İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

PATRİKHANE MALİ RAPORUNDA YAPILAN ÖNERİLER HAKKINDA DÜŞÜNCELER

Berç Menzilcioğlu

Bilindiği gibi geçen Aralık ayı sonlarında Feriköy Kilisesi salonunda, Patrikliğin mali durumu, 7 yıllık gelir gider-cetveli, bina onarımı, fonlar ve İtimat Büro hesapları hakkında Ekonomi komisyon üyelerinden Yetvart Kovan, Arşak Polat, Mihran Karakızyan ve İnşaatın mimarı Kevork Özkaragöz tarafından cemaat yöneticilerine ve basına ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuştu.

Yaklaşık iki saat süren toplantının açılış konuşmasını yapan ekonomi komisyonu başkanı Yetvart Kovan hocamızın, üzerinde önemle durduğu fakat basınımızda yeterince yankı uyandırmayan 2 önemli öneriyi okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz.

1.- Düğün- vaftiz -cenaze törenleri için Patrikhaneye yapılan ödemeler hakkında:

Toplantıda, ayin bağış çizelgesi gereği ödenecek meblağların aracısız olarak ve makbuz mukabili patrikhaneye yatırılması, şayet aracı kullanılacaksa muhakkak ilgili makbuzun talep edilmesi önemle hatırlatıldı

Üzülerek söylemek gerekir ki cemaatin önemli sayılacak bir kısmının cemaat ve kilise faaliyetlerine karşı ilgisiz kalması, aracılar eliyle yapılan ödemelerde çeşitli spekülasyonlar ve yakınmaların doğmasına neden olmaktadır.

Bazen patrikhaneyle hiç ilgisi olmayan harcamalar da, sanki patrikhaneye ödenmiş masraf gibi gösterilebilmektedir. Aslında, patrikhaneye yapılan ödemenin makbuzu incelendiğinde, toplam tören maliyetinin küçük bir kısmını oluşturduğu da görülecektir.

Ayin sahibi şunu bilmelidir ki patrikhaneye makbuz mukabili ödediği meblağa her türlü hak ve hizmet dahildir. Hiçbir görevliye ayrıca bir ücret veya ücret farkı adı altında bir ödeme yapmak zorunda değildir.

Nitekim, ruhanilerimiz de ayin bağışlarından hisselerine düşen paylarını düzenli olarak yıllık beyanname ile beyan etmekte ve vergilerini ödemektedirler.

2.- Tek Düzen Muhasebe uygulaması hakkında:

Günümüzün gelişen muhasebe kurallarına ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün talimatları doğrultusunda artık büyük-küçük tüm vakıfların muhasebelerinin Tek Düzen Muhasebe ilkelerine uygun biçimde ve bu konuda belge almış muhasebeci-müşavirler eliyle tutulmasının bir zaruret olduğu hususu da toplantının bir diğer dikkat çekici noktasını oluşturmaktaydı.

Bu konu da, bizce en az yukarıdaki açıklama kadar önemlidir. Ancak bazı küçük vakıflarımızın maddi imkansızlıklar içinde olduğunu da bir gerçektir. Cemaat içinde gönüllü çalışmak isteyen meslektaşlarımızın, bu durumda olan vakıflara yardımcı olabileceklerini düşünüyoruz.

Her halükarda bu ortak hedef gerçekleşirse, yıl sonlarında tüm cemaati içine alan bir konsolide (birleştirilmiş) bilanço yapılması olanaklı hale gelebileceği gibi herkesçe arzu edilen kurumlar arası koordinasyonun gerçekleşebilme ihtimali de doğmuş olacaktır.

3.- Denetim konusu:

Konsolide bilançodan söz açılmışken, denetim konusuna da değinmekte yarar görüyoruz. Şöyle ki, bugün yürürlükteki mevzuata göre, vakıflara ait malların ve gelirlerin, amaca uygun biçimde idare edilip edilmediği Vakıflar Genel Müdürlüğünce denetlenmektedirler. Bu denetim kamu adına vakıf müfettişlerince yapmaktadır. Vakıf yönetimlerinde, derneklerde ve şirketlerde olduğu gibi cemaat adına (genel kurul) denetim yapacak denetçi organı bulunmamaktadır.

Yasalaşması beklenen yeni “Vakıflar Kanunu” tasarısında, cemaat vakıflarına da iç denetim organı kurma imkanı tanınmaktadır. Söz konusu düzenlemede her yıl yapılacak iç denetim sonuçlarının bir rapor halinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderileceği de kayıtlıdır. Tasarı ile, vakıf yönetimlerine, bağımsız denetim kuruluşlarına denetim yaptırabilme olanağı da getirilmektedir. Şeffaflaşma açısından sevindirici bir düzenleme olacağı kanaatindeyiz.

Yorumlar kapatıldı.