İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Yeni Osmanlıcılık´ Mı ?

Sadi Somuncuoğlu

Sırayla gidelim.

Kıbrıs, Yunan Megali İdea”sının “tamamlanan işler” bölümüne dahil olmak üzere. Ege kısmı, yine AB eliyle önümüze kondu. AB aldatmacası sürdükçe, burası da aynı Kıbrıs”taki yöntemlerle, ama daha kısa sürede Haçlıların eline geçecek.

Megali İdea”da “İstanbul”un, Helen İmparatorluğu”na başkent olması” da var. Şimdilik bu kadar net söylemiyorlar, ama Ruhban Okulu”nun imtiyazlı statüde açılması, okul ve Patrikhane”nin ekümenliğinin tanınması, Patriğin T.C. vatandaşı olma mecburiyetinin kaldırılması artık Yunanistan”ın değil, ABD ve AB”nin de meselesi. Bunlar yapıldığında neler olur bakalım; Muhtemelen bir ABD vatandaşı Patrik seçilir. Azınlık vakıflarına ait denilen binlerce taşınmaz Patrikhaneye devredilir. Suriçi ve dışında birçok alan Patrikhanenin tasarrufuna girer. Böylece egemen ve üniter bir devlet içinde, 300 milyonluk Ortodoks Hıristiyanları temsil eden bir egemenlik bölgesi, yani devlet içinde devlet doğar. Ve İstanbul işi de büyük ölçüde tamamlanır.

40 KATIR MI, 40 SATIR MI ?

Doğu-Güneydoğu”muza gelince;

Sevr”de “Kürdistan”ın sınırı tam çizilememişti, zira “Büyük Ermenistan”a endekslenmişti. Ama ABD eliyle, kabaca şöyle kurulacaktı; Tespit edilecek bölgelerdeki Kürtlerin çoğunluğu Türkiye”den ayrılmak istediğini ispatlayıp, Milletler Cemiyeti”ne başvuracak, sonra tanınması istenecekti. Ardından Musul vilayetindeki Kürtler isterlerle, bu yeni devlete katılacaktı.

Şimdi ABD”nin desteğiyle, BOP çerçevesinde kuruluşu tamamlanan, “Barzani uydu devleti” tanındı, tanınıyor noktasındayız. Erdoğan-Gül ikilisinin iç kabinesi, “Yeni Osmanlıcı” diye bilinen danışmanları ile konferansçı malum “aydınlar”ın, “En doğru çözüm Türkiye-Barzani ittifakı…Irak”taki mezhep çatışmaları önünde tampon bölge…Kürt kardeşlerimizin Batı”ya açılan penceresi olacağız…Sınır sorunlarını aşmak için sınırı aşan karşılıklı ekonomik bağımlılıklar yaratacağız.” gerekçeleri bunun hazırlığı değilse, nedir?

PKK”yı gösterip, Barzani”ye razı etme, yani 40 katır mı, 40 satır mı oyunu oynanmıyor mu?

Gelelim Sevr”deki Büyük Ermenistan”a. Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırın hakemliği ABD Başkanına verilmiş, “Ermenistan”ın denize çıkışı” ise garantiye alınmıştı. Burası da Trabzon”du.

ABD-AB ikilisi her fırsatta, PKK ile mücadele için, Ermenistan”a ambargoyu kaldırmamızı şart koşmuyor mu? Ermeni soykırım iftirası boşuna mı hızlandırıldı? Trabzon ikide bir niye karıştırılmak isteniyor? Herhalde Sevr”deki proje yarıda kaldığı için.

KARADENİZ NE OLACAK?

Bu tabloya göre, bize sadece Karadeniz kalıyor değil mi? Öyle zannediyorduk. ABD, 2 yıldır Karadeniz”e çıkma planları yapıyor. Kimbilir belki de çıktı. Çünkü Büyükelçi Wilson önce, “Açıkçası şu anda Karadeniz”de gemimiz var mı, yok mu tam bilemiyorum” dedi, sonra, “Karadeniz”de sorun yok” açıklamasını yaptı.

Evet Karadeniz planı, beraberinde Montrö Boğazlar Sözleşmesinin değiştirilmesi talebi kamuoyuna resmen açıklandı. Talep NATO”ya da sunulmuş. Türkiye-Rusya-Kafkaslar ve İran için yeni bir kuşatma alanı yaratılıyor. Ancak planın Montrö boyutu da önemli. Çünkü ABD 1994”ten beri, Boğazların özerk ve yetkili tek bir idareye verilmesini istiyor. Aynen Sevr”deki gibi. Buradaki plan ne derseniz, Yunanistan Başbakanı Venizelos”un Sevr”deki şu sözlerine kulak verelim:

“Boğazlar bölgesiyle birlikte ayrı bir devlet oluşturmak ve Boğazların özgürlüğünü sağlamak için Türkleri İstanbul”dan atmak gerekir. Yerlerinde kalmış Rumlarla, Güney Rusya”ya göçmüş Rumlardan Pontus”da da ayrı bir devlet kurulmalı. Ermenistan ve Gürcistan”la işbirliği yapacak olan bu devlet, İslamlığa ve gerektiğinde Rus emperyalizmine karşı sağlam bir engel olacaktır.”

Acaba en büyük ikinci gücü olduğumuz NATO bu tablonun neresinde? Kıbrıs ve Ege meselelerinde, Yunan tezlerini sahiplendiğini, ABD veya AB”nin gücünün yetmediği yerlerde, Türkiye”yi ikna görevini üstlendiğini biliyoruz. Karadeniz meselesinin de NATO eliyle önümüze konacağı belli. PKK teröründe bize sözde destek verdi ama PKK”ya katkıları konusundaki iddialar hiç de yabana atılacak gibi değil. Geçtiğimiz günlerde öldürülen, PKK”nın önde gelen ismi Kani Yılmaz”a göre, teröristbaşının Türkiye”ye teslimi bir NATO planıydı. Hangi şartlarda yapıldığı bilinen bu teslimin hiç de hayrımıza olmadığı açık. Keza teröristbaşının, Kenya”ya bir NATO uçağı ile gittiği, Güneydoğu”da ele geçirilen patlayıcıların NATO menşeli olduğu ve ABD ile AB”nin PKK”lılara şartsız ayırımsız genel af çıkarılıp, siyasallaştırılmaları isteğinin NATO eliyle TSK”ya kabul ettirilmeye çalışıldığı konuşulmuyor mu?

Tam bir kuşatma altındayız. Bunlara ses çıkarmayan, hatta destek veren bizimkiler, “Yeni Osmanlıcılık” yaptıklarını zannediyorlar. Ama bu tablo hiç de gurur duyduğumuz “Osmanlı”ya benzemiyor. Aksine Osmanlı”nın çökertilmesinde yarım kalan hesaplar kapatılıyor gibi.

Ülkemiz ve bölgemiz böylesi bir uçurumun eşiğindeyken, Türkiye, BOP”un liderliği safsatalarıyla bu felaketin koç başı olamaz. Onun için gelin, küresel emperyalistler değil, kendi devlet ve milletinizle işbirliği yapıp, “milli politikaya” dönün.

Yorumlar kapatıldı.