İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Ermenici’ Fransa ve Afrika geçmişi

Abdülhamit Bilici

Afrikalı bir gazeteci ile Paris’teki ünlü Louvre Müzesi’ni geziyorduk. Biliyorsunuz Louvre, paha biçilmez koleksiyonların yanında bina olarak da önemli.

Topkapı Müzesi gibi, Louvre da klasik dönem Fransız İmparatorluğu’nun görkemli yıllarına tanıklık etmiş.

Sarayın en muhteşem bölümlerinden birinde, Fransız tarihine damgasını vuran şahsiyetlerin portrelerini inceliyorduk. Rehberimiz de o şahsiyet hakkında bilgi veriyordu. Dikkat çeken isimlerden biri, dünyanın sanat dostu olarak bildiği ve tarzıyla hâlâ dillerde dolaşan XIV. Louis (1643-1715) idi. Görkemli yıllarında imparatorluğun başında o vardı. Bu yüzden Güneş Kral deniyordu.

Rehberimiz anlatacaklarını bitirmiş, başka bir bölüme geçiyorduk ki, Afrikalı arkadaş kulağıma eğildi ve rehberin atladığı bir detayı hatırlatıverdi: “Başkaları onu saygıyla anabilir. Ama Afrika’nın gözünde 14. Louis, sanat dostu olarak değil, köleliği yasallaştıran isim olarak bilinir.” Gerçekten de onun imzasını taşıyan ve ilk kez 1685’te yayınlanan Siyah Yasa (Code Noir), 1789 devrimine kadar Fransız sömürgelerinde uygulanan kölelikle ilgili düzenlemeleri içeriyordu. Köleler için Katoliklik dışındaki dinleri yasaklayan kanun, 44. maddesinde köleleri ‘taşınabilir mal’ olarak tanımlıyor ve böylece yeni kıta ABD ile Afrika arasında 2 asır sürecek korkunç köle ticaretinin yasal dayanağını oluşturuyordu.

Fransa’nın 18 Mayıs’ta çıkarmaya hazırlandığı ve ‘Ermeni soykırımı olmamıştır’ diyenlere hapis ve para cezası öngören yasayla ilgili tartışma, bana Paris’te yaşadığım bu olayı hatırlattı. Aslında Fransa’nın sorunlu geçmişi için 2-3 asır geriye gitmeye de gerek yok. Bugün Fransa, 1945’te Cezayir’de gerçekleştirdiği Setif katliamının hesabını veremiyor. O katliamın tanıklarının anlattıklarını, muhabirimiz Ali İhsan Aydın’ın haberlerinde okuduk. Son şahitler, Fransız sömürge yönetiminin, binlerce Cezayirliyi nasıl kireç fırınlarında yaktığını ve kamyonlarla nehirlere döktüğünü anlatıyordu. (Zaman, 8 Mayıs 2006)

Burada maksadımız, ne Fransa’yı toptan karalamak ne de kendimize suç ortağı bularak rahatlamak. Sadece Fransa gibi tarih bakımından sorunlu bir ülkenin, hele kendi tarihini ‘tarihçilere bırakarak’ hesaplaşmaktan kaçtığı bir dönemde, başka milletlerin tarihiyle ilgili misyonlara soyunmasının abesliğini hatırlatmak.

Fransız Meclisi’nin önündeki girişim, eminim birçok sağduyulu Fransız’ın görüşünü yansıtmıyor. Bu olayı, Avrupa ve dünyanın önemli aktörlerinden biri olan Fransa’nın son dönemde içinde bulunduğu politik buhranın ve bundan kaynaklanan küçük siyasi hesapların bir yansıması olarak görmek gerekiyor. Nitekim sağduyulu Fransız tarihçiler, Fransız siyasetçilerinin bu girişimini yerden yere vurup, tarih yazmanın meclisin işi olmadığını haykırıyor.

Belki Fransa’daki Ermeniler yasanın arkasında olabilir, ama Ermeni vatandaşlarımız girişimi asla çözüm olarak görmüyor ve bu mesajı Fransız kamuoyuna da ulaştırmayı planlıyor. Bildiriye imza koyacak isimlerden biri olan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink, söz konusu yasa tasarısının arkasındaki herkese sesleneceklerini ve Fransa’daki Ermeni toplumunun da bu yanlışa ortak olmaması çağrısında bulunacaklarını söylüyor.

Ermeni yarasını kaşımaktan zevk duyan Fransız siyasetçiler, küçük hesaplarından başını kaldırıp görebildi mi bilmiyorum. Ama Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II’nin 21 Mart’ta Kayseri’de yaptığı açıklama, uzlaşmadan yana olan Türk ve Ermenilerin duygularına tercüman oluyordu. Sorunun diyalog ve karşılıklı saygıyla çözüleceğini söyleyen Patrik, şöyle diyordu: “Varılan acı sonuçta, adı geçen tarafların birbirinin sorumluluğunu reddetmesi veya tamamen diğer tarafa yüklemesi ahlâken doğru bir yaklaşım değil. İki milletin birbirinin tarihine önyargısız bakabilmesi gerekir. Birbirini aşağılayan zihniyeti değiştirmek mecburiyetindeyiz.”

Fransız Büyükelçi Paul Poudade, krizin büyümesi halinde en fazla Türkiye’nin zararlı çıkacağı uyarısında bulunmuş. İnsan sormadan edemiyor: Acaba Ermeni’den fazla Ermenicilik yaparak Fransa ne kazanacak?

Yorumlar kapatıldı.