Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan, oğlunun psikolojisinin bozulmasına, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan türbanlı domuz karikatürünün neden olduğunu öne sürdü
Gökçer Tahincioğlu
Oğlu Alparslan Arslan’ın ilk kez hâkim karşısına çıktığı önceki günkü duruşma sırasında gazetecilere açıklamalarda bulunan İdris Arslan, “laiklik adı altında birçok Ermeni ve Rumun ülke değerlerine düşmanlık yaptığını” öne sürmüştü. Sözleri nedeniyle tepki toplayan Arslan, Milliyet’in sorularını yanıtladı:
Açıklamalarınız öncekilerden farklıydı. Tavrınız neden değişti?
Sadece “Milletin değerlerine saygılı olun. Domuza başörtüsü giydirmeyin demek” istiyorum. İlk günler olayın nedenlerini bilmiyordum. Medyaya, “Değerlere dikkat etmezseniz, gençlerin hayatına mal olur” demek istedim. Saldırıları tasvip etmiyorum. Tahrik olursa taciz de olur. Keşke tahrik olmasaydı, bunları yapmasaydı, yüreğim parçalanıyor. Parçaları bir araya getirdiğimde, domuza başörtüsü giydirilmesinden dolayı çok rahatsız olmuş, psikolojisi bozulmuş, eylemi tetiklemiş. Ben hukukçulardan karikatür nedeniyle dava açmasını bekliyordum, ama olmadı. Boşluk doğduğu için sonuç bu duruma geldi, bakın.
‘Benim oğlum genç’
Hukuki boşluk doğarsa bu tip eylemler mi olur?
Her şeyin hukuk yoluyla çözülmesi gerekir. Ama benim oğlum genç. Ben bir eğitimci olarak oğluma bazı milli ve manevi duygular vermeye çalıştım. Bayrağa saldırı yapıldığında gösterilmesi gereken tepkinin, bu millete ait değerlere saldırıldığında da gösterilmesi gerekir. Tabii ki hukuk çerçevesinde.
Rum veya Ermeni olmak suçmuş gibi açıklamalarınız da var?
Bu ülkede yaşayıp da bu ülkenin değerlerine düşman olmak suçtur. Korkulması gereken pirincin içindeki siyah taşlar değil, beyaz taşlardır.
Ermeni veya Rumların değerleri aşağıladığını nereden çıkardınız?
Aşağılayan, öyle değilse de ondan farklı olmayan biridir. Yoksa Ermeni veya Ruma saygı duyuyorum.
30 yıllık eğitimci kimliğinizle bu açıklamalarınız örtüşüyor mu?
Evet, eğer doğru yazdıysanız.
Duruşmada eşinizin söylediği gibi oğlunuzla gurur mu duyuyorsunuz?
Anne yüreği. Psikolojisini düzeltmek için, “Korkma, hepimiz buradayız” anlamında söyledi. Her anne baba oğluyla gurur duyar. Oğlum çok başarılıydı. Cumhuriyet gazetesi sebep oldu.
‘Sizi anlayamıyorum’
Bir karikatürle mi bozuldu?
Bozulmaz mı Allah aşkına? Domuza başörtüsü giydirmek ne demek? Sizi anlayamıyorum. Aramızdaki fark bakış açılarımız. Kendi değerlerine yabancılaşma. Ben millete ters gelecek şeyler yapmam. Oğlum da böyledir.
Ters gelecek bir şey yapmadı mı?
Bir anda rayından çıkmıştır. Bana “Evlenmek istiyorum” dedi. Benimle bunu konuşmaya utanan biri gözlerimin içine baka baka söylüyor bunu cezaevinde. Normal bir zekânın ürünü değil.
Ama tepkileri normalmiş gibi konuşuyorsunuz?
Son görüşmemde bile bu işlerin hukuk yoluyla olacağını anlattım. Karanlığa kızmak yerine, mum yakmakla olacağını. Ama tahrik olmamalı. İstiklal Marşı’na hakaret olursa, böyle yine çıkar.
