İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`3 Ekim´de müzakere olmayacak´

Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof.Faruk Şen ile Nagehan Alçı’nın röportajı

——————————————————————————–

Türkiye Araştırmalar Vakfı Başkanı Faruk Şen, kesin bir dille

3 Ekim müzakerelerinin erteleneceğini ileri sürdü. En önemli engelin ‘Güney Kıbrıs’ı tanıma şartı’ olduğunu savunan Faruk Şen, ‘3 Ekim diye bir tarih kalmadı. Görüşmeler ertelenecek’ dedi

Türkiye Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, 3 Ekim müzakereleri konusunda olumsuz konuştu. Türkiye’nin Güney Kıbrıs sorunun şu an için çözemeyeceğini, bu nedenle AB ile müzakere masasına oturamayacağını iddia eden Faruk Şen, ‘3 Ekim’de buluşma olmayacak’ dedi.

AKŞAM Muhabiri Nagehan Alçı’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Faruk Şen, 3 Ekim müzakereleri ve sonraki muhtemel sürece ilişkin öngörülerini anlattı:

Avrupa iç politikası Türkiye karşıtlığından besleniyor gibi bir durum ortaya çıktı. CDU Başkanı Angela Merkel de son olarak muhafazakar liderlere Türkiye için imtiyazlı ortaklık öneren bir mektup gönderdi. AB içinde

neler değişti?

Ani bir değişim oldu. Fransa dış politikasını Türkiye karşıtlığı üzerine kurdu. Kendi kamuoyuna bu mesajı verdikten sonra artık geri dönmek istemiyor. Hollanda, Avusturya ve Macaristan gibi ülkelerin de Türkiye’yi istemedikleri ortaya çıktı.

Bu değişimin altında ne yatıyor?

Eurobarometer’a göre ki bu Avrupa’daki genel eğilimleri gösteren bir ölçüm sistemi, dört ana neden var. Kültür farkı, din farkı, ekonomik faktör ve Türkiye’nin karar mekanizmasında büyük ağırlık sahibi olacağı.

Yani Türkiye için çok para harcanacağından ve AB içinde etkin karar yetkisi olacağından mı korkuyorlar?

Evet. Türkiye Birlik’e girerse en büyük beş ülkeden biri olacak. 29 oy hakkına sahip olacak. Zira bundan sonra kararlar çoğunluğa göre alınacak. Ekonomik olarak ise sanıldığı gibi maliyetli olmayacak. Artık bütçe fazla büyümüyor. Türkiye büyüklüğü oranında pay almayacak. Polonya’dan çok farklı olmayacak.

ZATEN İMTİYAZLI ORTAĞIZ

Angela Merkel’in ısrarla, yeni bir seçenek olarak ortaya attığı imtiyazlı ortaklık tam olarak ne içeriyor?

İmtiyazlı ortaklık aslında Türkiye için yeni bir şey değil. Zaten şu anda imtiyazlı ortaklık pozisyonundayız. Karar mekanizmasında ve bütçede yer almıyor fakat güvenlik ve savunma kimliğinde yer alıyoruz. Artı AB vatandaşından sonra ben birinci derecede imtiyazlı vatandaşım. Bir işyerine bir AB vatandaşı başvurup da işe kabul edilmezse Türk’ün Faslı ya da Boşnak’a göre önceliği var. 1986’dan itibaren serbest dolaşım hakkı verildi Türkiye’ye. Ama bunu kullandırmadılar, yerine böyle uygulamalar yaptılar.

AB, Kıbrıs kozunu sonuna kadar kullanıyor. 3 Ekim’de masada neler konuşulacak?

3 Ekim’de bir buluşma olmayacak ki! Süreç daha önce kopacak. Kıbrıs konusu çözüme kavuşmayınca bu tarih ertelenecek. Yani o sembolik başlama olmayacak.

Fransa, 3 Ekim’e kadar Türkiye’ye Güney Kıbrıs’ı tanıma şartı koştu. Türkiye’de hiçbir hükümetin bunu kabul etmesine imkan yok.

Almanya, SPD iktidarı sırasında Türkiye’nin üyeliğine destek veriyordu. Şimdi ise Almanya’daki erken seçimle Hıristiyan demokrat CDU’nun başa geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. CDU da Türkiye için ‘imtiyazlı ortaklık’ öneriyor.

