin ne olacağı belli değilmiş. Bir ara, Fransa’nın bu güce başkanlık edeceği konuşuluyordu. Zaten, şu anda Lübnan’daki BM gücüne Fransa komuta etmektedir. Ama geçen hafta Fransa’da yapılan bir ankete göre, Fransız halkı BM gücünün Lübnan’a gitmesine taraftar olsa bile, ancak yüzde 48’den azı Fransız askerinin Lübnan’a gönderilmesine taraftarmış. Medya kanallarına yansıyan haberlere göre Fransa 2000 askerle katkıda bulunacağını ifade etmiş.

Almanya ise vurucu asker gücü göndermeyeceğini açıklamış.

Mevcut Türk hükümeti yetkilileri birçok defa asker göndermeye sıcak baktıklarını ifade ettiler. Yabancı basında da bu mealde haberler çıkmakta ve teşvik edici sözler söylenmektedir. Özellikle Amerikan basını, Soros’un daha birkaç ay önce dediği gibi “Türkiye’nin en büyük ihraç maddesi ordusudur” düşüncesinden hareket ediyor gibi davranmaktadır. Yani, “Aslansın, büyüksün, cesursun, tarih boyu da böyleydin” teranesi başladı bile.

Ama ortada büyük sakıncalar var ve bunlardan pek söz edilmiyor:

Türk askeri Lübnan’a bu şartlar altında ‘Savaş Gücü’ olarak gönderilirse, kesinlikle hedef tahtası haline gelecektir.

Hemen hatırlamakta fayda vardır, Lübnan savaşı başında İsrail askerleri silahsız, dört BM gözlemcisini Lübnan sınırında öldürmüşlerdir ve BM buna karşı bir şey yapamamış hatta olayı resmen kınayamamıştır. Esasen, yine BM’nin kendi kayıtlarına göre bu sınır hattında, 127 BM askeri geçtiğimiz üç yıl içinde vurularak öldürülmüştür.

Lübnan uyruklu Ermeniler ve diyaspora Ermenileri Türk askerine karşı her türlü harekette bulunacaklarını açıkça belirtmektedirler. Daha şimdiden, Hem Lübnan’da ve hem de ABD’de menfi propagandaya başlamış bulunmaktadırlar.

Sırf Türklerin öfkelerini kamçılamak, Birinci Dünya Savaşı’nı hatırlatmak ve Türklerle Araplar arasında oluşmuş bulunan olumlu duyguları yok edip, kızgınlığa çevirmek için birçok grup, kasıtlı olarak Türk askerine saldırı düzenleyecektir. Bütün bunlar Türkiye’yi Ortadoğu’da yalnız bırakma stratejisinin bir parçasıdır.

Kuzey Irak idaresinin veya ona bağlı grupların neler yapacağı da pek bilinemez. İşin kötüsü, kimse de kontrol edemez.

Son iki haftadır ‘ileri-geri konuşmakta, meydan okumakta’ ve Türk askerini oralarda görmek istemediklerini de açıkça ifade etmektedirler. Bu fırsatı kaçırmayacaklardır. Ajanlara yansıyan bir haber, durumu net bir şekilde gözler önüne sermektedir. 17-8-2006 tarihli N. Canikli’nin aktardığı habere göre “PKK terörü sonucu Türkiye’de şehit düşenlerin sayısı 15’e ulaşınca Ermenistan sınırındaki bir köyde ‘kutlama şöleni’ düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu şölene PKK yetkili ve mensupları da çağrılmış ve kutlamaya katılmışlardır”

Türk askeri gücünün, kimin komutasında olacağı ve ne gibi görevleri olacağı da belli değildir. Hiçbir şey netleşmemiştir.

BM gücü Lübnan topraklarında konuşlandırılacaktır. Yani kimin gelmesi gerekir konusunda Lübnanlıların düşünceleri çok önemlidir. Dört gün önce, Lübnan’daki Beyrut Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, Türkiye Başbakanı’na açık mektup yollamıştır. “Dostumuz Türkiye, sakın asker yollama” diye başlayan bu açık mektupta bütün bu tehlikeler açıkça sıralanmıştır.

Türkiye içinde birçok siyasi parti, sayısız sivil toplum örgütü, sendika ve kuruluş Lübnan’a asker göndermeye karşıdır. Türk aydınlarından bir grup, açık bir deklarasyon imzalayarak bu olaya karşı olduklarını kamuoyuna duyurmuşlardır. Resmi makamlar arasında da bu olaya karşı olanlar mevcuttur. Böylesine önemli bir kararda beklemek, temkinli olmak, ince detayları dikkatli incelemek ve ancak ondan sonra Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda karar vermek gerekmektedir.

Doç. Dr. Oya Akgönenç: Eski milletvekili

Yorumlar kapatıldı.