İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fatih’in Hıristiyan olduğunu iddia eden mektup düzmece çıktı

Osmanlı tarihinin tartışmalı konuları üzerine yaptığı çalışmalarla yeni ufuklar açan Dr. Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayali” adlı yeni kitabında da geçmişin bilinmeyen sayfalarını aralamaya devam ediyor.

‘Fatih’in öz annesi Hıristiyan mıydı, değil miydi?’, ‘Osmanlı padişahları niçin hacca gitmedi?’, ‘Osmanlı’ya Türkler mi hakimdi Yahudiler mi?’, ‘Osmanlı, Rusya İmparatorluğu’nun kurulmasına niçin yardım etti?’, ‘Osmanlı, Türk devleti miydi?’, ‘Osmanlılar, Türkleri aşağılayıp, Anadolu’yu ihmal mi etti?’, ‘Türkçe, Osmanlı’nın resmî dili miydi?’, ‘İlk Osmanlı parası hangi padişah devrinde basıldı?’, ‘Osmanlı neden Rumeli’nin İslamlaşmasına büyük önem verdi?’, ‘Fatih’in Hıristiyan olduğuna delil olarak gösterilen düzmece mektubu kim yazdı?’, ‘Sokollu hain miydi?’, ‘Celali İsyanları, askerî bir isyan mıydı?’, ‘Genç Osman, devletin başkentini Kahire’ye neden taşımak istedi?’ ve ‘IV. Murad neden içkiyi yasakladı?’ gibi daha onlarca sorunun cevabını, arşiv belgelerine ve tarihî kaynaklara inerek açıklayan Afyoncu’nun kitabı, gerek meslektaşları arasında ve gerekse kamuoyunda epey tartışılacağa benziyor.

Fatih’i Hıristiyan gösteren düzmece mektup

Afyoncu, İstanbul’u fethettikten sonra Hıristiyanların burada yaşamasına müsaade eden Fatih’i gizli Hıristiyan olmakla suçlayan tarihçileri art niyetli olarak nitelendiriyor. Afyoncu, bu tarihçilerin en büyük dayanak noktası olarak sunduğu ve bizzat Papa II. Pius’un Fatih’e hitaben yazdığı mektubun da düzmece olduğunu ortaya koyuyor. Meğer, Fatih’i Hıristiyanlığa davet için Papa tarafından kaleme alınan mektup ne Fatih’e yollanmış ne de bu mektuba padişah bir cevap yazmış. Mektubu kaleme alan papa, Fatih’in ağzından buna bir de cevap uydurmuş.

Fatih’in annesi Hıristiyan değildi

Erhan Afyoncu, Fatih’in öz annesinin Türk ve adının da Hüma Hatun olduğunu söylüyor. Fatih’in annesinin Hıristiyan olduğunu iddia edenlerin, padişahın ‘Hıristiyan kadının en yücelerinden anam Despina Hatun’ şeklindeki mektubunu delil olarak gösterdiğini belirten Afyoncu, “Bu mektuptaki Mara Despina, Fatih’in üvey annesidir. Mara, dinini değiştirmemiş ve ölene kadar da Hıristiyan kalmış. Bazı tarihçiler bunu bilerek ya da bilmeyerek karıştırıyor.” diyor. Prof. Dr. Halil İnalcık da son kitabı ‘Tarihçilerin Kutbu’nda Fatih’in annesinin cariye ve Hıristiyan olduğunu iddia etmişti.

Osmanlı, Rusya’nın kurulmasına yardım etti

Osmanlı Devleti’nin XV. yüzyılda izlediği siyaset, sonraki yıllarda kendi başına büyük dert açtı. Bu dönemde küçük bir şehir devleti olan Moskova Knezliği, Altınordu’nun baskısı altındaydı. Osmanlı, Altınordu’ya karşı Rusya’yı destekledi. Kırım Hanı Mengli Giray’ın 1502’de vurduğu darbe ile Altınordu Devleti’nin sona ermesinden sonra Moskova; bağımsızlığını kazanarak ilk önce çevresindeki diğer Rus knezliklerini, daha sonra da Sibirya’ya kadar olan sahada ve Kafkaslar’daki Türk hanlıklarını ele geçirdi. Moskova knezleri Osmanlılarla yapılan kürk ticareti sayesinde önemli gelirler elde etmişlerdi. Osmanlı-Rus dostluğu, III. İvan’ın Volga Havzasındaki Altınordu kalıntıları olan Kazan (1552) ve Astrahan’ı (1556) ele geçirmesine kadar sürdü. Osmanlı’nın verdiği destek Büyük Rus İmparatorluğu’nun doğmasına yardımcı oldu.

IV. Murad içki ve tütünü neden yasakladı?

İçki ve tütünü yasakladığı için epeyce eleştirilen IV. Murad’ın, yasaklayıcı tutumunun nedeni ortaya çıktı: “1633’teki büyük İstanbul yangını, şehrin beşte dördünü yok etmişti. Bu yangını, kahvelerde tütün ve içki içen sonra da sızan insanların çıkardığı şeklinde bir kanaat oluştu. Mağdur olan halk, devleti kıyasıya eleştirmeye başladı. Otoritesini daha yeni kurmaya başlayan padişah, bu durum karşısında bir fermân yayınlayarak kahvehaneleri ve meyhaneleri kapattı. Alkol bağımlısı Bekri Mustafa’yı kendi yanına aldı. Ancak sıkı denetimlere rağmen bu yasak ihlal edildi. Halk, yeraltına inen meyhanelerde paralo ve şifre ile girerek içki ve tütün içmeye devam etti.”

Osmanlı padişahları niçin hacca gitmedi?

Osmanlı padişahları ve hanedanları hacca gitmemiştir. (Cem Sultan haricinde) İmparatorluğun sona ermesinden sonra son padişah Vahdeddin; hacca gitmiş, ancak eşkıya saldırısı sebebiyle haccını tamamlayamamıştır. Osmanlı’dan önceki Türk devletlerinin hanedanları da hacca gitmedi. Osmanlı’nın yönetim sistemi, yaklaşık dokuz ay süren hac yolculuğu sebebiyle merkezden bir hükümdarın ayrı kalmasına müsaade etmemekteydi. Böyle bir yolculuğa çıkan padişahın döndüğünde tahtını kaybetmiş olması ihtimali oldukça yüksekti. Osmanlı padişahları hacca gitmek yerine, kendi yerlerine birden fazla vekil göndermişlerdir.

13.11.2005

Abdullah Kılıç

İstanbul

Yorumlar kapatıldı.