İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Onca Yoksulluk Varken´ Festival Yapmak!

Diyarbakır’da her yıl 31 Mayıs- 4 Haziran tarihleri arasında düzenlenen festivalde Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Ermenice ve Lazca şarkılar söylenecek. Festivalin ünlü konuğu ise Djivan Gasparyan. Onca yoksulluk ve şiddet varken, festivallere de gerek var.

——————————————————————————–

BİA Haber Merkezi

27/05/2006 Şeyhmus DİKEN seyhmusdiken@mynet.com

——————————————————————————–

BİA (Diyarbakır) – Anımsamanız muhtemeldir, ki bu nedenle de tırnak içine alınmıştır, “onca yoksulluk varken”. Evet bu güzel ifade, ünlü bir yazar tarafından müstear bir adla yazmış ve kendisine Fransa’da Goncourt ödülü kazanırdan kitabına ad olmuştur.

Romain Gary, “Onca yoksulluk varken” romanını, Emile Ajar takma adıyla yazmıştı. Yaşamına son verdiği 1980 yılında bıraktığı mektubunda da bunu dile getirmişti.

Festivaller neden yapılır?

Kuşkusuz bir roman ya da edebiyat eseri için “Onca Yoksulluk Varken” çarpıcı bir isimdir. Ama iş “onca yoksulluk varken, bir takım işleri, mesela festivalleri belediyeler ya da diğer kurumlar niye yapar?” dediniz mi, sözün o noktasına bir kerteriz gerekir.

Tabii durup düşünmek de.

Yıllar önceydi, 90’lı yıllar.

Diyarbakır’ın Refah Partili Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Bilgin, Orhan Asena Şehir Tiyatrosunu kapatmaya karar vermiş oyuncularını da Sur Belediyesine oyunculukla alakası olmayan işlere sürmeye niyetlenmişti.

Yıllardır şehrin tiyatro sanatından birebir tanıdığım oyuncu arkadaşlar sıkıntılıydı.

Bir çok kapıya başvuruyorlardı.

Ahmet Bilgin: Tiyatro kapatan belediye başkanı

O tarihlerde Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasında Yönetim Kurulu Başkan Vekiliydim. Belediye Başkanı Ahmet Bilgin Bey, oda başkanı rahmetli Felat Cemiloğlu’na önceden randevulu olarak ziyarete gelecekti.

Her zamanki gibi usulden olduğu üzere Felat Ağabeyle sohbetimizde “Belediye başkanı ile neler konuşulabilir?” diye bir beyin jimnastiği yaptık.

Sizden iyi asfalt yıl yapan çıkar

Aradan yaklaşık 15 yıl geçmiş olmasına rağmen aynen şunları söylemiştim.

“Ağabey, bence belediye başkanına şu tiyatronun kapatılma olayını sorun. Deyin ki; Siz bir belediye başkanı olarak çok iyi asfalt yapabilirsiniz.

“Sizden sonra çok daha iyi asfalt yapan bir başka belediye başkanı gelir ve sizin iyi yaptığınız asfalt unutulur.

“Ama tiyatro kapatan ve oyuncularını da süren bir belediye başkanı olarak kentin tarihine geçerseniz bu kolay unutulmaz. Ve hep sanata düşman bir başkan olarak anımsanırsınız.”

“Haramdır” diyorlar

O Refah Partili Belediye Başkanı Ahmet Bilgin (ki sonradan bir akademisyen kimlik de alarak Hukuk Doçenti oldu) aynen şu yanıtı verir:

“Doğru diyorsunuz da Felat Bey, benim meclis üyelerim böyle istiyor. ‘Bunlara verilen ve harcanan paraya, yazıktır, haramdır’, diyorlar. Kusura bakmayın kapatmak zorundayım.”

Gerçekten de şehir tiyatrosu beş yıl boyunca perde açamadı.

Ve perde açıldı

Sonra 1999’da Halkın Demokrasi Partili (HADEP) belediyeler geldi. Şehir Tiyatrosu yeniden, daha güçlü bir performansla perde açtı.

