İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk Diline Musallat Olan Ermeniler

Muhiddin Nalbantoğlu

Oldum olasıya Türk dili üzerine yazı yazan veya lügat hazırlayıp yayınlayanlar arasında Ermeni asıllı Türk vatandaşları bir hayli çoktur. Bunlar hazırladıkları lügatlerde kaynağı Türkçe olan pek çok kelimeyi Ermeniceden alınmış gösterirler. Hatta 1912”lerde Londra”da Dikran Kelekyan imzası ile basılan Türk dilinin etimolojik sözlüğü adlı eseri bu saptırma olayı konusunda adeta bir şaheserdir. Vaktiyle Nihad Sami Banarlı ile onun sınıf arkadaşı olan Prof. Tahsin Banguoğlu arasındaki bir tartışmaya şahit olmuştum. Banarlı “örneğin” kelimesinin Ermenice ”orinak”dan alınmış uyduruk bir kelime olduğu hususunda “Örneğin Faciası” başlığı ile adeta bir kampanya sürdürüyordu. Banguoğlu : Bu kelime Türkçe”dir. Türkçe”nin kaidelerine de uygundur, diyordu. Banarlı kendisini doğrulayan kaynak olarak yukarıda adını zikrettiğimiz Ermeniden “Büyük Türk Lügati”ne aktarılan ”örneğin” kelimesinin Hüseyin Kâzım Kadri”nin fikri olduğunu söyleyip Banguoğlu”nu ikna etmiş oldu. Oysa yıllarca sonra Banguoğlu, şimdilerde yayınlanan üç ciltlik “Kubbealtı Lügati, Misalli Büyük Türkçe Sözlük” için yeniden taradığı H.K. Kadri”nin bu eserindeki ”örneğin” kelimesinin H. Kâzım”ın da orada kaynak gösterdiği gibi Dikran Kelekyan”dan alındığını öğrenen Banguoğlu dehşetli kızmıştı. Çünkü bu sonuca ulaştığında Nihad Sami Banarlı vefat etmiş durumda idi. Dolayısı ile kendisine Hüseyin Kâzım”ın bunu Ermeninin yanıltıcı eserinden aldığını söyleyememişti.

Bugün de gördüğümüz gibi, bu Dikran”dan sonra Bedros Keresteciyan, Agop Martaryan, Parseh Tuğlacıyan gibi pek çok Ermeni, Türkçe Sözlük adı ile yayınladıkları eserlerinde hep iştikakı öz Türkçe olan kelimeleri bile Ermeni kaynaklı göstermektedirler. Kubbealtı Lügati aynı zamanda bunlara en güzel cevaptır. Bu akşam Kubbealtı Kültür ve Sanat Vakfı”nın merkezinde bu emsalsiz bir âbide durumundaki sözlüğün tanıtım töreni yapılacaktır.

Günün Fıkrası

Keçecizade Fuat Paşa”nın sadrazamlığında İstanbul”un ermeni zenginlerinden biri ölmüştü. Katolik Ermeniler, bu zatın ölümünden az evvel Katolik mezhebine girdiğini söylüyorlardı. Gregoriyenler ise onun kendi mezheplerinde iken öldüğünü iddia ediyorlardı. Ölünün çok zengin olması her iki kiliseye iddialarında ayak diretiyordu. Münakaşa, ihtilâf, gürültü Katoliklerle Gregoriyenler arasında kavgalara, tehlikeli dövüşlere varmak istidadını gösterince mesele hükümete aksettirildi. İki taraf da sadrazamdan hakem olmasını rica ettiler. Bu ince zekâ, zarafet ve hazır cevaplılığı ile şöhreti bulmuş olan sadrazam evvelâ Katolik Ermenileri dinledi ve meseleyi iki sual ile halletti.

– Müteveffanın Katolik olarak öldüğüne emin misiniz? dedi. Katolikler hemen cevap verdiler :

– Tamamiyle eminiz.

– Demek ki müteveffanın ruhuna siz sahip bulunuyorsunuz.

– Evet.

– O halde insaf edin, cesedi de Gregoriyenlerin olsun.

Yorumlar kapatıldı.