İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özür diliyorum

Ayse Günaysu 19.04.2006

Özür diliyorum

24 Nisan yaklaşıyor. Ermenilerin büyük acısını simgeleyen tarih. Tuba Akyol’un 19 Mart 2006 tarihli Milliyet Pazar ekinde yayınlanan yazısında sessiz, alçakgönüllü, tek tek insanların yaşadığı acılardan yola çıkarak sade mi sade bir şekilde özür dilemesi bana bir çağrı gibi geldi. Bu çağrıya cevap veren gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, akademisyenler canlandı hayalimde, ‘ben de…’, ‘ben de..’ diyen. Bu çağrıların Türkiye’de ve kökleri Anadolu’da olup da, dünyanın dört bir yanına yayılmış Ermenilere ulaştığını hayal ettim: ‘Özür diliyorum’.

Sonra kendi kendime sordum. Ben ne için özür dilediğimi nasıl ifade ederdim diye. Bir anda aklıma bir sürü neden üşüştü. Örneğin her şeyi çok geç öğrendiğim için, kendimi komünist saydığım yıllar dahil, merak etmediğim, sorup soruşturmadığım için, vergimi verdiğim, oyunu kullandığım, yasalarına uyduğum, emekli maaşımı aldığım devletten geçinen memurların, öğretim üyelerinin, emekli diplomatlarin ölülerin anılarına saygısızlık etmelerine seyirci kaldığım için. Ve daha başka bir sürü neden. Daha doğrusu her gün ama her gün özür dilemem için yeni gerekçeler çıkıyor Türkiye’de karşıma. Ben yalnızca bugünkü gerekçemi yazıyor ve özür diliyorum tanıdığım, tanımadığım bütün Ermenilerden.

Bugünkü, yani 18 Nisan 2006 tarihli Radikal’deki yazısında Gündüz Aktan ‘Holokost bellekle tarih arasında sorun yaratmadı. Oysa Ermeni olayları büyük bir bellek ihtilafı yaratıyor. Bugün Ermeni belleği, olaylara ilişkin anıların dört hatta beş kuşak arasında nakledilmesine dayanıyor. Kulaktan kulağa oyunu gibi, bu süreçte tarihi gerçeklerden uzaklaşıyor’ diye yazmış. Yara üzerine yara açanlar, ölülerin ruhlarını azap içinde bırakanlar, kalanların anılarını kirletenler arasında en ‘rafine’, en ‘bilgili’, en ‘akıllı’ bilinen Gündüz Aktan, Holokost’ta Almanlar yenildiği için suçüstü yakalandığını, gaz odalarının, cesetlerin fotoğrafları bütün dünyaya yayıldığı, katillerin mahkum edildiğini, Almanya’nın bütün dünya önünde özür dilediğini, bütün bir halkın sokaklarına, önünden yürüyüp geçtikleri binaların duvarlarına çakılmış plaketler aracılığıyla her gün büyük suçun hatırlatıldığını, birkaç ruh hastası ırkçı dışında Holokost’u inkar etmek şöyle dursun, bunun için devamlı özür dilendiğini bilmez mi? Bilir. Almanlar savaştan zaferle çıksaydı, bu tablonun çok farklı olacağını akıl edecek kadar zekası yok mu? Var elbette. Peki, Almanların tersine bu memlekette 1915’te suç işleyen tarafın geçici bir yenilginin hemen ardından zaferle çıktığını, kimsenin ‘suçüstü’ yakalanamadığını, su yerine kan akan nehirlerin, vadilerde gökyüzünü karartacak kadar yüksek tepeler oluşturan cesetlerin, top ateşiyle yıkılan kiliselerin, haritadan silinen kasabaların ve köylerin fotoğraflarının çekilemediğini, dünyaya yayılamadığını, gördüklerini anlatanların tanıklıklarına devletin en yetkili ağızlarından ‘uydurma’, ‘yalan’, ‘bunları anlatanlar misyonerdi, geri kalan da zaten Taşnak’tı dendiğini, koskoca bir halkın buna inandırıldığını, gazetelerde çarşaf çarşaf bunların yazıldığını, televizyon ekranlarında bunların söylendiğini, okullarda bunların okutulduğunu, konferans kürsülerinde bunların anlatıldığını bilmez mi? Bilir. Holokost ile Ermeni soykırımı arasındaki farkın buradan kaynaklandığı, Almanya’da müzelerde, yıldönümlerinde devlet başkanlarının katıldığı anma törenlerinde Holokost ölülerinin önünde saygıyla eğilindiği halde, 1915 ölülerinin hala Hans-Lukas Kieser’in sözleriyle insanlık onuruna yakışır bir şekilde gömülmediğini, ‘tartışma’nın buradan kaynaklandığını bile bile Türkiye’nin ‘ilerici’ gazetesinde Gündüz Aktan’ın Holokost’la ilgili sorun yok, Ermeniler sorun yaratıyor diye yazma pişkinliğini göstermesi, kuşaktan kuşağa aktarılan büyük acıyla ‘kulaktan kulağa oyunu’ diye alay etme cesaretini bulması, bundan dolayı kınanıp gazetede yazılarına son verilmeyeceğini bilmenin güveni içinde yazmaya devam etmesi karşısında o gazeteyi almaya devam ettiğim için, bu memlekette bu kadar çaresiz olduğum ve Gündüz Aktan’a mecbur olduğum için, hiçbir şey için değilse bile bunun için özür diliyorum.

Yorumlar kapatıldı.