“Sanata Evet” diyerek çalışmalarına başladı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, o günden bu yana, tam yedi yıldır, aralıksız olarak perde açıyor.

Şimdi “Neden böyle, uzunca bir giriş yaptın. Hem de yakın tarihe gönderme yaparak”, diye sorulabilir.

Nedeni şu:

Festivalin bütçesi azaldı

Bu yıl Diyarbakır’da kültür ve sanat Festivalinin, 31 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında altıncısı yapılacak.

Önceki yıllara göre hem daha kısıtlı, yüzde 60’ı azalmışmış bir bütçeyle; hem de daha kısa bir zaman aralığında festival yapılacak.

HADEP’li, Demokratik Halk Partili (DEHAP) ve Demokratik Toplum Partili (DTP) belediyelerin kültür politikaları ortada.

Yaptıkları festivaller, edebiyat günleri, sinema tiyatro etkinlikleri izlendiğinde, ayrıca kitlesel katılım boyutu ve etki gücü irdelendiğinde samimiyetleri net olarak anlaşılıyor.

Yerel yöneticilik tahlili

Buna rağmen, evet buna rağmen birilerinin “onca yoksulluk varken, onca işsizlik varken, özetle öncelikler sırlamasında onca talepler varken festivallere ne gerek var! Onlara harcanan paralarla bilmem falanca işler de yapılabilir” diyorlarsa, sıkıntımız çok…

Doğrusu bu belediyecilik, yerel yöneticilik tahlili ile ilgili bir perspektifte kilitleniyor gibime geliyor. Belediyeleri yatırım, istihdam kurumları gibi görmeyip, aksine hizmet üreten kurumlar olarak algılayıp ona göre politika üretmekle bağlantılı bir bakış açısına ihtiyaç var.

Tabi ki hizmet mantığı öncelikler sırlamasında başa oturuyorsa, “belediyelerin kültür, turizm ve kentin tanıtımı manasında festivallere de elbette gereksinimi var” gibi bir bakış açısı da hayatiyet buluyor gibi…

Beş dilde festival

Şimdi bu paragraftan sonra Diyarbakır’da artık her yıl rutin olarak düzenleme tarihi bile netleşen festivalin, bu yıl altıncısının heyecanı şimdiden Diyarbakır’ı kucaklamış bile.

Yine kısıtlı bütçesine rağmen dolu bir programla Diyarbakır 6. kültür sanat festivali, beş dilde (Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Ermenice ve Lazca) Gökkuşağının renklerinde buluşalım diyor.

Festivalde Kardeş Türküler, Koma Agirê Jîyan, Rojamed, Suzanna Barmani, Egîdê Cimo, Şahîya Stranan, Koma Rewşen, Ezginin Günlüğü dinletileri var.

Ayrıca “Kayıp Ruhların Işık Bahçesi” başlığı altında, Beyta Laleş’ten Laleş Ezidileri (Ezidi ezgileri), Metin Kahraman’dan Alevi Beyitleri, Cavit Murtezaoğlu’ndan Azerbaycan /İran Ehl-i hak ezgileri ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye korosundan Klasik Kürt Edebiyatından Beyit ve Kasideler, sevenleri ile buluşacak.

Barış türküleriyle barışa çağrı

Dağın ve Denizin Divanı “Lazi Desthanepe ve Klamên Dengbêjan” başlığında Birol Topaloğlu, Kemal Boylar, Cemil Kesici, Ali Yurtseven, Şenol Topaloğlu, Hafız Şêxmûs, Feyzoyê Rizo, Egîdê Cimo, Apê Seyitxan, Behramo, Neama Xelîl ve Şêx Usif birlikte söyleyecekler.

Kazım Koyuncu ile Garabêt ê Xaço’ya gönderme yaparcasına.

Moğollar ve Kurtalan Ekspres, Servet Kocakaya ile birlikte; Kürt sanatçılarla buluşacak.

Çarnewa’dan Serhat, Xemgîn Bîrhat, Zinar Sozdar, Îbrahim Rojhilat, Peywan Arjîn, Ayfer, Koma Azad’dan Farqîn, Koma Çîya’dan Genim, Zûbêr Salih ve Xanemir ile Barışın çoksesliliği tüm dünyaya duyurulacak.