Tahrik unsuru varsa gerekeni yapacağım…
İdris Arslan’ın tehdit içeren açıklamaları nedeniyle müfettişleri harekete geçiren Milli Eğitim Bakanı, “Bu adamın sözlerini önce tespit edeceğiz. Bir suç ya da tahrik unsuru varsa gerekeni yapacağım” dedi
SERPİL ÇEVİKCAN Ankara
Danıştay 2. Daire ile Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılar nedeniyle yargılanan avukat Alparslan Asrlan’ın babası ve ilköğretim müfettişi İdris Arslan’ın tehdit içeren açıklamalarıyla ilgili müfettişleri harekete geçiren Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “Kişi hem polis, hem yargılayan, hem de infaz eden olursa memleket diye bir şey kalmaz” dedi.
“Milletin değerlerine hakaret edene bu millet gereken dersi verir. Ülkede İslam düşmanları var. Değerlerimizi benimseyenler yürekli olsun” sözleriyle tepki toplayan İdris Arslan’ın eğitim camiasından bir isim olması nedeniyle gerekli incelemeyi başlattığını açıklayan Çelik, şunları söyledi:
“Sabah bakanlığa gittiğimde arkadaşlara, ‘Basına yansıyan ifadeleri detaylı olarak inceleyin, konuşmalarını deşifre edin’ talimatını verdim.
Biz yargıç değiliz. Bu adamın sözlerini önce tespit edeceğiz. Bir suç ya da tahrik unsuru varsa gerekeni yapacağım. Böyle durumlarda söylenmiş bir söz varsa önce inceleme yaparsınız, gerçekten suç unsuru içeriyorsa o zaman soruşturma yaptırırsınız. Hukuk devletinde sistem budur. Bizim yaptığımız idari taraftır. Bunlar aleni söylenmiş şeyler ise cumhuriyet savcıları adli bir unsur bulurlarsa kendi bilecekleri şey.”
Çelik, İdris Arslan’ın, “Bu ülkede adı Mehmet, Ahmet olan Ermeni ve Rumlar var. Laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine düşmanlık etmektedirler” sözünün bir eğitimcinin ağzına ne kadar yakıştığı yolundaki soruyu da şöyle yanıtladı:
‘Kabul edilemez’
“Siz bir şeye samimi olarak inanabilirsiniz, ideolojiniz, siyasi görüşünüz şu ya da bu olabilir. Ancak hukuk devletinde insanların kendi başına hukuk temin etmeye, infaz yapmaya kalkışması kabul edilemez. ‘Benim şuna kafam bozuldu, şu siyasetçinin, gazetecinin, hukuk adamının görüşlerini beğenmiyorum, icraatları da hoşuma gitmiyor.
Dolayısıyla ben onun cezasını vereceğim’ gibi bir mantıkla hareket edemezsiniz. Polis kendisi, hâkim kendisi, yargılayan kendisi, infaz eden kendisi. Böyle olursa ne olur bu memleketin hali? Memleket diye bir şey kalmaz. Bunlar konuşulurken çok dikkatli olunmalıdır.”
Bir babanın oğlunun düştüğü durumdan dolayı üzgün olabileceğini kaydeden Çelik, “Ruh halini anlamak mümkündür. Ruh hastası da, terörist de olsa çocuğunun durumundan dolayı mustarip olabilir. Ama o zaman söylenmesi gereken şey bu değil. Tutup da ‘Birileri şunu yaparsa şöyle olur’ gibi lafları söylemenin doğru olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.
Çelik: Beyzade önce bana saldıracakmış
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin, Çelik, Alparslan Arslan için de şunları söyledi:
“Bu beyzade önce bana saldırı planlıyormuş; bu hanımefendiyi (Danıştay 2. Daire’nin türban kararına konu olan öğretmen) mahkemeye sevkettiğimiz için. Halbuki benim dönemimde değil zaten Metin Bostancıoğlu döneminde. Ama bir kere adamın gözünü kan bürümüş. Adam beni ve Ankara Milli Eğitim Müdürü’nü vurmayı planlıyormuş. Demek ki bize daha sıra gelmedi.”
Yorumlar kapatıldı.