İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Papa´nın Köln çıkarması

Yeniden yapılandırılma sürecindeki BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden olmak isteyen Almanya, Papa 16. Benediktus’un ziyareti ve dünya gençlerinin buluşmasıyla itibarını pekiştirdi

MUAMMER ÖZTÜRK

Almanya’nın Köln şehri, 16-21 Ağustos 2005 tarihlerinde Dünya Katolik Gençler Buluşması adlı renkli bir toplantıya sahne oldu. Bu sene 20’ncisi gerçekleşen ve Afrika’dan Brezilya’ya, Avrupa’dan Amerika’ya her renkten gençlerin, yine çeşitli renklerdeki ülke bayraklarıyla katıldığı Dünya Katolik Gençler Buluşması, bir milletler panayırı görüntüsü arz etti.

Alman Papa’nın Köln’e gelişini ve yapacağı konuşmayı bekleyen 400 bin genç insanın sergilediği görüntüler de Alman televizyonlarında geniş yer buldu.

Köln’deki buluşma

Almanya, bir süreden beri hazırlık yaptığı Dünya Katolik Gençler Buluşması ile genelde Batı Dünyası’nın, özelde de Katolik âleminin ilgi odağı haline geldi.

Öte taraftan dünyanın birçok yerinden Almanaya’ya Köln’e çağrılan ve hayırsever Katolik kuruluşların sponsorluğunda ‘iaşe ve ibate’leri sağlanmış farklı milletlere mensup gençlere yaşatılan birkaç ‘hoş gün’ ile de hiç de yabana atılmayacak bir halkla ilişkiler faaliyeti gerçekleştirilmiş oldu. Ancak, dünya gençlerinin Köln’de bir araya toplanması hadisesinin sıradan bir halkla ilişkiler faaliyetinin çok ötesinde anlamları olduğunu da görmek gerekmektedir.

Papa II. Jean Paul’un vefatının ardından yerine kimin geçeceği merakla beklenirken, yeni Papa’nın bir Alman olduğunun açıklanması birçokları için bir sürpriz olmuştu. Almanların yeni Papa’nın bir Alman olması ile yaşadıkları hoşnutluk, Başbakan Gerhard Schröder’in “Yeni Papa’nın bir Alman olması, bu ülke için bir şereftir” sözlerinde kendini göstermişti.

Avusturya ise 16. Benediktus’u Viyana’daki Stephansdom adlı büyük kiliseye ait ve Osmanlı ordusunun 2. Viyana Kuşatması’ndan çekilirken bıraktığı topların metallerinin eritilmesi suretiyle imal edilen 21 tonluk

‘Pummerin’ adlı Türk Çanı’nı çalarak selamlamıştı.

19 Nisan 2005’te seçilen yeni Papa’nın bir Alman olmasının Almanya’nın hanesine bir artı puan olarak yazılmasının hemen ardından, 16-21 Ağustos 2005 tarihlerinde 193 milletten binlerce gencin Köln’de toplanması, Almanya hanesine eklenen ikinci artı puan olmuştur. Üçüncü artı puan da Alman Papa’nın, 18 Ağustos’ta Köln’e adeta çıkarma yapması olmuştur. Alman Papa 16. Benediktus’un Köln’de yaptığı konuşma, 20 Ağustos’ta dünya gençleri tarafından çoşkuyla dinlendi. Papa konuşmasında, dünyada inançsızlı-ğın giderek yaygınlaştığını ve Tanrı’nın unutulduğunu vurgulayarak, Katolik gençleri daha sık kiliseye gitmeye çağırdı.

Yoğun program

Toplantının son günü olan 21 Ağustos’ta 2005 Pazar günü, Papa 16. Benediktus yine yüz binlerce kişinin katıldığı bir ayini yönetti. Papa 16. Benediktus’un Köln çıkarması esnasında programına İslami cemaatlerin teklifi üzerine ayrıca Müslüman temsilciler ile Köln Başpiskoposluğu’nda buluşma işini de sığdırdığını belirtmek gerek.

