İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Orhan Pamuk´un davası durduruldu



Türkiye’yi Avrupa Birliği (AB) nezdinde zor duruma düşüren Orhan Pamuk davası Şişli Adliyesi’nde bugün yapıldı ve Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223. maddesinin 8. fıkrası, eski TCK’nın 2. maddesinin 2. fıkrası, 159. maddenin 1. fıkrası ve 160. maddenin 2. fıkrası uyarınca kovuşturmanın izne tabi olması nedeniyle davanın durdurulmasına, dosyanın dönüşünün beklenmesine” karar verdi ve duruşmayı 7 şubat 2006 tarihine erteledi.

Pamuk’a destek ve protesto etmek için gelenlerin çoğunlukta olduğu duruşma sonrasında, arbade yaşandı.

Davanın görüleceği Şişli Adliyesi sabahın erken saatlerinden itibaren çok sayıda yerli ve yabancı basın mensubunun akınına uğradı. Adliye önüne canlı yayın araçları yerleştirildi. Adliye’nin çevresinde ve içinde, güvenlik kuvvetlerince önlemler aldı.

Pamuk’a destek vermeye ve davayı izlemeye gelen Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu’ndan Daniel Cohn-Bendit, Cem Özdemir, Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Hollandalı Camiel Eurlings, Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komisyonu Başkanı Joost Lagendijk’in de aralarında bulunduğu AP milletvekilleri, Türkiye’den Yaşar Kemal, Ahmet Altan, Hrant Dink’in de aralarında bulunduğu çok sayıda yazar, aydın, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri, gazetecilere duruşma öncesi davanın seyriyle ilgili görüşlerini aktardı. Pamuk’a destek veren açıklamalarda bulunan katılımcılar , davanın seyrinin Türkiye için önemine dikkat çekti.

Daha sonra, yazar Orhan Pamuk’un, İsviçre’de yayınlanan bir dergide yer alan ropörtajdaki sözleri nedeniyle “Türklüğü alenen aşağılamak” suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı.







SALONDA İZDİHAM VE ARBEDE



Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın tarafları, önceden belirlenen daha geniş olan Şişli 1.

Asliye Ceza Mahkemesi salonuna alındı ve arbadenin yaşandı.

Çok sayıda kişi duruşma salonuna giremedi. Bu durum üzerine bazı avukatlar, salonda bulunan Avrupa Parlamentosu heyetine tepki gösterdi ve yabancı parlamento mensuplarının salonda bulunmasının Türk mahkemesinin yargı bağımsızlığını etkilediğini savunan açıklamalar yaptı. Avukatlar, Avrupa Komisyonu’nun Türk yargısını denetlemeye gelemeyeceğini dile getirdiler.

Daha sonra mahkeme salonuna gelen hakim, salondaki kalabalığın nedenine ilişkin soru yöneltti. Bunun üzerine bazı avukatlar, “Bağımsız yargımızı denetlemeye gelmişler efendim” diye yanıt verdi.

Hakimin gelişiyle saat 11.05’te başlayan duruşmaya, Pamuk 11.10’da alındı. Hakim, dosya incelemesinde, 2 Aralık 2005 tarihli kararla suç tarihi itibariyle sanığın eyleminin 765 sayılı TCK’nın 159/1. maddesine uyabileceği ve sanık lehine olan bu madde sebebiyle aynı kanunun 160/2. maddesi uyarınca takibatın yapılmasının Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi olduğunu söyledi. Hakim, bu gerekçeyle dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini bildirdi.



PAMUK’UN AVUKATI İNANICI’NIN SÖZLERİ



Pamuk’un avukatı Haluk İnanıcı söz alarak, müvekkilinin çağırıldığını ve mahkeme huzura geldiğine dikkat çekti ve “İddianame bize geldi. Dosya gönderilmiş de olsa müvekkilimin sorgusunun yapılmasını etkilemez” dedi.

