Bersan Özcan
Osmanlı Devletinde yaşayan Ermeniler, Devlete karşı 1889-1918 yılları arasında 33 defa isyan hareketi düzenlediler. Başlıca isyanlar ve yılları şunlardır:
Van isyanları: 1889, 1895 ve 1915 / Erzurum isyanları: 1890, 1917, 1918 / Merzifon isyanı: 1893 / Siirt Sason isyanları: 1894, 1903, 1904 / İstanbul’daki isyanlar: 1895, 1896, 1905 / Zeytun (Maraş-Süleymanlı) isyanları: 1895, 1896 / Adana isyanları: 1909, 1912 / Kayseri Tomarza, Develi isyanları: 1914, 1915 / Erzincan isyanları: 1917, 1918
1903-1904 yıllarında Siirt Sason’da düzenlenen isyan hareketlerini, Ermenilerin general Antranik unvanını verdiği çete reisi yönetiyordu. Antranik için Ermeniler bir marş bestelediler, bu marşı 1903’den sonraki isyanların hepsinde kullandılar. Marşın Ermenice’si ve Türkçe’si şöyledir:
Antranik yekhbar, ertang Dasgasdan,
Carteng Turkeri, darni Hayasdan
Antranik birader gidelim Türkiye’ye,
Kıralım Türkleri, kurulsun Ermenistan
(Bu marş size başka bir sloganı da hatırlatıyor mu?)
Bu isyanlar sırasında Ermenilerden ve Türklerden binlerce kişi öldü.
1915 yılında Ermeniler, Doğu Anadolu’da ilerleyen Rusya ordularına yardım etmek amacıyla, Osmanlı ordusuna büyük çapta saldırılar yaparak, binlerce Mehmetçik’in şehit olmasına sebep oldular. Bunun üzerine o zaman müttefikimiz olan Almanların tavsiyesi ile Tehcir Kanunu (göç ettirme yasası) 1915 yılının Mayıs ayında yürürlüğe konuldu.
Almanya İmparatorluğunun bu tavsiyesinin Almanya’nın İstanbul’daki Büyükelçiliği müsteşarı Wangenhayn tarafından Osmanlı Devletine bildirilmesi üzerine, Göç ettirme yasası yürürlüğe konuldu. Diğer bir ifade ile Tehcir olayını tavsiye edenler ve uygulanmasını isteyenler Almanlardır.
Bu kanunun uygulaması ile ilgili olarak yaklaşık Altı yüz bin Ermeni o zaman Osmanlı toprağı olan Suriye, Halep, Deyrizor, Lübnan ve Musul’a gönderilip oralarda iskan edildiler. Onların çocukları ve torunları halen oralarda yaşamakta olup, bir kısmı da Mısır’a, Fransa’ya ve ABD’ye göç etmişlerdir.
1920 yılında Ermenilerin, Erzurum Oltu’ya saldırıları sonucunda, başlayan savaşı, General Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusu kazandı. Savaşın sonunda 1920 yılına Gümrü, 1921 yılında Kars antlaşması imzalandı. Kars antlaşmasını Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve SSCB hükümetleri de imzaladılar.
Kars ve Gümrü Antlaşmalarının 15.maddesi aynen şöyledir: “Âkit hükümetlerden her biri bu muahedenamenin imzasını müteakip Kafkas cephesinde-Erzurum dahil- harp neticesi olarak ika olunan cinayet ve cünhalar hakkında diğer taraf tebaasına mahsus olmak üzere, bir affı umumi ilanını taahhüt ederler.”
Bu Antlaşma ilgili meclislerden geçerek tasdik edildi. Bu duruma göre Türkler ve Ermeniler birbirlerini karşılıklı olarak af ve ibra ettiler. Dolayısıyla, Ermenilerin soykırım iddiasında bulunmaları yersizdir. Uluslar arası Antlaşmalarda Ahde Vefa kuralı bulunduğu için Ermenilerin bu antlaşmaya uymaları gerekir.
Ermeniler, 1922 yılındaki iddialarında, Türklerin üç yüz bin Ermeni’yi öldürdüklerini ileri sürüyorlardı. Ermeniler 1922 yılında üç yüz bin kişinin öldüğünü ileri sürerken şimdi ise ölü sayısını bir buçuk milyona, hatta iki milyona yükselttiler. Seneler geçtikçe bir toplumun nüfus artışı normal bir olay ise de belli bir tarihte ölmüş kişilerin seneler geçtikçe üremesi bu olaya has bir icattır.
ABD’li tarihçi Justin McCarty ve Emekli Arkansas yargıcı Samuel E. Weems ölen Türklerin sayısının Ermenilerden daha fazla olduğunu yazmış ve söylemişlerdir.
Ermeniler, Kars Antlaşmasına da uymamışlar, ASALA teröristleri 1973-1984 yılları arasında 38 Türk diplomatını da öldürmüşlerdir.
Yorumlar kapatıldı.