İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hrant Dink davasında gerekçeli karar hepimizin aklından geçtiği gibi: `Türk´ü aşağılamıştır´

Arslan Tekin

Hrant Dink hakkında peşin hükümle yazmak istemem. Kendisini tanırım. Çok satan bir gazetede röportaj yazarıyken, sırf “diyalog” için Türk-Ermeni İş Konseyi Başkan yardımcısıyla gazeteye kadar gelmişti. (Daha o zaman sol çevrenin dışında fazla bilinen bir isim değildi.)

O bir Ermeni milliyetçisi… Solculuktan geldiği için bunu kabul etmek istemez ama hakikat budur. Ben de Türk milliyetçisiyim… “Milliyetçiler” önce birbirlerini anlamalıdırlar. Bunu her fırsatta söyledim. Komünistlikten gelme solcularımız beynelmilel… “Türk” hariç herkes haklıdır onlara göre… Bunları başka milletlerin mensupları çok çabuk kandırır ve yanlarına çekerler. (Aralarına “Yeni İslâmcılar” da katıldılar. “Müslüman” kimliğiyle çoğu ateist olan ve dinsizliğini de “mertçe” ortaya koyan bu adamlarla nasıl işbirliğine giderler, şaşıyorum!)

Mühim olan bu ülkeye sahip çıkanlarla anlaşabilmek… Türk milliyetçileriyle birbirinizi anlamazsanız, problem hiçbir zaman halledilemez.

* * *

Hrant Dink”in ağzından “diyalog” sözü çıkınca tam aradığım, demiştim. (“Diyalog” artık başka manaya çekildiği için, karşılıklı konuşmayı kastettiğimi belirtmeliyim.)

Hrant Dink ve arkadaşıyla uzun bir röportaj da yaptım. Belki ilk defa bir “milliyetçi-muhafazakâr” gazetede Ermeni meselesi bu kadar açık tartışılmış olacaktı.

Ve… İlk defa bir mülâkatımı yayınlatamadım. Gazetenin genel yayın müdürü okuyucudan korktu. Hâlbuki benim samimiyetimden okuyucunun hiç kuşku duymayacağını adım gibi biliyordum.

Ayrıca haftalık bir dergide de yazıyordum. O dergiye gönderdim… Derginin sahibi de tanınmış bir isim. O da çekindi.

(Şunu açıklamalıyım: Şu sıralar Hrant Dink”le yapılmış mülâkatlar “muhafazakâr” gazetelerde de çıkıyor. Hepsi “yalaka” mülâkat. Bu mülâkatçıların isimlerini verip de rencide etmek istemiyorum. Böyle mülâkat olmaz!)

Hrant Dink”e e-mail attım… “Seninle ve arkadaşınla yapılmış mülâkatı ”Agos”ta yayınla!”… Mülâkatın başına kısa bir not düştüm… “Milliyetçi-muhafazakâr” gazete ve dergide yayınlatamadığımı belirttim. Onun başında bulunduğu, Ermenilere hitap eden gazetede yayınlayacağını sanıyordum… O da cesaret edemedi!

Sonra Ermeni meselesi alıp başını gidince Hrant Dink öne çıktı… Herkes onu konuşturdu. O konuştukça açık verdi ve asıl niyetini ortaya koydu. Bu kadar “sevgi” daha cesaretlendirdi. Sonunda kendisini mahkûm ettiren o “zehirli kanı” işledi.

Biliyorsunuz, kendimi “bilirkişi!” tayin etmiş ve bu yazı serisini iki gün yorumlamıştım. Yorumlarken, Mahkemenin “gerekçeli kararı” daha açıklanmamıştı. Yani mahkeme neye göre Hrant Dink”in “Türklüğü tahkir ve tezyif ettiği” kararına vardığını bilmiyordum.

Bilirkişi raporunun tamamını okumuştum, Hrnat Denk”in o yazı serisini de… Bilirkişi asıl mühim noktaları atlayarak yazının bütünü içinde “suç oluşmadığı” neticesine varıyor. O noktalar görülmedikten sonra zaten öyle…

* * *

Şişli 2.Asliye Ceza mahkemesinin iki noktadan ceza verebileceğini düşündüm. Biri Türkleri Diaspora Ermenileri gibi Klinik vak”a olarak görmesi (Bu Türklere çok ağır bir bühtandır!), diğeri de herkesin üstünde durduğu ”Türk”ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni”nin Ermenistan”da kuracağı asil damarda mevcuttur.” sözü… Mustafa Kemal”in Gençliğe hitabesindeki herkesin bildiği son paragrafı alaya almıştı. (H. Dink sonra “Atatürk”ün bu sözünü çok sevirim .”diye açıkladı ama, bu Atatürk”e telmihen söylediği sözlerinin sevgiyle alâkası almadığını aslında kendisi de bilir.)

* * *

Şişli 2.Asliye Ceza mahkemesinin gerekçeli kararı açıklandı. Mahkeme de aşağı yukarı benim vardığım neticeye varmış:

“Bu toprağın her karesi kanla sulanmıştır. Atatürk, bu vatanın bu kanla kurtulduğunu gayet iyi bildiği için, gençliğe her zor koşulda muhtaç olduğu kudretin bu kanda olduğunu söylemiştir. Oysa sanık, bu kanın zehirli olduğunu ifade etmiştir. Bu Türk atalarına, şehitlere, milleti meydana getiren değerlere saygısızlıktır ve tabii ki aşağılayıcı, inciticidir.”

Gerekçeli karada “Bu Türk atalarına, şehitlere, milleti meydana getiren değerlere saygısızlıktır ve tabii ki aşağılayıcı, inciticidir.” deniliyor.

“Ata”, “şehit”, “millet”, Türk milliyetçilerinin argümanlarıdır. Banim de söylediğim bu idi: Hrant Dink Türk milliyetçiliyle dalga geçmiştir.

Yorumlar kapatıldı.