İnanıcı, müvekkilinin yargılandığı “Türklüğü alenen aşağılamak” suçunun kişisel bir zarar oluşturmadığını belirterek, bu nedenle müdahil makamının boş kalması gerektiğini söyledi. Müdahil avukat olmak isteyen avukatların talebinin reddedilmesini isteyen İnanıcı, davanın duruşma gününün şikayetten 7 aydan sonraya verilmesini de eleştirdi. İnanıcı, bu kadar uzun süre sonraya verilmesi nedeniyle iddianamede bazı değişiklikler yapılması gerektiğini ancak bunların yansımadığını dile getirdi. Pamuk hakkında dava açıldığı zaman geçerli olan TCK’nundaki şart nedeniyle Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması gerektiğini hatırlatan İnanıcı, bu nedenle mahkeme ile Cumhuriyet savcılığı arasında bir takım yazışmalar yapıldığını, bu yazışmaların hiçbirinden haberden olmadıklarını kaydetti. İnanıcı, bu nedenle adil yargılama hakkının ihlal edildiğini ve bu sürece müdahil olamadıklarını dile getirdi. İddianameden alıntılarla konuşmasını sürdüren avukat İnanıcı, suçun tarihi ve basın suçu mu olduğu konusunda görüşlerini ifade etti. İnanıcı, “dava açma süresi düşmüştür, süre dolmuştur” diyerek, Pamuk’un suç işlediği gün ile davanın açıldığı gün arasında zaman aşımı olması nedenilme iddianamenin düşmesi gerektiğini savundu.

Pamuk’un yedi aydır manevi baskı altında tutulduğunu, bir an önce yargılamanın başlaması gerektiğini ve mahkemenin Adalet Bakanlığı’nın yazısının beklenmesine gerek olmadığını kaydetti.

Duruşma sırasında İnanıcı ve müdahil olmak isteyen avukatlar arasında zaman zaman konuşmalar olunca hakim, “Lütfen bir birinizle konuşmayın, ben söz verdiğim zaman konuşun” dedi.

Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223. maddesinin 8. fıkrası, eski TCK’nın 2.

maddesinin 2. fıkrası, 159. maddenin 1. fıkrası ve 160.

maddenin 2. fıkrası uyarınca kovuşturmanın izne tabi olması nedeniyle davanın durdurulmasına, dosyanın dönüşünün beklenmesine” karar verdi ve duruşmayı 7 şubat 2006 tarihine erteledi.



DURUŞMADAN İLGİNÇ ANLAR



Yazar Orhan Pamuk’un duruşmasına “müşteki” sıfatıyla katılan avukat Kemal Kerinçsiz’in sözlerini tutanağa geçirirken yanlışlıkla “sanık avukatı” diyen mahkeme hakimine, Kerinçsiz, “Sanık müdefisi değilim, aman efendim. Üzülürüm” dedi.

Pamuk’un avukatı Haluk İnanıcı’nın konuşmasının ardından duruşmaya “müşteki” sıfatıyla bulunan Kemal Kerinçsiz’e söz verildi. Bunun üzerine İnanıcı yeniden söz alarak, Kerinçsiz’in konuşma hakkı olmadığını, katılma talebi kabul edildiği takdirde konuşabileceğini dile getirdi. Bunun üzerine taraflar arasında tartışma yaşandı.

Mahkeme hakimi, Kerinçsiz’e celse arasında verdiği dilekçelere ilişkin diyeceklerini sordu. Kerinçsiz, müştekiler hakkında davaya katılmaları konusunda bir karar verilmeden dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtti. Dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi konusunda İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunduklarını ifade eden Kerinçsiz, mahkemenin de dosyanın acilen istenmesine karar verdiğini kaydetti. Kerinçsiz, dava konusu eylemin yurtdışında meydana geldiğini, dolayısıyla TCK’nın 159. maddesinin 4. fıkrası kapsamında olduğunu, 160. maddenin 2. fıkrasının 159.

maddenin 4. fıkrasını kapsamadığını söyledi. Bu nedenle dosyanın Adalet Bakanlığı’ndan geri istenmesine karar verilmesini isteyen Kerinçsiz, CMK’nın 223. maddesinin 8.

fıkrasına göre durma kararı verilmesi gerektiğini ifade etti.



“ÜZÜLÜRÜM”



Hakim, Kemal Kerinçsiz’in sözlerini tutanağa geçirirken yanlışlıkla “sanık avukatı” demesi üzerine Kerinçsiz’in “Sanık müdafisi değilim aman efendim. Üzülürüm” karşılığı verdi. Kerinçsiz’in sözlerine salonda bulunanlar tepki gösterdi ve çıkan tartışmayı da Mahkeme Başkanı Hakim Metin Aydın yatıştırdı.