Bu saatten sonra Alman Dışişleri Bakanı Fischer’in, Fransa’ya ‘Kıbrıs şartını çekin’

demesi lazım. İngiltere’nin yaptığı gibi

‘Türkiye bütün ödevlerini yerine getirmiştir’ mesajı vermesi lazım.

RUM KESİMİ PÜRÜZÜ

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder geçen günlerde ‘3 Ekim’de müzakerelerin başlayacağını garanti ediyorum’ ifadesini neden kullandı? Türk seçmenine göz kırpmak için mi?

Hayır. SPD artık Türk oylarının politikasını yapmıyor. Almanya’da 61 milyon seçmen var. Bizim seçmen sayımız ise 600 bin. Zaten bu seçimlerde Türklerin çoğu sandığa gitmeyecek. Çünkü çifte vatandaşlık sorunu onları olumsuz etkiledi. Üstelik bir parti Türkleri çok ön plana çıkartınca Almanlardan da oy kaybediyor. Schröder’in söylemek istediği 3 Ekim’de tek tek ülkelerin karşı çıkma haklarının olmadığı. Ancak Fransa diyor ki Güney Kıbrıs’ı resmen devlet olarak tanı. Bu ne demek? Havalimanlarını aç, Ankara’da büyük elçilik inşa et demek. Ona da ‘Evet’ demek zaten mümkün değil.

Kıbrıs konusunun son koz olmasının altında Yunanistan’ın birlik içinde güçlenmesinin ve diretmesinin etkisi olabilir mi?

Hayır. Esasında Yunanistan müzakerelerin başlamasını istiyor. Çünkü başlamazsa Türkiye’nin ne yapacağı belli olmaz.

ERTELENİRSE NE OLUR?

3 Ekim ertelendiği takdirde Türkiye’nin önünde ne gibi seçenekler var?

İki ihtimal var. Türkiye ya çok sert çıkacak, ipleri kopartma noktasına gelecek. Ya da ‘Biz zaten hazır değiliz, zamana ihtiyacımız vardı’ diyecek. Sert çıkarsa Avrupa oturup düşünmeye başlayacak.

Türkiye’nin Birlik içinde olmasının getiri ve götürülerini hesaplayacak, ona

göre bir tutum sergileyecek. Aslında şu anda

Alman Dışişleri Bakanı Fischer’in Fransa’ya karşı İngiltere’nin çizgisinde bir açıklama yapması lazım. Ne diyordu İngiltere; ‘Türkiye tüm sorumlulukları yerine getirdi.

Müzakerelerin başlamaması için hiç bir neden yok…’

Kıbrıs konusunda Türkiye bu saatten sonra ne yapabilir?

Daha fazla bir şey yapamaz. Güney Kıbrıs’la ikili ilişkilere girmesi demek KKTC’yi reddetmesi demek. Bunu da şu anda hiçbir hükümet yapmaz. Yani Fransa’nın geri adım atması şart.

34 yıldır Almanya’da YAŞIYOR

Prof. Dr. Faruk Şen, 1971 yılından bu yana Almanya’da yaşıyor. 1985 yılından bu yana da Essen Üniversitesi’ne bağlı, ekonomi, sosyal bilimler, göç konularında araştırmalar yapan Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin başkanlığını yapıyor. Essen Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Faruk Şen’in, Almanca, İngilizce ve Türkçe yayımlanmış kitapları bulunuyor. Şen’in ‘Türkiye-AB İlişkilerinde Dış Etkenler’ adlı kitabı geçen ocak ayında yayımlandı.

PKK ABD ile bağlantılı

AB içinde artık hiçbir ülke teröre taviz vermiyor. 1999’a kadar PKK’ya destek çıkan Yeşiller bile. Avrupa için Kürt sorunu güncelliğini yitirdi. Hiçbir ülke bu konuda Türkiye’den bir şey istemiyor. Ben PKK olaylarını daha ziyade ABD’ye bağlıyorum. Ortadoğu’yu kontrol etmeye çalışıyor. AB’nin ise böyle bir politikası yok.

AK Parti övgü alıyor

AK Parti hala her taraftan sıcak mesajlar alan bir hükümet. Tayyip Erdoğan tutarlı bir Avrupa politikası izledi. Avrupa’da, ‘Zaten bunlar Müslüman ülke. Onlara yakışan lider de bu’ diyorlar.

Yorumlar kapatıldı.