İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Amerika ve İsrail lobisinin etkisi

Artık neredeyse bütün dünya, ABD’nin dış politikasının İsrail lobisi tarafından kontrol edildiğine inanıyor. Oysa Birleşik Devletler dış politikasını değerlendirirken bu tür basite indirgemeci ve antisemitizm kokan yaklaşımlara prim vermemek gerek

ÖMER TAŞPINAR

WASHİNGTON – Klişelere kaçmadan ve komplo teorileri üretmeden Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasına nasıl yaklaşabiliriz? Nedir bu komplo teorileri? En çok duyulan ve kabul göreni ele alalım: ABD’yi Museviler ve İsrail lobisi yönetiyor!

Şimdi birçoğumuz bunun neresi komplo diye soracaktır. Sorun da burada zaten. Artık neredeyse bütün dünya ABD dış politikasının İsrail lobisi tarafından kontrol edildiğine inanıyor. Oysa ABD dış politikasını değerlendirirken bu tür basite indirgemeci ve antisemitizm kokan yaklaşımlara prim vermemek gerek.

Her şeyden önce şunu belirtelim: Evet, İsrail’in ulusal güvenliği ABD için son derece önemli. Öte yandan bu durum ABD’yi Museviler ve İsrail lobisi yönetiyor anlamına gelmiyor. Amerikan lobi sisteminin nasıl çalıştığını anlayanlar zaten böyle anlamsız komplolar kurmaz. Doğru, Amerika’da oldukça güçlü bir Musevi lobisi vardır. Bunu inkâr etmenin bir anlamı yok. Ancak en azından İsrail lobisi kadar önemli ve güçlü başka lobiler de vardır.

Mesela sizce ABD-Suudi Arabistan ilişkileri neden hâlâ bu kadar iyi? 11 Eylül’ü gerçekleştiren El Kaide çetesinin neredeyse bütünüyle Suudi asıllı oluşu neden çabukça unutuldu? (Tabii eğer 11 Eylül’ün CIA ve MOSSAD tarafından düzenlendiğine inananlardansanız bu yazıyı hiç okumayın daha iyi.) Başka bir soru soralım. Eğer ABD’nin Ortadoğu politikasını gerçekten İsrail lobisi yönetiyor olsaydı sizce Mısır her yıl Washington’dan 2 milyar dolara yakın askeri yardım alabilir miydi? O halde komploları bırakıp biraz da başka lobilere bir göz atmak gerek. Mesela Washington’da son derece güçlü olan petrol ve silah lobisine.

ABD’nin petrol ve savunma şirketleri en azından Musevi lobisi kadar finansal güce sahip lobiler ve de en büyük müşterileri Arap dünyasında. İki rakam bu lobiler için Arap ve İslam dünyasının önemini açıklamaya yeter. Sadece Ortadoğu körfez ülkeleri ABD savunma sanayi şirketleri için 200 milyar dolarlık bir pazar. Dünya petrolünün yüzde 60 kadarı İslam ülkelerinde çıkıyor. Bu nedenle gerek petrol gerekse silah lobileri ABD’nin Suudi Arabistan ve Mısır gibi büyük pazarlarla ilişkileri için miyonlarca dolarlık lobi faaliyetleri yapıyorlar. Amaçları ticari. Ancak çoğu zaman İsrail lobisine karşı dengeleyici bir unsur olarak hareket ediyorlar.

O halde İsrail lobisi konusunda komplo kurmak yerine herş eyden önce şunu anlamak gerek: Washington vahşi kapitalizmin başkenti ve piyasa ekonomisi kuralları siyasete egemen. Amerikalı siyasetçiler sürekli olarak kampanya ve reklam giderleri için bağış toplamak zorundalar. Avrupa’da olduğu gibi devletten fazla para alamıyorlar. Bu nedenle sadece İsrail lobisi gibi etnik lobiler değil aynı zamanda sanayi lobileri de oldukça aktif ve güçlü. Yani komplo kurmaya gerek yok. Lobiler arasında ciddi bir mücadele var.

Peki bütün bu mücadele sonunda neden ABD, İsrail’e hep çok yakın? Bunu Musevi lobisi her şeye muktedir komplosuna girmeden daha rasyonel bir biçimde anlatmaya çalışalım. Komplo teorilerine yatkın kesimlerin anlamadığı konu İsrail’in ABD kamuoyunda genel anlamda gördüğü güçlü destek. Bunun temel olarak üç nedeni nokta var. Birincisi İsrail’in meşruiyetiyle Holokost (Yahudi soykırımı) arasındaki bağın Amerikan halkı genelinde, Avrupa’ya oranla çok daha fazla kabul görmesi.

