İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Agresif Misyonerler, Müslümanlar, Ermeniler

Mehmet Şevket Eygi

AGRESİF (saldırgan, mütecâviz) Misyonerler Son Peygamber Allah’ın Resûl’ü, insanlığa en büyük rahmet olan ve getirdiği din ve nizamın dünyaya barış ve güvenlik sağlayacağı şüphesiz olan o büyük zatı yalanlıyor ve “O peygamber değildir, Kur’an ilahî kelâm değildir, İslam ilahî din değildir” diyorlar. Bu konuda da kendilerine göre birtakım deliller ileriye sürüyorlar. Onların bu inkârları, bu yalanlamaları, bu konudaki delilleri geçersizdir. Madde madde açıklıyorum:

(1) Yahudiler Hazret-i İsa aleyhisselamı yalanladılar, onlara göre Hazret-i Adem’den O’nun (yani İsa’nın) zuhuruna kadar, ondan daha kötüsü yoktur. Yahudilerin Hz. İsa’yı, Hz. Meryem’i, İncil’i inkâr etmeleri nasıl geçersiz ve doğruluktan uzaksa, agresif misyonerlerin Hz. Muhammed’i, Kur’ân-ı Kerim’i İslam’ı inkarları aynı şekilde geçersizdir.

(2) İki bin yıldır Hıristiyanların içindeki birtakım kimseler (ki, bunların içinde birtakım papazlar, fikir adamları, okumuşlar vardır) Hz. İsa’yı inkâr etmişler, Hz. Meryem’e iftira etmişler, küfür sözleri söylemişlerdir. Ateist veya teist olan bu gibi kimselerin Hz. İsa’yı yalanlamaları, O’nu inkar etmeleri nasıl geçersiz ise, agresif misyonerlerin Hz. Muhammed’i ve Kur’ân’ı inkar ve tekzib etmeleri de böyledir, yani geçersizdir, hakkaniyet üzerine değildir.

(3) Bugün dünyada Hazret-i İsa aleyhisselam hakkında üç grup inanç ve görüş bulunmaktadır. Bunların ikisi ifrat ve tefrit, biri i’tidal üzeridir. İFRAT: İsa Tanrıdır, Tanrının Oğlu’dur inancıdır. TEFRİT: İsa yalancıdır, annesi kötü kadındır. İ’TİDAL: Hazret-i İsa Allah’ın Resûlüdür, hak peygamberdir, muhterem annesi Meryem validemiz de iffetli ve yüce bir kadındır. İşte İslam dini ve Müslümanlar bu i’tidal (adaletli ve doğru) dairesi içindedirler.

(4) Hazret-i İsa aleyhisselamın şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: “Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenden üzüm, devedikeninden incir devşirilir mi?” (Matta 7/16). Buradaki “onlardan” maksat yalancı peygamberler, yalancı mesihlerdir. Muhammed Mustafa aleyhisselam Matta’daki bu söze dayanılarak inkâr ve tekzib edilemez. Çünkü 1400 küsur yıldan beri onun dininin meyveleri bellidir. İslam dini insanlığa en faydalı, en temiz, en güzel, en üstüm nimetleri sağlamıştır.

Selahaddin Eyyubî bu meyvelerden biridir. Haçlılar Kudüs’ü aldıklarında 70 bin Müslüman ve Yahudi kestiler, Selahaddin geri aldığında bir tek gayr-i müslimin burnunu bile kanatmadı. İslam’ın yeryüzüne, insanlığa getirdiği iyi meyvelerin, nimetlerin başlıcaları şunlardır: Adalet, güvenlik, hukuk önünde eşitlik; can, mal, ırz, din hürriyet ve emniyeti; fıtrata (insanî boyutlara) uygun bir dünya nizamı ve medeniyet; israfın ve sefahatin ve haram yemenin önlenerek dünya nimetlerinin âdil bir şekilde paylaşımı, Kürre-i Arz’ın şekavetten ve haydutluktan arındırılması, zulmün önlenmesi ve daha saymakla bitmeyecek iyilikler, güzellikler.

(5) Zamanımızda bütün Batılıların Hazret-i İsa’yı referans aldıkları söylenemezse de, ABD Başkanı Bush’un ve iktidar ekibinin Evangelist oldukları ve kendi görüş ve inançlarına göre Hz. İsa’nın yolundan gittiklerini iddia ettikleri inkâr edilemez bir gerçektir. Onların yaptıkları acaba Hazret-i İsa’nın ahlakına, öğretilerine, ilkelerine uygun mudur, yoksa bunlara tamamen ters ve zıt mıdır? Bu sorunun cevabını biz Müslümanlar vermeyelim, insaflı ve mutedil Hıristiyanlar versinler. Nitekim veriyorlar da… Nerede merhamet, şefkat, insaf, bağışlama sahibi Hazret-i İsa, nerede saldırgan ve zâlim Bush ve emrindeki Evangelistler… Savaş esirlerine uluslararası Cenevre konvansiyonunun maddelerini uygulamıyorlar, Müslümanlara çok ağır ve çok çirkin işkenceler yapıyorlar, İslam dünyasında birçok şehri ve ülkeyi yakıp yıkıyorlar, camilerdeki yaralıları bile katl ediyorlar, Kur’ân-ı Kerim’i yerlere atıyor, tekmeliyor, parçalıyor ve sahifelerini tuvalete atıyorlar, hapishanelerde kadın ve erkek Müslümalara tecavüz ediyorlar.

