İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Murat Yetkin: Türkiye de yargılanacak – RADIKAL

Başbakan Tayyip Erdoğan’a Birleşmiş Milletler temasları sonunda
düzenlediği basın toplantısında Orhan Pamuk davasını soran
Amerika’nın Sesi radyosu muhabiri oldu. Bu beni hiç şaşırtmadı.
İki gün önce ABD Kongresi’nde Ermeni soykırımı iddiaları
üzerine verilen iki önergenin tartışmaları sırasında da
çokça Orhan Pamuk konuşulmuş, Türkiye’yi destekleyen
vekillerin dahi bu konuyu eleştirdikleri gözlenmişti.

Şaşırtmadı, çünkü geçtiğimiz hafta başında
Washington’da önemli bir hükümet görevinde bulunan
bir Amerikalı yetkili, sohbet ettiğimiz oturma grubundan kalkmış, makam
masasının arkasındaki bölmede duran dosyaları karıştırıp bir
kâğıtla dönmüştü. Kâğıt, Radikal’de yer alan
bir haberin bilgisayar çıktısıydı. Haber, İstanbul Şişli
Cumhuriyet Savcılığı’nın romancı Orhan Pamuk aleyhine
‘Türklüğü alenen aşağılama’ davasını duyuruyordu. Pamuk
davasının Amerikan aydın kesimleri içinde etkili John Updike
gibi yazarlar tarafından kampanyaya dönüştürülmek
yolunda olduğuna dikkat çeken Amerikalı yetkili, “Türkiye
reformlar yapıyor, biz de destekliyoruz ama, buna ne demeli?”

diye sordu. Benzeri soruları, önceki hafta Ankara’da
görüştüğüm bazı Avrupa Birliği
büyükelçilerinden de duymuştum. Zaten AB Komisyonu ve
Avrupa Parlamentosu’nun bu davayı yakın izlemeye aldıkları yolunda
açıklamalar da yapıldı.

Bu soru sorulduğunda Başbakan Erdoğan’ın verdiği yanıt da şaşırtıcı
olmadı. Başbakan şunu söyledi: “Biz AB süreci içinde
düşünce ve fikir özgürlüğüne yönelik
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş adımlar attık. Bir savcının
farklı görüşü olabilir. Yargı sürecindeki konuyu
konuşamam. Yargının nasıl işleyeceğini bilemem.”

Erdoğan’ın sözlerinde haklılık payı var ama, ne kadar
çaresiz bir durumda olduğu da açıkça
görülüyor. Amerikalı hükümet görevlisi
de, Avrupalı büyükelçiler de Türk sistemini,
davaların hükümet tarafından açılmadığını savcıların
siyasi otoriteden talimat almadığını bilecek kadar tanıyorlar. Kaldı ki
AB ile 3 Ekim’de kazasız belasız üyelik müzakerelerine
başlamak için gün sayan Erdoğan’ın isteyeceği son şey,
reformlarla Avrupa’ya yaklaşan Türkiye’nin yeniden ifade
özgürlüğünü kullandı diye insanların hapse
atıldığı bir görüntüyle muhatap etmek olacaktır. Her
türlü yoruma açık bir ‘Türklüğü alenen
aşağılama’ gibi İtalya’nın faşist dönemini andıran
suçlamaları Ceza Yasası’nda bulundurmak ise Erdoğan’ın
sorumluluğunda. Kaldı ki, evet, açılmış davaya yönelik
konuşamaz, konuşursa ayrıca haksız duruma düşer ama, örneğin
Pamuk davası açıldığında, ya da sorulduğunda ‘Fikri ifade
özgürlüğünden yana olduğuna dair’ bir beyanda da
bulunamaz mıydı?

Kaldı ki, Pamuk’un beyanı, daha önce İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından da soruşturulmuş ve eleştiri sınırları
içinde kaldığı, suç oluşturmadığı kanısına varıldığı
için 1 Temmuz’da dosya kapatılmamış mıydı? Bu suskunluk, zararı
Türkiye’ye olduğu kadar hükümete de dokunan bu tür
uygulamaları cesaretlendirmiyor mu?

İstanbul Şişli Cumhuriyet Savcılığı, yazar Pamuk’un bir
İsviçre gazetesinde ve daha sonra Türkiye’de Aktüel
dergisinde yayımlanan bir söyleşide “Bir milyon Ermeni, 30 bin
Kürt öldürüldü” dediği için Türk
Ceza Yasası’nın 301’e 1’inci maddesi uyarınca 6 aydan bir yıla dek
hapsedilmesini istiyor. Dava 30 Haziran’da açılıyor. Bir
süre sonra adli tatilin başlayacağı ve davanın uzun süre
gündemde kalacağı acaba düşünülmüş
müdür savcılık tarafından? Çünkü dava
gündemde kaldıkça, hükümetin AB planları
üzerinde, görüldüğü gibi o kadar uzun etkili
oluyor. Duruşmanın görüleceği tarih de ilginç; 16
Aralık 2005. 3 Ekim’de müzakereler başlarsa, başladıktan sonra
yapılacak AB zirvesi de bu tarih civarında olacak. AB dönem
başkanlığı İngiltere’den, Türkiye’nin adaylığına kuşku ile bakan
Avusturya’ya bu zirve sonrasında geçecek. Kıbrıs ve diğer
birçok konu Türkiye’nin başını yeterince ağrıtıyor
olacakken bu duruşma yapılacak. Savcılığın, herhalde Pamuk’un bu
süre içinde kaçabileceği endişesiyle duruşmaya
gerekirse zorla getirilmesini istemesi de önemli bir ayrıntı.
Duruşmaya polisler arasında elinde kelepçeyle getirilen bir
Orhan Pamuk için bu belki Nobel Edebiyat
Ödülü’nü ona getirecek son adım olabilir. (ABD’deki
kitapçı zincirlerinde Pamuk’un kitapları artık ön raflarda
sergileniyor ve iyi satıyor.)

Ancak bu davada Pamuk’un olduğu kadar, aslında Türkiye’nin
yargılanacağının kaç kişi farkında acaba Ankara’da?

Yorumlar kapatıldı.