İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ayağımıza kurşun sıktık

Taha Akyol

BAŞKA ne diyeyim, bilmiyorum. Orhan Pamuk davasında Türkiye olarak kendi ayağımıza kendi ellerimizle kurşun sıktık!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Orhan Pamuk’u sorguladı, takipsizlik kararı verdi. Olay kapanmıştı. Bir gazete Orhan Pamuk vatanı satıyor diye manşet attı. Bazı vatandaşlar savcılıklara başvurdu, şikâyetler Şişli Savcılığı’na intikal etti. İstanbul Başsavcısı’nın takipsizlik kararından habersiz, Şişli Savcısı Orhan Pamuk hakkında dava açtı.

Aynı konuda bir savcılığın takipsizlik kararı, diğer savcılığın dava açma kararı!

İyi mi?!

Şişli Savcısı davayı açmadan önce Adalet Bakanlığı’na sordu, Adalet Bakanlığı 1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni kanuna göre bizim davaya izin verme veya vermeme yetkimiz yok diye cevap verdi.

Bu cevap dosyada iken, dava açıldı, dosya mahkemeye intikal etti…

Mahkeme işlemleri…

Yeni Ceza Usul Kanunu’nda 174. madde bir yenilik getirdi. Buna göre, mahkeme, savcının hazırladığı iddianamede önemli bir eksiklik görürse, davayı açmadan dosyayı savcılığa “iade” edebilir.

Pamuk davasının açıldığı Asliye Ceza Mahkemesi’nin hâkimi, madem eski kanuna göre Adalet Bakanlığı’nın iznini gerekli görüyor, daha başta, iddianame eline geldiğinde, bu 174. maddeye göre dosyayı savcılığa iade edebilirdi; “Bakanlıktan izin almalısınız” diye.

Hayır, bunu yapmadı, davayı kabul etti, 16 Aralık’ta duruşma yapılmasına karar verdi.

Aylar geçti… 16 Aralık gününe 14 gün kala, yani 2 Aralık’ta mahkeme, “bakanlıktan izin alma” yazısı yazmayı kararlaştırdı! 7 gün itiraz süresi var, araya cumartesi-pazar girdi; duruşmaya üç gün kala dosyanın Ankara’ya ulaşması, bakanlıkta incelenmesi, cevabın yazılıp geri gönderilmesi mümkün müydü?

Değildi tabii!

İyi mi?!

Bütün işlemler geçen aylar içinde yapılamaz mıydı?

Dosyada mevcut takipsizlik kararı ve bakanlığın “Bizim yetkimiz kalmadı” şeklindeki yazısı yeterli değil miydi?! Bakanlık zaten görüş bildirmemiş miydi?

Bütün bu usuli işlemlerdeki yavaşlık, özensizlik, dikkatsizlik sebebiyle “Kendi ayağımıza kurşun sıktık” diyorum.

Başka ne diyeyim!

Birkaç kurşun!

Hatta birkaç kurşun sıktık!

Usuli işlemlerdeki sakarlıklarımız! Kime anlatabilirsiniz? Herkes Orhan Pamuk’a sistemli, planlı bir adli baskı olduğunu sanıyor. Kim, hangi makam yapmış bunu? Hükümet rahatsız. Asker bu defa işin içinde gözükmüyor.

Usuli işlemlerdeki sakarlıklar…

Kendi ayağımıza kurşun sıkmak değil mi?!

Ya dışarıdaki olaylar, kaba ve ürkütücü gösteriler!

Dünya medyası Türkiye’yi bu görüntülerle verdi! Bazı Avrupalıların “Türkiye yargılanıyor” sloganıyla!

Ayağımıza kurşun sıktık!

Madem en başta suç görülmeyerek takipsizlik kararı verilmişti; Orhan Pamuk dosyası sessiz, basit bir adli işlemle kapanır biterdi. Bu kadar gürültüye, bu kadar sansasyona sebebiyet vermeden, Türkiye için bu kadar ağır imaj zedelenmesine sebep olmadan “olaysız” geçecek basit bir adli işlemi, bu hale getirdik!

Ayağımıza kurşun sıktık, kurşunlar sıktık!

Orhan Pamuk, dün tanınmış bir yazardı; şimdi bu sakarlıklar ve sokak gösterileri onu dünya medyasında bir de “özgürlük savaşçısı” payesiyle ödüllendirdi!

Aferin…

Yorumlar kapatıldı.