Holokost’u anlamadan Amerika, İsrail’e nasıl bakıyor anlamak imkânsız. ABD, bundan sadece 50 yıl kadar önce dünya Musevi nüfusunun bütünüyle yok edilme gerçeğiyle karşı karşıya kaldığını hiç unutmuyor. Holokost rakamları akıllara durgunluk veriyor. ABD’de bugün yaşayan Musevi nüfus kadar, yani 6 milyonluk bir cemaatin Avrupa demografisinden bir çırpıda silinmiş olması, haklı olarak kıyas kabul etmeyen bir trajedi olarak değerlendiriliyor. Bugün dünyada yaşayan toplam Musevi nüfusun sadece 13-14 milyon olduğunu göz önüne alırsak, Holokost’un boyutunu ve yarattığı travmayı daha iyi anlayabiliriz.

İsrail’e desteği Amerika’da toplum geneline yayan ikinci neden ise ABD halkının Avrupa’ya oranla aşırı dindar oluşu. Ne alakası var diyecek olursanız, tek yapmanız gereken Bush yönetimine bakmak. Bush’un ABD tarihinde İsrail’e en çok destek veren yönetim oluşuyla, Bush’un seçmen tabanının dindarlığı yakından bağlantılı. ABD’deki ‘Evanjelist’ dindarlar için İsrail’in kutsal topraklara hâkim olması İsa’nın geri dönecek olmasının habercisi. Amerika’da hızla sayıları 40 milyonu bulan Evanjelistler bu nedenle ABD-İsrail dayanışmasının en önemli destekçileri. Kiliseye devamlılık oranı yüzde 5’e düşmüş, Katolik nüfusun fazlaca olduğu Avrupa’da tabii ki böyle bir durum söz konusu değil. ABD’de ise kiliseye devamlılık oranı yüzde 40 civarında. Bu unsurlar İsrail konusunda Avrupa-Amerika farkını derinleştiriyor.

Gelelim İsrail’e desteği Amerika’da toplum geneline yayan üçüncü nedene. Amerikalı uzmanlar İsrail-Filistin meselesine bizim dikkat etmediğimiz bir açıdan bakıyor. Hemen hemen bütün dünya konuya Filistin halkının haklı davası olarak bakarken, Amerika olaya 5 milyonluk İsrail’e karşı 350 milyonluk Ortadoğu Müslüman cephesi olarak bakıyor. Yani Washington soruna sadece İsrail-Filistin olarak değil, İsrail’e karşı bütün Arap ve Acem âlemi olarak bakıyor. Ayrıca Amerikalı uzmanlar Arap diktatörlerin Filistin meselesini iktidarda kalmak için sömürdüklerini düşünüyorlar. Otoriter Arap rejimlerin İsrail-Filistin meselesini kendi iç sorunları bastırmak ve İslami öfkeyi İsrail’e karşı yönlendirmek için kullandıkları görüşü, sadece Musevi lobisi tarafından değil
genelde bütün Amerikalı uzmanlar tarafından kabul görüyor.

Bütün bu faktörler Amerika’nın İsrail politikasına komplosuz bakmamıza yardımcı olabilir. Bu yazıyı komploya kaçmadan, Musevi lobisinin neden hak ettiği derecede etkili olduğunu anlatarak bitirelim. Sırf yaşadıkları eyaletler itibarıyla Amerikalı Museviler nüfuslarına oranla daha fazla siyasi ağırlığa sahipler. ABD’de 6 milyon Musevi asıllı vatandaş yaşıyor. Bu nüfus büyük oranda New York ve Kaliforniya eyaletlerinde yoğunlaşmış. Bu iki eyalet ABD’nin ekonomik, siyasi ve demografik açıdan en önemli eyaletleri. Bu nedenle aritmetik olarak Kaliforniya ve New York eyaletleri Temsilciler Meclisi’nde ve başkanlık seçimlerinde çok önemli bir ağırlığa sahip.

Bu, işin teknik tarafı. Fakat en önemli faktörler bunlar değil. Komplo teorisine girmeden kabul etmek gerekiyor ki Amerikalı Museviler ülke geneline göre daha eğitimli, daha zengin ve daha iyi örgütlenmiş durumdalar. Baskı gruplarının ve paranın fazlasıyla ağırlık taşıdığı Amerikan siyasi sisteminde bunlar son derece önemli avantajlar. Sonuçta ortada komplo değil, meritokrasi (hak edilmiş bir güç) var.

Dr. Ömer Taşpınar: Brookings Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü

Yorumlar kapatıldı.