Festivalde yok yok

Paneller ve söyleşiler de olacak. Kürtçe Gazetecilik; Sami Tan, Tayip Temel ve Kakşar Oramar’ın katılımıyla yapılacak.

Enver Özkahraman ile İhsan Çolemergî, Hakkari Suretlerini Diyarbakır’a taşıyacak.

Vedat Türkali, Tarık Ziya Ekinci ve Canip Yıldırım “Dünden Bugüne Kürt Sorunu ve Çözüm yollarını” konuşacak.

Kakşar Oramar; “Dengê Nemiran” başlığı altında; Reşidê Baso, Şeroyê Biro, Meryem Xan, Hesen Zirek, Hesen Cızrawi ve Sûsika Simo üzerine bir sinevizyon eşliğinde bellek tazeleyecek.

Kürtlerin ünlü stand-up sanatçısı Murat Batgi Guhar “Tim” adını verdiği gösterisi ile izleyicilerine merhaba diyecek.

Tiyatro, sinema ve…

Tiyatro Boyalı Kuş “Bavullar” oyunuyla, Teatra Jiyana Nu “Mırına Anarşisteki” ile, Tiyatro Boğaziçi “Gülüşün Güller Açsın”la, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Mala Dînan la, Dicle Fırat Kültür Merkezi Halk Dansları gösterisi ile ve Çıplak Ayaklar Kumpanyası da “Mehmet Barışı Seviyor” oyunu ve dans gösterimleriyle Diyarbakır diyecek.

Siyabend û Xecê, Yürüyen Şato, Allegro, festivalin sinema eksikliğini tamamlayacak.

Resim, heykel, fotoğraf, karikatür ve yeni yaşam atölyesi ürünleri sergilenecek. Festival başlamadan 15 gün önce kursiyerleri ile buluşan Modern Dans, Tiyatro, Def, Ses Tekniği, Heykel, Resim, Foto Röportaj ve Geleneksel Müzik atölyeleri festivalle birlikte sanata yeni kazandırdıkları gençleri festival konukları ile buluşturacak.

Ahmet Arif anılacak

Diyarbakır’ın ünü dünyayı sarmış şairi Büyük Usta Ahmed Arif ölüm yıldönümüne denk gelen 2 Haziranda “Ahmed Arif ve Mahpusluk” paneli ile anılacak.

Panele Ahmet Hicri İzgören, İhsan Fikret Biçici, Refik Durbaş ve Şeyhmus Diken katılacak.

Gasparyan davetli

Usuldendir. Her yıl festivalin bir de ünlü konuğu olur. Bu yıl Diyarbakır’ın ünlü konuğu Djivan Gasparyan.

“Çok küçük yaşlarımda Ermenistan’da sessiz filmler vardı. Bu filmlerin hepsine giderdim. Sinema salonunun ilk sırasında hep müzisyenler, duduk çalanlar otururdu. Filmin hüzünlü yerlerinde hüzünlü melodiler, mutlu anlarında mutlu melodiler üflerlerdi.

“0 heyecan bana duduğu sevdirdi. Orada ilk tanıştığım ustalardan biri Markar Markaryan’dı. Sanırım 1943 yılıydı. Bana bir duduk vermesini rica ettim. Şöyle bir boyuma baktı, “senin boyun ne posun ne, sen önce okula git. Anan baban yok mu senin?” dedi. Annem o yıllarda vefat etmişti. Babamsa ordudaydı. Ben tek başınaydım. Baktı ki çok ısrar ediyorum, çıkardı cebinden bir duduk verdi bana.”

İyi ki festivaller var

Bugün dünyaca ünlü duduk ustası ve soyadını da Muş’un eski adı Gaspar’dan alan; Djivan Gasparyan, Diyarbakırlılara Duduk üfleyecek…

İşte böyle, demek ki Onca Yoksulluk, onca işsizlik, onca şiddet varken de festivallere ihtiyaç var.

İyi ki festivallere de ihtiyaç duyan belediyeler var.(ŞD/AD)

Yorumlar kapatıldı.