İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tekzip1 – Tekzip2

Halil Berktay, 14 Mart 2006

Bir yalan ve iftira yazısı

Ruhat Mengi, 10 Mart 2006 tarihli Vatan gazetesindeki köşe yazısında hakkımda çeşitli yalan ve iftiralara yer verdi. Bu yazıda, özetle, Ermeni diasporasıyla bir takım karanlık ilişkiler içinde olduğum, onları yönlendirdiğim, bir Ermeni Soykırım belgeselinin PBS televizyonunda “pürüzsüz” yayınlanması için çalıştığım, hattâ Ermeni diasporasından Türkiye’de taraftar kazanmak için finansman talebinde bulunduğum ifade edilmektedir.

Bu, tümüyle gerçek dışı bir saldırıdır. Birincisi, ben her ülke ve milletten birçok bilim insanı ile serbestçe yazışırım, yazışmaktayım. Uluslararası bilim âlemi bir bütündür ve sanki sınırötesi bilimsel tartışma bir suçmuş gibi saçma önyargılarla bölünemez. Ama öte yandan, hiçbir Ermeni lobisi veya kampanyasının “Türkiye ayağı” da değilim. Bunun ne kadar acemice bir fabrikasyon olduğu, en basit bazı detaylardan dahi kolayca görülebilir. Örneğin Stephen Feinstein Ermeni diasporasının bir parçası değildir, hattâ ermeni bile değildir; isminden de anlaşılabileceği gibi, bir Yahudi-Amerikalıdır. öte yandan, Minnesota Üniversitesi’nde profesör olduğunu bildiğim Stephen Feinstein ile şahsen de tanışmam. Her konuda benimle “yakın temasta” olduğu veya herhangi bir konuda benden özel “görüş” istediği birer uydurmadan ibarettir.

İikincisi, Ermeni diasporasının bazı aşırı milliyetçi kesimleri, Yusuf Halaçoğlu ve Gündüz Aktan gibi Türk resmi tezlerini savunan kişilerin, Amerika’da konuşmasını, televizyon açık oturumlarına çıkmasını, hattâ onlardan da görüş alan (PBS belgeseli gibi) belgesellerin yayınlanmasını engellemeye çalışırken, ben her zaman bu tür sansürcü engelleme çabalarının karşısında yer aldım. Benim düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki tavrım, Voltaire’e atfedilen “düşüncelerinizin tamamına karşı olsam da, bu düşünceleri savunma hakkınızı ömrümün sonuna kadar savunacağım” ilkesini temel alır. Esasen geçmişte de bu nedenle, isviçre mahkemelerinin (düşünceleri ne olursa olsun) Yusuf Halaçoğlu hakkında kovuşturma girişimlerine karşı çıktım. Bütün bu tür soruşturmalar ile ardındaki “soykırım tartışılamaz” türü yasaları, hukuk ve siyasetin bilim alanına yanlış ve haksız müdahaleleri olarak niteledim. Bu özgürlükçü tavrım ve görüşlerim basında yer aldı; Hürriyet gazetesinin 1. sayfasında, ayrıca daha kapsamlı bir mektup biçiminde Milliyet’te Taha Akyol’un köşesinde yayınlandı. Aynı görüşleri, yurtdışında katıldığım bütün konferanslarda tekrarladım. Dolayısıyla, ABD’deki bazı Ermeni milliyetçisi çevrelerin, Yusuf Halaçoğlu ve Gündüz Aktan’in yer alacağı açık oturumları veya belgesel gösterimlerini boykot etme (ya da bunlan yayından kaldırtma) girişimlerine ismimim uzaktan yakından, kıyısından köşesinden bulaştırmak istenmesine gerçeğe taban tabana zıt ve son derece abes buluyorum.

Üçüncüsü, Ruhat Mengi’nin kapıldığı iftira yağmuru, benim, Ermeni diasporasına, kendilerine yakın görüşlerin Türkler tarafından savunulmasını sağlamak için finansman temin etmeleri önerisi veya talebinde bulunduğum yolunda bir paragrafı da içeriyor. Bu, aklın havsalanın alacağı şey değildir. Bunun da yüzde yüz bir uydurma olduğu, çok kısa zamanda, böyle bir saçmalığı yaymak suretiyle bilimsel namus ve haysiyetime gölge düşürmek isteyenler hakkında kanuni yollara başvurduğumda, hiçbir kanıt gösteremeyişleriyle ortaya çıkacaktır.

Tekzip 2

Halil Berktay, 14 Mart 2006

Hiçbir özgür ve namuslu türk tarihçisi, Erenilerden para almıyor
Ruhat Mengi, 10 ve 11 Mart 2006 tarihli yazılarından sonra, 12 Mart 2006 tarihli Vatan gazetesindeki köşe yazısında da, hakkımda yalan ve iftiralarına yer vermeyi sürdürdü. Bir önceki yazısında yer alan uydurma bir paragrafı, tekrarlayarak güç kazandırmak istercesine bir kere daha yazıyor. Güya ben, “PBS televizyonunda Halaçoğlu ve Aktan’ın konuşmalarının önlenmesi” çabalarına bulaşmışım. Bununla “ilgili olarak” Stephen Feinstein’a şöyle yazmışım: “Bizimle aynı paralelde açıklama yapacak Türkler bulunmalı, onlara bu sözler söyletilmeli, bunun finansal kaynağı sağlanmalıdır. İzlenecek strateji mümkün olduğunca çok insanı böylelikle soykırıma inandırmak olmalıdır.”

Burada bir kere daha ve açıkça belirtiyorum: Ruhat Mengi yalan söylüyor. Böyle bir mektup asla gösteremez, çünkü yoktur. Benim ne Stephen Feinstein’a, ne başka herhangi bir kişiye, hangi tarihte yazılırsa yazılsın hiçbir mektubumda, böyle cümleler yer almıyor. Bu, benim bilimsel namus haysiyetime gölge düşürmek için uydurulmuş bir safsatadır. Şerefimle oynanmaya kalkışıldığı için, elbette hukuki karşılığını da bulacaktır.

Ruhat Mengi, bana hakaret etmekle kalmıyor; 2005 Eylül sonlarında Bilgi Üniversitesi’nde yapılan “Osmanlı Ermenileri” konferansına katılanlar veya bu konferansın engellenmek istenmesine karşı çıkanlar arasında “kimler finansal destek aldı ve alıyor?” diye de bir sözdesoru yöneltmeye kalkışıyor. Devam ediyor: “Halil Berktay ne karşılığında konuşuyor?” diyor. Soru ne kadar abes olsa da, cevabım açıktır: Sadece kendi bilim ve gerçek tutkumla demokrasi tutkumla konuşuyorum. Ruhat Mengi’nin kötülük dolu ithamları, sadece bana değil, o namuslu ve haysiyetli konferansa katılan, aynı zamanda düşünce özgürlüğünü savunan herkese, hakaretamiz bir saldırıyı içeriyor. Burada açıkça belirtiyorum: 1915 olaylarının tarihsel gerçekliği üzerine, resmi tezlerin dışındaki bir duruşla, eleştirel bir perspektiften konuşan herkes, sadece ve sadece kendi bilimsel vicdan ve haysiyetinin, aydın namusunun icaplarını yerine getirmektedir. Ruhat Mengi’nin bunu anlamayışı, sözkonusu bilim vicdan ve haysiyetine, gerçek saygısına tümüyle yabancı oluşundan kaynaklanıyor.

Yorumlar kapatıldı.