İddianamede “ihbarcı”, duruşmaya da “müşteki” sıfatıyla katılanlardan Mehmet Üçok ise, duruşma öncesinde mahkemeye verdiği 2 sayfalık dilekçesini tekrarladığını söyledi.

Talepler konusundaki görüşü sorulan Şişli Cumhuriyet Savcısı Hasan Bölükbaşı, dava dosyasının izin alınması amacıyla Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini bildirdi.

Bölükbaşı, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca durma kararı verilmesi ve dosyanın Adalet Bakanlığı’ndan dönüşünün beklenmesini istedi. Hakim ise CMK’nın 223. maddesinin 8.

fıkrası ve eski TCK’nın 2. maddesinin 2. fıkrası, 159.

maddenin 1. fıkrası ve 160. maddenin 3. fıkrası uyarınca kovuşturmanın izne tabi olması nedeniyle davanın durmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı’ndan dönüşünün beklenmesine karar verdi.

Hakim, dosya dönüp kovuşturma izni verildiğinde sanığa yeniden davetiye çıkarılmasını, şikayetçilerin katılma taleplerinin dosyanın bakanlıktan dönüşünden sonra karara bağlanmasına hükmetti. Duruşma 7 Şubat 2006 tarihine ertelendi.



İDDİANAMEDEN



Şişli Cumhuriyet Savcılığı’nca 30 Haziran 2005 tarihinde hazırlanan iddianamede, Pamuk hakkında, İsviçre’de yayınlanan “Das Magazin” adlı haftalık dergide yer alan ve Aktüel Dergisi’nin Şubat-Mart 2005 sayısında da çevirisine yer verilen röportaja ilişkin Kırklareli Merkez E Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlü olarak bulunan Sebahattin Zorlu ve Kayseri’nden Mehmet Özet’in şikayet başvurusunda bulunmaları üzerine soruşturma başlatıldığı belirtiliyor.

İddianamede, yazar Orhan Pamuk’un İsviçreli bir gazeteciyle yaptığı söyleşide, “30 bin Kürdü ve bir milyon Ermeni’yi öldürdük.

Türkiye’de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum” şeklinde beyanları olduğu kaydediliyor.

Bu söyleşinin 2 ay sonra İsviçre’de, daha sonra da Türkiye’de yayınlandığı belirtilen iddianamede, Pamuk’un sözleriyle “Türklüğü alenen aşağıladığı”nın anlaşıldığı öne sürülüyor.

İddianamede, Pamuk’un yeni TCK’nın 301. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.



BAKANLIK DAVAYI NASIL ETKİLEYEBİLİR?



Adalet Bakanlığı’nın vereceği karar, yazar Orhan Pamuk hakkındaki ‘Türklüğe hakaret’ davasının sonucunu doğrudan etkileyecek.

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dava dosyasını Adalet Bakanlığı’na göndermesi, yargının davada geri adım atması ve Pamuk’un yargılanıp yargılanmamasına ilişkin kararı siyasi erke bırakması anlamına geliyor.

Adalet Bakanlığı’nın izin verip vermemesine göre yargı süreci devam edecek ya da dava düşecek.

Pamuk’un avukatı Haluk İnanıcı’nın yazılı açıklamasına göre, ‘Türklüğü alenen aşağılamak’la suçlanan Pamuk için eski ve yeni TCK’da 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.

Ancak Pamuk’un eski TCK’ya göre yargılanmasının tek avantajı, söz konusu suçtan sanık ‘lehine’ yargılama yapmanın Adalet Bakanlığı iznine bırakılması. (Eski TCK’nın 160/2 maddesi: Sanık lehine takibat yapılması Adalet Bakanlığı iznine tabi tutuluyor.)

2 aralıkta bu durumun sanık lehine olacağı yönünde ara karar alan Şişli İkinci Asliye Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı’nın görüş bildirmesi için dosyayı Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

Başsavcılık da, dava dosyasını duruşma gününe üç gün kala sanığın yargılanıp yargılanmayacağını karara bağlayacak olan Adalet Bakanlığı’na gönderdi.

Yorumlar kapatıldı.