İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dayı, Cezayir’de 80 milyar dolardan payını istiyor

Enis Berberoğlu

Mısır-Cezayir

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Askeri Müze’de Cezayir’i yöneten Osmanlı valilerinin soyağacı önünde Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Emrullah İşler’den bilgi alıyor.

Bir ara “Dayı” sözcüğü geçince soruyor: “Dayı ne anlama geliyor?”

Birlikte öğreniyoruz:

Osmanlı valilerine “dayı” denilirdi. Yani arkanızı dayayacağınız sağlam bir güç.

Aslında bu kadarı bile Osmanlı/Türk-Cezayir ilişkilerini tarife yeter.

Endülüs’ün düşmesinin ardından Kuzey Afrika’ya bu kapıdan açılan Osmanlı ve várisi Türkler, o gün bugündür aynı stratejik ilişkiyi korumaya çalışıyor. Cezayir, Türk dış politikası açısından 1) Akdeniz, 2) Kuzey Afrika (Mağrip), 3) Arap álemi, 4) Siyah Afrika için sıçrama taşı. Geçen yıl Abdullah Gül’ün, bu yıl Erdoğan’ın ziyareti bu amaca yönelik.

Cezayir-Türkiye arasındaki dış ticaret hacmi düşük: 2.5 milyar USD. Ama Cezayir önümüzdeki 10 yıl için 80 milyar dolarlık yatırım bütçesi ayırdı. Bu rakamdan en yüksek payı alabilmek için TOBB heyeti, Başbakan’la birlikte Cezayir’de lobi yapıyor.

Erdoğan’ın gezdiği müzede, Cezayir isyanı sırasında Fransız giyotinine kurban gidenlerin listesi de var. İşte tam o sırada Başbakanlık Başmüşaviri Büyükelçi Ahmet Davutoğlu, 46 yıllık bir Son Havadis Gazetesi’ni gösteriyor. 24 Aralık 1960 tarihli gazetenin artık sararmış manşetinde, “Cezayir’de son 24 saatte bin kişi öldü” ifadesi var, altında “Üniversiteler Cezayir için yürüdü” haberi. Başyazının başlığıysa, “Cezayir Cezayirlilerin”.

Tarihi paylaştığımız bu ülkenin BM’deki bağımsızlık oylamasında, yıllar sonra kendi cinayetlerini unutarak Ermeni dosyasını açan Fransa’ya yaranmak uğruna çekimser kalmış olmamızdan bu müzede bir kez daha utanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.