İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sığıntı

Emin Çölaşan

ROMAN yazarı Orhan, Türklüğe hakaret etmiş. Roman yazarı ‘Türklerin 1 milyon Ermeni’yi ve 30 bin Kürt’ü acımasızca öldürdüğünü’ iddia etmiş. Türklüğe hakaretten yargılanacak.

Fakat arkasında yine AB var. Kapitülasyon komiserleri birbiri ardına demeç patlattılar:

‘Bu davada Orhan Pamuk değil, Türkiye yargılanacak. Bu yargılama AB sürecinizi gölgeliyor. Verilecek karar örnek olmalı. (Sakın ola ki ceza almasın.) Bu dava hukukun üstünlüğü ve yargı reformunun testi olacak. Bunları savcılarınıza ve hákimlerinize anlatın. Bu dava düşmezse AB’ye giremezsiniz.’

Dünkü davaya AB ekibi olarak katıldılar, entel romancının yanında yerlerini aldılar. (Ekipte ‘Atatürk resimleri devlet dairelerinden indirilsin’ diyen İngiliz parlamenter Duff da vardı.)

Yargıya baskı işte budur. Adalet Bakanı dahil bir kişi çıkıp ‘hop dedik beyler, hiç değilse yargımıza müdahale etmeyin, işlerimize karışmayın, hariçten gazel okumayın’ demedi, diyemedi.

Elbette diyemez!.. Çünkü dava dosyası Adalet Bakanlığı’na gönderilmişti. Şimdi iki seçenek var. Davanın devam edip etmeyeceğine, ya da düşüp düşmeyeceğine Cemil Çiçek karar verecek.

Verilecek kararı size şimdiden açıklıyorum:

‘Bakanlığımız dosyayı incelemiş ve davanın düşmesine karar vermiştir. Pamuk yargılanmayacaktır.’

Böylece, başımıza çökmüş olan AB takımına kendilerini affettirecekler. Onlara hoş görünecekler.

‘Biz sizin yolunuzdayız, sizin sözlerinizden dışarıya asla çıkmadık ve çıkmıyoruz’ mesajını bir kez daha bu fırsattan yararlanıp verecekler.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül konuştu: ‘Pamuk’un hapis cezası alacağına inanmıyorum.’

Nereden biliyor? Bu sözleri hangi yetkisi ve sıfatıyla söylüyor?

Adalet Bakanı Cemil Çiçek dünkü Akşam Gazetesi’ne konuştu:

‘Dava düşse de rahatlasak.’

Kendisi düşürecek, kendisi rahatlayacak! Vay aman, ne durumlara düştük.

***

Şimdi siz gelin, ‘Türkiye’de yargı bağımsızdır’ diyenlere inanın!

Rektör Yücel Aşkın davasında yaşanan trajedi sorulduğunda ‘Biz karışmayız, bağımsız yargı kararını kendi veriyor’ derler.

Romancı Orhan davasında devreye AB girince elleri ayakları birbirine dolanır.

Utanarak yazıyorum, bu AB küstahlığını daha çook yaşayacağız.

AB’ye ‘dur’ diyecek bir makam, bir merci yok.

Dünkü duruşmada olanları izlediniz. Yine heyet halinde gelmişlerdi. O kadar ki, içlerinde ne idiği belirsiz, yurtdışında yaşayıp bize ahkám kesen, nasihat vermeye kalkışan ‘Türkler!’ bile vardı.

***

İnsanoğlu -eğer onurunu ve şerefini tümüyle yitirmediyse- böyle yabancı güçlerin koruması altına girmekten utanır. Kendi işini kendi görür. Hele yabancılara, emperyalist güçlere sığınmayı onursuzluk sayar.

Dışarıda bülbül gibi öterken, ‘Türkler 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürdü’ derken cakasından geçilmiyordu. Fakat bu sözlerin hesabını yargı önünde vermeye gelince korku dağları bürüdü.

‘Aman AB, yetiş imdadıma! İyi bastırın, kalabalık gelin ki etkili olsun!’

Vallahi bu kadarına pes!

Türkiye Cumhuriyeti değil, sanki kapitülasyonların altında inim inim inletilen hasta adam Osmanlı’nın çöküş dönemi. Utanalım, utanalım.

EGELİLERE ÇAĞRI

Önümüzdeki cuma günü -23 Aralık- Türkiye’de yüz kızartıcı, utanç verici, iğrenç bir olayın 75. yıldönümü.

Yedeksubay Asteğmen Kubilay, o gün Menemen İlçesi’ni basan yobazlar tarafından şehit edilmiş, sonra aynı adamlar tarafından başı kesilmişti. Yobazlar ayrıca iki bekçiyi şehit etmişti.

Bu olayın her yıldönümünde Menemen’de törenler düzenlenir. Bu yıl törenlerin özellikle görkemli olması gerekiyor.

Başta İzmir olmak üzere bütün Ege o gün Menemen’e akmalı, bu iğrenç olayı 75. yılında bir kez daha lanetlemeli.

Aradan bunca yıl geçmiş. Bizler duyarsız kaldıkça onlar azgınlaşıyor. O günlerde kinlerini baş keserek ortaya koyanların devamı yine ortalıkta geziniyor.

Menemen önümüzdeki cuma günü sizleri bekleyecek.

Yorumlar kapatıldı.