Almanya’nın dünya sahnesine yeniden çıkışı: Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında uğradığı yenilgi ve yıkımların ardından hızla toparlanmayı başaran Almanya’nın Avrupa Birliği’nin bütünleşme sürecinde oynadığı aktif rol, bir devletin tarihte sahip olduğu büyük devlet imajını yeniden tesis etmeye yönelik gayretlerini gözler önüne sermiştir.

Dünya sahnesindeki devlet

Almanya’nın dünya sahnesine yeniden güçlü bir devlet olarak çıkmak ve böylelikle de dünyadaki gelişmeler üzerinde daha etkili biçimde söz sahibi olmak niyet ve gayreti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konsey’ne daimi üye statüsü almak konusundaki teşebbüsünde kendini bariz biçimde göstermektedir.

Almanya, halihazırda beş daimi üyesi bulunan ve dünyadaki yeni gelişmelere cevap verebilmesi için de yeniden yapılandırılma tartışmalarının
odağına oturan BM Güvenlik Konseyi’ne daimi üye olmak istiyor.

Birleşmiş Milletler’e en çok aidat ödeyen ülkelerden biri olduğunu dile getiren Almanya, yeniden yapılandırılacak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne daimi üye olmayı hak ettiğini düşünüyor. Daimi üye sayısı dokuza çıkarılması tasarlanan Güvenlik Konseyi’ne Almanya, Brezilya, Japonya ve Hindistan daimi üye olmak istiyor. Afrika’dan da bir ülkenin daimi üye olması teklif ediliyor.

Almanya’nın Güvenlik Konseyi’ne daimi üye olmak istemesini bekleneceği üzere pek de hoş karşılamayan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetimine karşı, Almanya, Alman Papa’dan sonra dünya gençlerini Köln’de toplayarak dünya kamuoyu önünde kazandığı itibarla iyi bir yanıt vermiş oldu.

Tek sesli dünya

Demokrasinin, çoksesliliğin kuvvetle seslendirildiği bir dünyada gariptir ki bu kavramı dilinden düşürmeyen ülkeler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri tarafından bütün dünyaya yönelik teksesli ve otoriter bir tutum sergileniyor. Irak işgalinde şahit olunanların tecrübesi ışığında ABD’nin İran’a muhtemel bir askeri müdahalesinin dünya için çok daha kötü neticeler doğuracağını Başbakan Gerhard Schröder’in dilinden söyleyen Almanya’nın dünya sahnesine yeniden çıkması, ABD’nin sesinin hâkim olduğu bugünün dünyasında farklı bir sesin, farklı bir görüşün kendisini duyurma imkânı bulmasına zemin hazırlayacaktır.

Bunun da dünya için hiç yoksa kısa vadedeki anlamı, bir çeşit ‘güç dengesi’dir. Yani, sadece kendi sesi güçlü çıktığı için düşündüğü her şeyin yapılabilecek tek doğru hareket olduğunu sanan ABD’nin farklı seslerin de olduğunu anlaması ve bunları duymaya başlaması, belki onu her düşündüğünün uygulanabilecek en müsait ve elverişli hareket olduğunu düşünmekten ve bunları uygulamaya koymaktan alıkoyacaktır.

Tek tek ülkelere demokrasiyi tavsiye eden büyük ülkelerin, uluslararası arenada da kendi ülkelerinin sesleri yanında başka ülkelerin seslerinin de kendini duyurma imkânı bulmasını kabullenmesini arzulamanın mevcut şartlar içinde, yani tek görüşün icrayı faaliyet eylediği bir dünyada ‘hoş’ bir beklentiden öteye gidemeyeceği de son derece açıktır.

Bu arzunun, hep bir beklenti olarak kalmaması, başka bazı ülkelerin de belli manevra fırsatları geliştirerek dünya sahnesindeki yerlerini almalarıyla mümkün olacaktır. Ana hatlarıyla anlatılmaya çalışılan teşebbüsleriyle Almanya, böyle bir ülke resmi sunuyor.

Dr. Muammer Öztürk: Siyaset Bilimci, THY Havacılık Akademisi…

Yorumlar kapatıldı.