İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Milliyetçilik

AYŞE GÜNAYSU

Türkiye’de demokrasi ve insan haklarından yana mücadelenin düşünsel boyutuna emek vermiş, muhalif entelektüel birikimde önemli payı olan, fanatizme, milliyetçiliğe karşı mücadelede saygın bir yere sahip Türk aydınları iki cephede, Kürt ve Ermeni sorunu cephesindeki tartışmalarda önemle ve israrla diyorlar ki, milliyetçiliğin iyisi kötüsü yoktur. Mağdur olanın milliyetçiliğine hoşgörüyle yaklaşmak milliyetçiliğe verilen bir tavizdir. Tutarlı bir milliyetçilik karşıtının anında ve koşulsuz olarak desteklemesi gereken bir önerme bu. Evet, milliyetçilik eğer iyi bir şey değilse, her koşulda iyi olmaması gerek, birisinin milliyetçiliği iyi, diğerininki kötü olamaz.

Ama mesele bence bu önermede değil, başka bir yerde: “Milli” olanla “milliyetçi” olan bir ve aynı şey mi? Adalet arayışında milliyetçi olan ve olmayan tutumun arasındaki sınır nereden geçiyor? Ve de eğer bu adalet arayışına neden olan adaletsizlik milliyetçi hedefleri gerçekleştirme çabasıyla bile isteye, kasıtlı olarak yapılmışsa, milliyetçiliğin propagandası yoluyla kitleleri örgütlemişse, bir coğrafyanın tüm kültürel mirasıyla birlikte bir milletten arındırılmasıyla sonuçlanmışsa, buna karşı çıkarken sorunun “milli” yanıyla, “adaletsizlik” yanını birbirinden nasıl ayıracağız.

Mesela, Anadolu’daki Ermeni kültür mirasının mimari örneklerini koruma, yok olmak üzere olanları onarma, yerleri gerçek adlarıyla anma gibi talepleri ileri sürmeyi, “milliyetçilik” yapmak olarak mı değerlendireceğiz? Kültür mirası doğası gereği milli olduğuna göre, onu korumak da milli değerleri korumak olacağına göre, yer adları da belirli bir dilden, bu nedenle de milli karakterde olduğuna göre, bunlar milliyetçi talepler olmuyor mu? Yok eğer bu türden talepler, örneğin Kürtlerin çocuklarına Kürtçe isim verme özgürlüğü benzeri hak taleplerini milliyetçilik değil de, temel insan hakları talepleri olarak görüyorsak, o zaman bir talebin milli olmasının, mutlaka “milliyetçi” olmasını gerektirmediği gerçeğini kabul etmiş olmuyor muyuz?

O halde ulusal/milli talepler, ulusal/milli örgütlenmeler, mutlaka milliyetçi olmak zorunda değil dememiz gerekmiyor mu? Aksi tardirde, bütün dünyada yok olmaya yüz tutmuş dil ve kültürlerin yaşatılması çalışmalarını milliyetçilik olarak görmemiz gerekmez mi? Kültürel haklar ile ulusal hakların ve insan haklarının bu kadar iç içe geçtiği koşullarda milliyetçi saiklerle, milliyetçi olmayan saikleri nasıl ayıracağız?

Sorulara devam: Milliyetçiliğin en önemli baskı araçlarından biri olduğu, devletler şeklinde örgütlenip askeri güçle donatıldığı, her zaman gerçek neden olmasa da, temeldeki ekonomik, sınıfsal çıkarları maskelemek ve kitle desteği kazanmak için kullanılan son derece etkili bir silah olduğu koşullarda, buna karşı mücadelenin nasıl tümüyle milli kimlikten arınmış olmasını bekleyebiliriz? Milli bir baskıya karşı çıkış nasıl gayrı-milli olabilir?

Ermeni meselesinde de Türk aydınlarındaki genel eğilim, diasporada soykırımın tanınması için aktif mücadele veren, panellerde inkârcılara söz verilmesini protesto eden, Türkiye ile diyalogun soykırım tanınmadan mümkün olmayacağını savunan Ermenilerin tutumunu milliyetçilik olarak görmek. Oysa bizim solda da, çevrecilikte de, feminizmde de, insan hakları alanında da bu türden farklı stratejileri benimseme durumları, politik ayrılıklar, anlaşmazlıklar var. Yani Ermeni sorununda da daha radikal olmak, mutlaka milliyetçi olmayı gerektirmiyor. Peki milli/ulusal olan ile milliyetçi/ulusalcı olan arasındaki fark nedir? Benim için, her türlü değeri, ahlaki değeri, politik değeri, insani değeri, belirlenmiş bir takım “milli menfaatler” için feda etmeye hazır olmaktır milliyetçilik. “Milli menfaat”leri bütün bu değerlerin önüne koymak, üstünde tutmaktır. Yoksa, milli nitelikli bir adaletsizlik karşısında milli kimliğini savunmak, milli öğeleri kullanan, milli hedeflere sahip bir adaletsizlik karşısında milli temelde örgütlenmek, yok olma, erime tehlikesi altındaki milli kimliği korumak istemek, bir toprak parçasını bir milletten arındırdıktan sonra, bir de kültürünü, tarihini yok sayma girişimine karşı çıkmak, bu değerleri savunmak milliyetçilik değildir. Ermeni ya da Kürt milliyetçisi yok mu? Elbette var, milliyetçilik karşıtı biri olarak onlarla aynı görüşleri paylaşmıyor olabilirim ama var olan sorunu onlara indirgemek ve sorun onlarmış gibi tartışmak istemiyorum.

Yorumlar kapatıldı.