İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yasakçılara alkışlar

Haluk Şahin

Dün CNN TÜRK’ün ajansında Bahadır Kaleağası bildirdi: Türkiye’de bir mahkemenin Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılacak olan Ermeni konferansını durdurduğu haberi, Avrupa Parlamentosu’nda yapılmakta olan Ermeni konferansına katılanlarca alkışlarla karşılanmış!

Türkiye karşıtı görüşleriyle tanınan Avrupa Ermeni Federasyonu’nca düzenlenen ve Türk düşmanı konuşmacıların ağırlıkta olduğu konferansın katılımcıları bu habere pek memnun olmuşlar!

Merak ediyorum: Acaba bu kararın alınması için mahkemeye başvuran Hukukçular Birliği Derneği’ne teşekkür mesajı gönderdiler mi?

Aynı adrese yakında Amerikan Ermeni lobisinden de teşekkür mesajı gelebilir. Malum, ‘soykırım’ olduğunu iddia eden bir tasarı şu sıralar Kongre’de yol almaya çalışıyor. Bu ‘zafer’den(!) sonra daha emin adımlarla ilerleyeceklerdir!

Aslında daha fazla bir şey söylemeye gerek yok. Türkiye’nin onurunu korumaya çalıştıklarını iddia edenler Türkiye’ye büyük kötülük yaptılar. Zamanımızın en önemli cephesi olan kamuoyunda Türkiye’ye siper kaybettirdiler.

Yo, söz konusu Ermeni Konferansı’nın demokratik yöntemlerce protesto edilmesine karşı değilim. Tam tersine, bunu demokrasinin gereği olarak görüyorum. Farklı fikirler taşıyanlar elbette seslerini duyurmak için demokratik olanaklardan yararlanacaklar. Pankart asanlara, sergi açanlara itirazım yok. Belli ki, ortada henüz kapanmamış bir yara var. Ermeni teroristlerin öldürdüğü Türk diplomatlara dökülen gözyaşları henüz kurumadı. Belli ki, konunun çok duyarlı bir biçimde ele alınması gerekiyor.

Ama, bu karar! Pes doğrusu! Üniversitelerin bilimsel özgürlüğünü ve akademik özerkliğini hiçe sayan böyle bir kararı talep edebilmek için başvuranların demokrasiye inançlarının sıfır olması gerekir.

Mahkeme kararını okurken ‘Hangi çağda ve hangi ülkedeyiz?’ diye sorup kendimi çimdiklemek zorunda kaldım: Neymiş, bilimsel toplantıya katılacakların akademik kariyer ve eserleriyle ilgili bilgiler mahkemeye bildirilecekmiş de mahkeme de değerlendirme yapıp, ondan sonra asıl kararını alacakmış!

Eminim bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hukuk nosyonunun dibe vurduğu anlardandır. Böyle bir kararın mahkemelerden çıkabildiği bir ülke kendisinin işleyen bir hukuk devleti olduğunu iddia edebilir mi?

Demokrasiye inançsızlığın ötesinde, hukuka da inançsızlık söz konusu. Üst mahkeme tarafından iptal edilir diye kararı günlerce bekletiyor, son ana kadar tebliğ etmiyorlar. Madem ki iddialarına güveniyorsun, bırak incelesin ve onasın yüksek mahkeme!

Akademik toplantı mahkeme değildir. Bu toplantıda sunulacak olan bildirilerden sonuçta nasıl bir izlenim çıkacağını bilmiyorum. Anladığıma göre, ‘Evet, soykırım oldu’ diyenler kadar, ‘Hayır olmadı’ diyenler de konuşacaktı. Tartışma kapanmayacak (Nasıl kapanabilir ki!); ama Türkiye, geçmişiyle ilgili her şeyi konuşabilecek kadar ‘cesur’ ve ‘hoşgörülü’ olduğunu kanıtlayacaktı.

En azından, Ermenistan’dan ve Ermeni diasporasından daha cesur ve hoşgörülü!

Toplantıyı yasaklatanlar ‘Hayır öyle değiliz!’ demek mi istediler?

Yorumlar kapatıldı.