(6) Agresif misyonerler, Evangelistler Peygamberlere iman ettiklerini iddia ediyorlar ve sonra Peygamberlerin sonuncusu ve Hâtem’i olan Hz. Muhammed’i inkâr ve tekzib ediyorlar. Onlara göre, Hz. İsa’nın yönünü çarpıtan ve Teslis inancını çıkartan Tarsuslu Pavlos peygamberdir ama Hz. Muhammed değildir. İnsanlığın bidayetinden Son Peygambere kadar bütün peygamberler istisnâsız TEVHİD inancına bağlı olmuşlardır. Hiçbir hak Peygamber Tevhid konusunda en ufak bir taviz vermemiş, en ufak bir sapma göstermemiştir. Teslisçi Pavlos peygamber oluyor da, Tevhid bayrağını yücelten Hz. Muhammed olmuyor, bu ne biçim inanç, mantık ve anlayıştır?

Ondokuzuncu asırda Osmanlı İmparatorluğu içindeki Hıristiyan unsurlara en fazla zarar verenler, emperyalizmin öncülüğü ve çığırtkanlığını yapan Amerikalı agresif misyonerler olmuştur. Eskiden “Tebaa-i sâdıka denilen ve devlete itaatkâr ve bağlı olan Ermenilerin arasına komitacılık, terorizm, ayrılma, Müslüman düşmanlığı ekenler hep bu agresif misyonerlerdir.

Eskiden savaşa giden Osmanlı Müslümanları, aile fertlerini, hanımlarını ve çocuklarını Ermeni komşularına emanet ederlermiş. Arada bu kadar yakın bağlar, güven, itimad varmış. Sonra bir yandan Amerikan misyonerleri, öbür yandan İngiliz, Rus ajanları Ermenilerin içine girdiler ve onların bir kısmını (tamamını değil) ayarttılar, devlet düşmanı ettiler, Müslüman vatandaş ve komşularına kötü gözle bakmalarına sebebiyet verdiler. Neticede bir fâcia oldu. Kabak bütün Ermenilerin başında patladı. Kurunun yanında yaş da yandı.

Kulaklarımla dinlediğim bir konuyu anlatayım:

1970’li yılların sonunda bir gece yatsı namazını kılmak üzere, Kumkapı’da Ermeni Patrikahnesi’nin yakınındaki küçük bir camiye gitmiştim. Namazdan sonra imam efendi beni caminin bitişiğindeki lojmanına çay içmeye davet etti. Hiç unutmuyorum, çayın yanında yeni kızartılmış sigara böreği vardı. Müezzin efendi de o mecliste bulunuyordu. Sohbet esnasında imam efendi şöyle dedi: “Camimizde mevlit okunduğu zaman, mevlit sahibinin bazı Ermeni kadın komşuları da başlarını örtüp geliyorlar ve hatta Müslümanlar mevlidin bir yerinde ağladıkları zaman onlar da ağlıyorlar…”

İşte eskiden bütün Ermeniler Müslümanlarla böyle geçiniyordu. Müslümanlar da savaşa giderken ailelerini onlara emanet ediyorlardı. Bu güveni, bu iyi münasebetleri, bu anlayışı, bu uyumu kimler berhava etmiştir?.. Misyonerler, Misyonerler, Misyonerler…

Bir gece sohbetinde (1960’larda) merhum Profesör Ali Fuat Başgil, merhum Nurettin Topçu ile birlikte bulunuyordum. Söz 1915 Ermeni tehcirine geldi. Onlar bu hadiseleri yaşamışlar, bizzat şahit olmuşlardı. Ali Fuat Başgil Hoca, nice Müslüman ailenin ağlayarak, yürekleri parçalanarak bazı Ermeni komşularını tavanaralarında sakladıklarını anlatmışlardı.

1915’teki hadiseler, Dönmeler tarafından planlanmıştır. Çünkü o tarihte Anadolu’da ticaret, zenaat, sermaye büyük ölçüde Ermenilerin elindeydi. Dönmeler iktisadî, ticarî, finansla ilgili sahada onların yerini almak istiyordu.

Ermenilere birtakım zulümler yapılmış mıdır? Yapılmıştır ama bunları Müslüman Türkler yapmamıştır. Kimlerin yaptıklarından, tarihi iyi bilenler, hadiselerin içyüzüne vakıf olanlar haberdardır.

(1) Ermeni meselesi dönmelerin işidir.

(2) Agresif Misyonerlerin kışkırttığı Ermeni komitacılarının yaptıklarına misilleme olarak yapılmıştır. Doğu Anadolu’ya, Van’a Rus ordusu girince uyruğu oldukları devletin düşmanı birtakım Ermenilerin yaptıkları zulümler, Müslümanlara nasıl kıydıkları unutulmasın.

(3) Tehcir edilen Ermenileri genellikle, Türk olmayan başka unsurlar öldürüp yağmalamıştır.

Bugünkü bazı güçlü politikacılar agresif Misyonerlere müsahama etmekle, onlara engin çalışma imkan ve fırsatları tanımakla emperyalizme hizmet etmektedir. Misyonerlerin gayesi din ve inanç değildir. Müslüman Türkiye’yi yıkmak istiyorlar, Türk devletini yıkmak istiyorlar, Türkiye’yi parçalamak istiyorlar, ülkemizi ve halkımızı ABD’nin ve İsrail’in, (İsrail’in ve siyonizmin en hararetli taraftarları agresif Evangelist Misyonerlerdir. Onlar bu konuda kraldan daha kralcıdır) bir uydusu veya sömürgesi haline getirmek istiyorlar.

(NOT: Aşağıda künyesini verdiğim internet kaynağından “GİZLİ BİR SAVAŞ: YAHUDİLER ERMENİLERE KARŞI” başlıklı yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum. Bu iki sayfalık yazıda 1915 Ermeni hadiselerinin planlayıcılarının Dönmeler yani Gizli Yahudiler olduğu iddia edilmektedir. http://mitglied.lycos.de/goezelele53)

Yorumlar kapatıldı.